Kakmayın mı satmayın mı?
Değil Atıcı veya bir başkası mezarından Atatürk kalkıp gelse kazanamaz.
Zira Kılıçdaroğlu seçimle - sandıkla gelmediği için seçimle - sandıkla da gitmez.
AK Parti'yi destekleyenler (yazarı çizeri sosyal medyasıyla) "Eyvah! Aytuğ Atıcı geliyor" diye topyekûn bir kampanya başlatsa, Cumhurbaşkanımız Erdoğan da "Ey Atıcı, sen kimsin de CHP'ye genel başkan olacaksın, biz senin cemaziyelevvelini biliriz" falan dese tüm CHP'liler anında Aytuğ Atıcı'nın sakalına bile aşık olur.
O derece nefretle malul siyasi şizofreniyle karşı karşıyayız.
CHP seçmeni ister İnce'nin gülüşüne, ister Ekrem'in yalanına aşık olsun liderini belirleyemez.
Kaset marifetiyle kendilerine lider seçenlerden işaret gelir, Kılıçdaroğlu da, "Tıpış tıpış oy vereceksiniz" der, olur biter. Tıpkı Ekmeleddin olayında olduğu gibi.
Liderleri değişse de CHP zihniyeti yazık ki değişmiyor.
CHP'nin herkese malum sır mesabesindeki müttefiki HDP'li Demirtaş'ın karikatür çizdiği Leman'ın son sayısı bunun basit bir göstergesi.
"Coronavirüs İran'da..." kapak yazısı eşliğinde, ağızlarında maske olan başörtülü iki kadın çizmişler. Konuşma balonu şu: "Ulan bi ağzımız açıktı, şansa bak!"
Mahut tesettür düşmanlığı ne kadar iğrençse, malum asabiyetle malul muhafazakarların bu iğrençliğe sessiz kalması da o kadar can sıkıcı.
Bazen böyle canım sıkılınca futbola kaçmak istiyorum.
Gelgelelim, Fenerbahçe'nin başkanı Ali Koç Galatasaray yenilgisinin ardından yaptığı geçen günkü açıklamada, "Aslında mesele futbol değil mesele başka" dedi.
"Mesele başka" dediği de artık takıntı haline getirdiği Turkuvaz medya. Neymiş, başkanlık seçiminde Aziz Yıldırım'a destek vermişiz.
Başarılı olursun, sana destek vermeyenleri de mahcup edersin.
Bu takıntı nedir?
Başarısızlığa bahane aramaksa mesele, dilin kemiği yok.
Bakın işte Galatasaray için "mesele" gayet net. "Sicili bozuk dediler, sicilini bozduk" diyorlar.
Maçtan sonra da çok tartışıldı.
Ali Koç tribünden taraftarların arasına ayırmak için mi yoksa kendisine hakaret edenlere hesap sormak için mi indi diye. İlerleyen saatlerde Ali Bey'in taraftarlar arasındayken "Beni satmayın" sözü duyuldu.
Türkiye'nin açık ara en zengini "Beni satmayın" deyince, ne yalan söyleyeyim içim burkuldu.
Meğer "mesele" öyle değilmiş.
Ali Koç geçen gün açıkladı: "Beni itip kakmayın' dedim. Ama dikkat edin 'Beni itip' kısmı yok orada. Onu da 'satmayın' diye... Ben öyle bir imada bulunmam. Karakter olarak da insan olarak da."
Beyan esastır.
Lakin, Ali Koç'un "İnanılmaz bir destek geldi. Tüylerim diken diken oldu..." dediği kampanya, "Beni itip kakmayın" değil, "Beni satmayın" üzerinden gelişti.
Ayrıca, Ali Koç'un "karakter olarak da insan olarak da" itilip kakılacak biri olma ihtimali kulağa çok tuhaf geliyor.
Geçen hafta konuşma yaptığı bir salon dolusu gazeteci kara tahtaya kaldırılmış ilkokul talebeleri gibiydiler karşısında.
Bir tane dişe dokunur soru sormadılar. İlaç olsun diye, bir tane.
E tabi Turkuvaz medyada dan diye "Zorlu"yu ifşa eden Erman Toroğlu veya lafını kimseciklerden esirgemeyen Hıncal Uluç var.
Yetmezmiş gibi "Kale Arkası" da geri döndü. Bu akşam ve her perşembe saat 20.00'de "A Spor"da.
Ha bu arada, biraz gecikmiş de olsa, patlıcan musakka için teşekkür ederim usta.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)