Kılıçdaroğlu bu kadını ne yapacak?
Anlaşılan o ki yerel seçimlerdeki taktiği yineleyecekler. Alabildiğine uzlaşmacı, polemiklere mesafeli, sakin güç falan işte.
Sözcü gazetesinden Soner Yalçın arkadaşımız, Başkan Erdoğan'ın 2023 hedefinin yenilikçilikten uzak, yerli, milli, hatta yeniden Milli Görüşçü olacağını, hülasa "ithama-dayatmayla" malul "kutuplaştırma" siyaseti yapacağını, demokrasiyi de hiç umursamayacağını yazmıştı.
Bu sonuca da AK Parti'nin kongresindeki "İnandığın yolda yürü" pankartının kodlarını ilmek ilmek çözerek varmıştı. (Zavallı pankartın başına gelen Tarsus- Ninova hattında çalışan Ephraim Kishon'un balinasının başına gelmemiştir.)
Kılıçdaroğlu ve avenesi de Soner Yalçın'ı iyi okumuş anlaşılan. Madem AK Parti "kutuplaştıracak", biz de uzlaşmacı, hoşgörülü siyaset yürütelim, "helalleşmekle" de start verelim diye düşünmüşler.
Demek o pankartı "Kimseyle didişme, sen inandığın yolda yürü" şeklinde okusalardı, bu sefer de "direnme hakkından" söz edeceklerdi.
Kılıçdaroğlu bir defasında, "Bir ulusal kurtuluş savaşı başlatmak zorundayız (...) Bu süreç biraz daha devam ederse, halkın direnme hakkı ortaya çıkacaktır..." demişti.
Referandum sonuçlarını yok hükmünde sayarak halkı sokaklara çağıran CHP sözcüsü de mahalle mahalle, sokak sokak (taşlı, sopalı, silahlı) "direnme hakkından" söz etmişti.
Muharrem İnce tevekkeli "24 Haziran gecesi bana, halkı sokağa çağır denildi" itirafında bulunmamıştı.
CHP'li dostlarımı uyarmak isterim:
İşin sonunda ofsayta düşmek de var. Ya Erdoğan bekledikleri (dahası umdukları) gibi siyaset gütmeyip ters köşe yaparsa?!
Bir de şu var:
Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a hakaretleri mahkeme kararıyla sabit. AK Parti seçmenine de (öğretmenlere varıncaya kadar) demediğini bırakmamıştı.
İnsan nisyan ile maluldür, bütün bunları unutturdular diyelim. Peki, bunca zaman nefretle yoğurdukları "sosyoloji" ne olacak?
Erken kalkanın envaiçeşit küfürler eşliğinde asacağız-keseceğiz tehditleri savurduğu bu sosyolojiden "sevgi -hoşgörü kelebekleri" nasıl üretecekler?
Mesela şu kadın yazarları ne olacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmekle KADINLARA şöyle demek istemişmiş: "Haddinizi bilin, itaatkâr olun, sesinizi kısın. Geçen yıl öldürülen 300'ü aşkın kadın ağızlarını açtığı için öldürüldü... Geberseniz de cinayetlerin yüzde 66'sı ev içinde yer alsa da bilin ki fıtratınızda bu var!.."
Aynen böyle yazdı, Cumhuriyet'teki köşesinde.
Sayın Erdoğan, ERKEKLERE de şunu demek istemişmiş: "Bundan sonra 'iyi halden', 'kravat takmaktan', 'adreste bulunamamaktan', 'zamanaşımından', 'namusu korumaktan', 'aşırı tahrik olmaktan' daha kolay yırtarsınız! Yeter ki bana biat etmeyi sürdürün..."
Üstelik, bu söylemini Erdoğan 19 yıldan beri hiç değiştirmemişmiş!..
Kadına şiddet konusunda son derece tavizsiz tavrını herkesin bildiği Sayın Cumhurbaşkanı hakkında gündüz gözüyle bunları söylemek için nefretle malul olmak gerektir.
Dikkat isterim:
Bu kadın yazar ne herhangi biri ne de münferit. Dünkü tıfıl da değil, yaşı 75. Gazeteci, yazar, eleştirmen, birçok derneğin kuruluşunda yer almış, birçok eserin müellifi Zeynep Oral.
Kılıçdaroğlu gözleri nefretten kör olmuş bu kadını "helalleşme" moduna nasıl sokacak?
Sen ne dersin Soner?
Yine "tıpış tıpış" mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)