Yooo, öpseydin kızım!
Yönetmeni de düşünmüş taşınmış, öyle bir şey yapayım ki, demiş, çektiğim dizi rating alamadığından kaldırıldı, demesinler.
Ne de olsa tanınmış çocuk. Çektiği işin rating belasına kaldırılacak olmasını yedirememiş kendine zahir.
Aradığı o şeyi de bulmuş: Ayakkabı kutusu.
Bir sahne tasarlamış, hiç alakası yokken masanın üzerine ayakkabı kutusunu koyup malum replikle kör gözüm parmağına alegorinin dibini bulmuş.
Dizi yayından kaldırılınca da sosyal medyada kıyametler kopmuş.
Öyle ki, dizinin yönetmeni cesaretinden dolayı göklere çıkartılırken "işte dizinin ipinin çekilmesine neden olan sahne" gösterileri altında iktidar lanetlenmiş.
Oysa o sahneden çok önce kanal rating nedeniyle o diziyi yayından kaldırma kararı almış.
Kaldı ki, söz konusu dizinin ipini çeken televizyon kanalı zaten ayakkabı kutusundan kafasını çıkartmayan, yani, FETÖ'nün tüm kumpas malzemelerinin üzerine balıklama atlayan "muhalif" bir kanaldı.
Ne ki, mesele hakikat değil algı faaliyetiydi. Yönetmenin yaptığı "uyanıklık" ziyadesiyle ödüllendirilmişti.
Nice işler vardır kalitelidir ama ratinge kurban gider, nice işler de vardır ki yerlerde sürünür ama devam eder.
Mesela, bana sorarsanız, (hikaye cümlesinde kimi sorunlar olsa da) "Yuvamdaki Düşman" yönetmeni, müziği, oyuncu performansıyla bu sezonun parıltılı işlerindendi.
Ama olmadı. Seyirci tutmadı.
Ne yapsınlar, onlar da ayakkabı kutusu mu koysunlar finale. Neyse.
Öyle bir iş ki...
15 Temmuz sonrası Pensilvanya'da FETÖ konseyi algı faaliyeti için toplanıp,
"Bizim emrimizle darbeye kalkışanlar 'vatan haini' ilan edildi, biz öyle bir kurgu yapalım ki, vatanlarını kurtarmak için vatan hainliği yaptıkları algısı yerleşsin..." kararını alsalardı daha fazlasını yapamazlardı.
Yapımcılarına lafım yok. Bu sinsi kurguyu fehmedememiş olabilirler.
Senaryosunun ve özgün hikayesinin tescilli bir Fetullahçıya ait olması tesadüf müydü peki?
Tepkiler üzerine jenerikten o elemanın adını çıkardılar ama konsept aynı konsept.
Tabii bir başka uyanıklık daha yaptılar; hayır, ayakkabı kutusunu kullanmadılar.
Mustafa Kemal'i bir kamuflaj malzemesi mesabesinde diziye yerleştirdiler.
Ne ki, kimsecikler bir şey demedi.
Elif Şafak'ın biseksüel olduğunu itiraf etmesinin milyonda biri kadar bile makes bulmadı.
Bir başka dizi daha var, "Beyefendi" adını verdikleri bir karaktere küfrederek akılları sıra nefislerini köreltiyorlar.
RTÜK'ten de sansür nedeniyle şekvacılar.
Kızımız son bölümde oğlana diyor ki, "Şimdi seni burda öperdim ama kızarlar."
Alegorinizi sevsinler.
Öpüşme sahnesi olmayan kaç dizi var?
İlk bölümdeki o sahneleri öpüşmekten mi ibaretti?
Bu kadar uyanıklık da bünyeye zarar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kendi silahını gömdü (23.11.2024)
- Onlara da yâr etmezmiş (21.11.2024)
- Bombayı kendisi koydu (20.11.2024)
- Haksız tartışma bu (19.11.2024)
- İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla (16.11.2024)
- Yemişim İran’ını (14.11.2024)
- Cübbeli Hocamın fakire cevabı (13.11.2024)
- Neden ağlıyorlar? (12.11.2024)
- Elemanın ekstrası var (09.11.2024)
- Tanrısına ne yaptıracak? (07.11.2024)