FETÖ’cü o dizide Atatürk’ün rolü neydi?
"Aynı adamlar, aynı çakallar hem öldürüyorlar, hem de anıtı başında nutuk çekiyorlar," demişti Sartre. "Bir ölüyü şana şerefe boğuyorlar ki, bir başkasının yaşamını zehir edebilsinler…"
Hrant Dink cinayetiyle yaptıkları tastamam bundan ibaretti.
"FETÖ kapatması aydınlar" mezkur cinayet aydınlatılsın diye yeri göğü inletmişlerdi.
Attıkları nutukların karşılığında da bol bol ödül almışlardı.
Gelgelelim…
FÖTÖ'cü polis şeflerinin Hrant Dink'in kesin olarak öldürüleceğine dair istihbarat raporunu sümen altı ettikleri ortaya çıkınca, Ahmet Altan'a Hrant Dink Ödülü veren jüri üyesi Cemal Hasan başta olmak üzere hepsi birden sustu.
Hülasa…
FETÖ marifeti söz konusu cinayet büsbütün aydınlanınca tek kelime etmediler.
"Sükut suikastlarını" Erdoğan'a küfrederek gizlemeye çalıştılar.
Yazık ki başardılar.
Tıpkı "Vatanım Sensin" adlı o dizinin FETÖ'cü proje olduğunu gizleyebilmek için aralara Atatürk'ten parçalar yerleştirilmesi gibi.
Uzun lafın kısası…
Onlar "Erdoğan nefreti" üzerinden sükut suikastlarını maskelediler, bunlar Atatürk üzerinden ihanetlerini.
***
"Aynı adamlar" o dönemde Nihat Genç'e hayatı zehir etmek için "Trabzon'daki küçük katillerin idolü" dediler.
Maksatları bir taşla kuş sürüsü vurmaktı.
Hem FETÖ'nün Hrant Dink cinayetini manipüle edecekler, hem Hrant Dink ödülü alacaklar, hem de ihanetlerini yüzlerine vuran Nihat Genç'i itibarsızlaştıracaklardı.
O tarihte, 24 Ocak 2007'de şöyle yazmıştım:
"Her yazısında, bu ülkenin taşından toprağına, Yunus'undan Hacı Bektaş'ına kadar, Anadolu coğrafyası büyüklüğünde kardeşlik türküleri söyleyen Nihat Genç'in kitaplarından, söylemlerinden etkilenerek cinayet işlendiğini söyleyenler Hrant Dink'in katilleriyle ruh ikizidirler…"
Soru şudur:
Nihat Genç neden hedef seçilmişti?
Çünkü iki binli yılların başında "Fetullah'ın cenazesi bu ülkeye gelemez. Bu ülkede mezar bile bulamaz.." diyen adamdı.
Hiçbir zaman unutmazlar!
***
Fetullah'ın nasıl bir hain olduğunu tee 97'de manşete çeken Selam gazetesini de hiç unutmadılar.
O tarihlerde Ahmet Kekeç ve Mehmet Emin Kazcı dostumla birlikte ben de Selam gazetesindeydim. Hatta birkaç yazı da yayımlamıştım.
Selam- Tevhid davasını artık bilmeyen yok.
Lakin o gazete ve dergiyi çıkartanların nasıl akıl almaz kumpaslarla içeri tıkıldıklarını, nasıl korkunç işkencelerden geçirildiklerini kimsecikler bilmez…
Hem unutmazlar hem de her şeyi araçsallaştıracak kadar da sinsidirler.
Nasıl ki senaristinden "hikaye cümlesine" kadar FETÖ'cü proje olduğunu kanıtladığımızda o dizinin aralarına Atatürk yerleştirip yollarına devam ettiler.
Son günlerde de gündeme Atatürk tartışmaları sokup kendilerine yol açmaya çalışıyorlar.
Yanlış anlaşılmasın, mezkur dizinin yapımcısının değil, senaristinin ve söz konusu projenin FETÖ'cü olduğunu söylüyorum.
Ne ki, sektörde halen aktif "hizmet" veren FETÖ'cü yapımcılar da var.
Balzac, "kanunlar örümcek ağları gibidir; zayıfları ağa yakalanır, güçlülerse ağı delip geçer" demişti.
Böyle olmasın!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)