Finalini merak ediyorum!
Tam aksine, kendisine düpedüz "virüs" diyen öğrencisini hoş görüyor.
Hatta maruz kaldığı bu saygısızlığı "şaka" olarak değerlendirip gülüyor.
Gelgelelim...
Protestocu öğrenciler bu hoşgörü karşısında mahcup olmak yerine "Kayyum virüsü" diye adeta kanırtıyorlar. Bu lakırdılarını da çok beğendiklerini kahkahalarla, alkışlarla ortaya koyuyorlar. İşin tuhafı, rektörleri de eşzamanlı onlara eşlik ederek alkışlıyor, gülüyor.
Anlaşılan o ki öğrenciler bu mizah denemelerinden hiçbir şekilde sonuç alamayacaklar.
Zira, ne yaparlarsa yapsınlar kendilerini "sevimli" bulmaya devam eden bir rektörleri var. "Network çok önemli..." sözüyle, "Çokomelli..." diyerek dalga geçtiklerinde de bu orantısız zeka gösterisini sevimli bulmuş, onlarla birlikte yine gülmüştü.
Doğrusunu isterseniz, bu "hikayenin" sonunu çok merak ediyorum.
Protestocu öğrenciler toplu iğne, yağlı boya, yapıştırıcı gibi "malzemelerle" daha "yaratıcı" şakalar yaparlar mı, bilemiyorum.
Benim bildiğim şudur:
Şayet bu bir drama olsaydı finalde öğrenciler rektörlerine acayip meftun olurlar, birlikte güle oynaya kamp falan yaparlardı. Rektörleri emekliye ayrıldığında da yas tutarlardı.
Ee, tabii finalin inandırıcı olması için daha önce Rektör Melih Bulu'nun hiçbir ayrım gözetmeksizin her öğrencisinin her sıkıntısıyla ilgilendiğini, üniversiteye kaynak yaratıp dünya çapında hocalar getirdiğini, hakemli dergilerde yayımlanan makalelerle Boğaziçi Üniversitesi'ni dünyanın en saygın üniversiteleri arasına soktuğunu göstermek gerekirdi...
Diyeceksiniz ki onlar filmlerde olur! Ne gösterilirse gösterilsin "istemezükçüler" için mezkur final "inandırıcı" olmaz.
***
Mesele her şeyden evvel rektör atamasından ibaret değil.Öyle olsaydı daha evvel de protesto gösterileri olması gerekirdi. Nihayetinde öğretim üyelerinin seçtiği 6 rektör adayını YÖK 3'e indirgiyor, Cumhurbaşkanı da bu 3 rektörden birini atıyordu.
Kaldı ki rektör seçimi için dünyada tek bir yöntem cari değildir.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin çoğunun (haklı olduğuna inandıkları isteklerinin) siyasallaştırılmasından felaket rahatsız olduklarını biliyorum.
Nasıl rahatsız olmasınlar, belirli azgın azınlık, Boğaziçi Üniversitesi'ni babasının malı sanıyor galiba.
Boğaziçi Üniversitesi her şeyden evvel devletin bir üniversitesidir.
Öyle yurtdışındaki birçok üniversite gibi hayırsever zenginlerin yüksek bağışlarıyla dönmüyor. Öğretim görevlilerinin maaşları dahil her şey bizim vergilerimizle ödeniyor...
***
CHP yandaşı "besleme medyanın" fişteklediği protestocu öğrenciler sadece mizahta değil "sanatta" da maharetlerini cömertçe sergilemeye devam ediyorlar.Mahzuni Şerif'in "Yuh Yuh" adlı parçasını rektörleri Melih Bulu için yeniden yorumlayıp klip çektiler.
Bu "yaratıcı" çocuklara şuncağızı sormak lazım:
ABD ekonomik ambargo koyarken, terör örgütüne binlerce TIR silah yardımı yaparken veya "Biz bilgisayar oyunu sanmıştık" diyerek 252 yurttaşımızı şehit verdiğimiz 15 Temmuz direnişimizle dalga geçerken neden hiçbirinizin aklına Mahzuni Şerif'in "Amerika Katil" türküsünü uyarlamak gelmedi?
Diyecekler ki, üniversiteyle / rektörle ne alakası var?
"Hendek terörü" döneminde yabancı ülkeleri müdahaleye çağırmanın üniversiteyle / rektörle çok mu alakası vardı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)