O geceyi düşün Ahmet Hoca
Bununla da kalmamış, alkışlarla kesilen söz konusu konuşmasında kaptırıp gitmişti:
"Onlar Orta Doğu bataklığına bulaşmayalım diyecekler ama biz o bataklık dedikleri Şam'ı Şam-ı Şerif bilmişiz, o bataklık dedikleri Orta Doğu'daki Mekke'yi, Medine'yi Kâbe bilmişiz, o bataklık dedikleri Orta Doğu'daki Bağdat'ı kardeş bilmişiz, o bataklık dedikleri Kerkük'ü aziz bilmişiz... Orta Doğu bataklık değil, insanlığı ayağa kaldıran o aziz vahyin merkezidir..."
Dün böyle konuşuyordu, ya şimdi?
Türkiye aleyhtarı yayımlarıyla bilinen Yunan gazetesi Kathimerini'ye geçen gün "Erdoğan, Türkiye'yi Avrupa'dan uzaklaştırıyor" başlıklı bir röportaj verdi.
Yazık, gerçekten yazık!
Bir "Erdoğan bizi Orta Doğu bataklığına sürüklüyor" demediği kalmış!.. Abdullah Gül'ün veciz ifadesiyle, insan gerçekten hayret ediyor!
***
Bakınız, Necip Fazıl üstadımız yıllarca cezaevinde yatmış, en son olarak da Kenan Evren'in "derhal infaz" emri verdiği "düşünce suçu" bir beraat nişanesi gibi boynundayken vefat etmişti.Lakin, hayatının hiçbir döneminde maruz bırakıldığı zulmü Batı'ya jurnal etmeye tenezzül etmemişti.
Aynı şekilde, 5.5 yılı hücrede olmak üzere 7.5 yıl cezaevinde yatan Muhsin Yazıcıoğlu da korkunç işkencelerden geçtiği halde Uluslararası İnsan Hakları Örgütü'ne başvurmamıştı. Yıllar önce bunun nedenini kendisine sorduğumda, "Ülkemi kötü göstermemek için hiçbir zaman çektiğim işkencelerden bahsetmedim..." demişti.
Peki Sayın Davutoğlu nasıl korkunç bir işkenceden geçti ki ülkesinin cumhurbaşkanını Yunan medyasına gammazlamak zorunda kaldı?
Benim bildiğim çektiği tüm "işkence", başbakanlık görevinden "alınmasından" ibaretti.
Yine de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sayesinde yaptığı başbakanlık görev süresi, merhum Erbakan'ın kırk yıllık siyasi mücadele sonucunda elde ettiği başbakanlıktan daha uzun sürdü.
***
Sayın Davutoğlu'na elbette düşman değilim, kızmıyorum da. AK Parti'yle iş tuttuğu için "araziye" uyan öyle "sinsilere" muttali oldum ki artık kimseye kızamıyorum!..Üzülüyorum sadece...
Sayın Davutoğlu'na dışişleri bakanıyken yaptığı bir konuşmayı hatırlatmak istiyorum.
"Hayatımın bütün diğer zamanları terazinin bir kefesine konsa, bu mekânlarda geçirdiğim bir dakika, terazinin diğer kefesindeki her şeyden daha ağır basar" dediği mekânlardan biri olan Hira'da yıllar önce idrak ettiği geceyi söyle anlatmıştı: O gece Hira'ya çıktım. Yatsı namazından sabah namazına kadar Hira'da, o son büyük seslenişin olduğu ve sadece muhatabı olan Peygamber'e değil bütün insanlığa 'İkra İkra' diye seslenen o yüce vahyi yüreğimde hissederek bir gece geçirdim..."
Hira'da geçirdiğin o gecenin hatırına lütfen kendine şunu sor Ahmet Hoca:
"Bana ne oldu da tüm ömrümü mücadele etmekle geçirdiğimi söylediğim CHP'yle (Kılıçdaroğlu'nun ifadesiyle) yüzde 99 benzer hale geldim?.. Bana ne oldu da daha dün 'Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanı'mız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak' derken bugün müstevli medyasına Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı gammazlar hale geldim?.."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)