Dosyanın çok boyutlu olması, bir dizi belirsizlik içermesi, küresel aktörlerin yanında içerideki işbirlikçilerini de bağlayan detaylar taşıması Suriye konusu üzerinde durmayı gerekli kılıyor.
Her şeyden önce...
TBMM Genel Kurulu'ndaki 2025 yılı bütçe müzakerelerini yakından izleyenler dikkat çekici gözlemlerde bulunabiliyorlar. Örneğin,
Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki güvenlik/terör riskleri nedeniyle TSK'ya sınır ötesi operasyon görevi verilmesine dair tezkereye "Ret" oyu kullanan CHP'de, son gelişmeler karşısında bir burukluk görülüyor.
Esad'ın ülkesini terk etmeye hazırlandığı gün, "Türkiye, Esad'la görüşsün" diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in stratejik miyopluğunu hiçbir milletvekili hatırlamak istemiyor!
DEM Parti'de ise eski terminolojiyle karışık, gerginlik hali dışa vuruyor. DEM'li vekiller hâlâ "Rojova" diye cümleye başlıyor, "İşgalci TSK (!)" iftirasıyla bitiriyor.
Elbette, içini boşalttıkları "barış (!)" talebini her fırsatta yineliyorlar fakat "Suriye'nin kuzeyinden, ABD patenti ile Türkiye'ye ihraç edilecek terör devleti modelinin çökmesinden dolayı hayal kırıklıklarını gizleyemiyor.
İşte bu noktada, AK Parti sözcülerinin "Suriye'nin toprak bütünlüğünü!" vurgularken aynı zamanda "Üniter Suriye" çerçevesi çizmelerinde de fayda bulunuyor.
Gelinen aşama, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin, terör örgütünü lağvetmesi kaydıyla İmralı'nın "umut hakkından yararlanması" hamlesinin değeri daha iyi anlaşılıyor. Terör örgütü mensupları ve örgüte müzahir unsurlar ile bin yıllık kardeşliğin temsilcisi Kürt kökenli vatandaşlar arasına net çizgi çekilmesinin ne kadar yüksek öngörü içerdiği genel kabul görüyor.
Düne ait referans noktalarını kullanan bu itirazların, reel politik karşısında artık bir hükmü yok. Neden? 1- BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi de HTŞ ile görüştü. 2- ABD, HTŞ ile temas kuracağını duyurdu. 3- İngiltere, HTŞ'nin terör örgütü listesinden çıkarılmasını çalışacaklarını açıkladı. 4- Golani, HTŞ'yi lağvedilebileceklerini söyledi. 5- Bütün bunlar, Türkiye'nin istihbarat diplomasisi sayesinde oldu. Yani, bu aktörlerin hepsi Türkiye'ye başvurarak Suriye'deki yeni yönetimle bir kanal açabildi. Ve nihayet... Ruslar, Şam-Hama-Humus hattındaki birliklerini yine Türkiye'nin üstlendiği rolle güvenli biçimde Lazkiye'ye tahliye edebildi. Özetle... Artık HTŞ adı da kullanılmıyor. Uluslararası bakış HTŞ'nin mazisine göre şekillenmiyor. Ülkeler de Golani de yeni gerçekliğe göre davranıyor.
Türk devlet aklı, son derece soğukkanlı, realist, riskleri gözeten duyarlılıkla işliyor. Sanılanın aksine, Suriye'deki yeni durumu, "Ankara'nın zaferi diye sunmuyor (!)", bu yöndeki abartılı yorumlara da prim vermiyor. Suriye'ye uzun vadeli bakıyor. YPG/PYD'nin kesin tasfiyesi mutlak önceliğini koruyor. Ayrıca... Sığınmacıların gönüllü, güvenli, düzenli şekilde topraklarına dönmesi, Suriye'de temel kamu hizmetlerinin sağlanması, uluslararası donörler zirvesi toplanması, geçiş hükümetinin kurulması, kapsayıcı ilk meclisin oluşturulması, yeni anayasa yazımı vb başlıklarda nasıl katkı vereceğini düşünüyor.
Bu vesileyle hatırlatmak isterim ki... "Suriye halkına yardım" heyecanı ile bu ülkeye gitmeye hazırlanan sivil toplum kuruluşlarının AFAD koordinasyonuyla hareket etmesi, belli bir düzenle sahada bulunması gerekiyor.
Her şeyden önce...
TBMM Genel Kurulu'ndaki 2025 yılı bütçe müzakerelerini yakından izleyenler dikkat çekici gözlemlerde bulunabiliyorlar. Örneğin,
Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki güvenlik/terör riskleri nedeniyle TSK'ya sınır ötesi operasyon görevi verilmesine dair tezkereye "Ret" oyu kullanan CHP'de, son gelişmeler karşısında bir burukluk görülüyor.
Esad'ın ülkesini terk etmeye hazırlandığı gün, "Türkiye, Esad'la görüşsün" diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in stratejik miyopluğunu hiçbir milletvekili hatırlamak istemiyor!
DEM Parti'de ise eski terminolojiyle karışık, gerginlik hali dışa vuruyor. DEM'li vekiller hâlâ "Rojova" diye cümleye başlıyor, "İşgalci TSK (!)" iftirasıyla bitiriyor.
Elbette, içini boşalttıkları "barış (!)" talebini her fırsatta yineliyorlar fakat "Suriye'nin kuzeyinden, ABD patenti ile Türkiye'ye ihraç edilecek terör devleti modelinin çökmesinden dolayı hayal kırıklıklarını gizleyemiyor.
İşte bu noktada, AK Parti sözcülerinin "Suriye'nin toprak bütünlüğünü!" vurgularken aynı zamanda "Üniter Suriye" çerçevesi çizmelerinde de fayda bulunuyor.
Gelinen aşama, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin, terör örgütünü lağvetmesi kaydıyla İmralı'nın "umut hakkından yararlanması" hamlesinin değeri daha iyi anlaşılıyor. Terör örgütü mensupları ve örgüte müzahir unsurlar ile bin yıllık kardeşliğin temsilcisi Kürt kökenli vatandaşlar arasına net çizgi çekilmesinin ne kadar yüksek öngörü içerdiği genel kabul görüyor.
***
Gelelim Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) merkezli eleştirilere... Daha açıkçası MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Şam ziyareti ve HTŞ yöneticisi Golani (Colani) ile görüşmesine... Deniliyor ki "HTŞ, BM kararıyla uyumlu olarak Türkiye için de terör örgütü listesinde! HTŞ ile görüşülmesini izah etmek kolay değil! O zaman CENTCOM komutanı Kurilla'nın, SDG ile buluşmasına nasıl karşı çıkacağız?"Düne ait referans noktalarını kullanan bu itirazların, reel politik karşısında artık bir hükmü yok. Neden? 1- BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi de HTŞ ile görüştü. 2- ABD, HTŞ ile temas kuracağını duyurdu. 3- İngiltere, HTŞ'nin terör örgütü listesinden çıkarılmasını çalışacaklarını açıkladı. 4- Golani, HTŞ'yi lağvedilebileceklerini söyledi. 5- Bütün bunlar, Türkiye'nin istihbarat diplomasisi sayesinde oldu. Yani, bu aktörlerin hepsi Türkiye'ye başvurarak Suriye'deki yeni yönetimle bir kanal açabildi. Ve nihayet... Ruslar, Şam-Hama-Humus hattındaki birliklerini yine Türkiye'nin üstlendiği rolle güvenli biçimde Lazkiye'ye tahliye edebildi. Özetle... Artık HTŞ adı da kullanılmıyor. Uluslararası bakış HTŞ'nin mazisine göre şekillenmiyor. Ülkeler de Golani de yeni gerçekliğe göre davranıyor.
***
Son bir hususa gelince...Türk devlet aklı, son derece soğukkanlı, realist, riskleri gözeten duyarlılıkla işliyor. Sanılanın aksine, Suriye'deki yeni durumu, "Ankara'nın zaferi diye sunmuyor (!)", bu yöndeki abartılı yorumlara da prim vermiyor. Suriye'ye uzun vadeli bakıyor. YPG/PYD'nin kesin tasfiyesi mutlak önceliğini koruyor. Ayrıca... Sığınmacıların gönüllü, güvenli, düzenli şekilde topraklarına dönmesi, Suriye'de temel kamu hizmetlerinin sağlanması, uluslararası donörler zirvesi toplanması, geçiş hükümetinin kurulması, kapsayıcı ilk meclisin oluşturulması, yeni anayasa yazımı vb başlıklarda nasıl katkı vereceğini düşünüyor.
Bu vesileyle hatırlatmak isterim ki... "Suriye halkına yardım" heyecanı ile bu ülkeye gitmeye hazırlanan sivil toplum kuruluşlarının AFAD koordinasyonuyla hareket etmesi, belli bir düzenle sahada bulunması gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Kişilik Analizi: Ayak şekline göre hangi liderlik tarzına sahipsiniz?
- Konut kredisinde hesaplar yenilendi! 2 milyon TL konut kredisinin taksit tutarı ne kadar?
- Kuru fasulye pişirmenin sırrı! Bu yöntem ile fasulyeler dağılmıyor, gaz sorunu olmuyor
- Zihninizdeki olumsuzluğu sileceğiniz basit bir teknik: 10 saniyede kaygıdan kurtarıyor
- Taşıt kredisinde ödeme planları güncellendi! Taşıt kredisi faiz oranları ve taksit tabloları!
- Doğuştan sezgileri güçlü burçlar: İç sesine güveniyorlar
- Ruhsal gelişimin anahtarı: Her çocuğun bilmesi gereken 6 manevi alışkanlık
- AFAD Personel Alımları 2025 | 8 sözleşmeli bilişim personeli alımı yapılacak: Başvuru şartları ve detaylar
- En uzun gecede akaryakıt fiyatları güncelleniyor! Benzin ve motorin fiyatları
- Kahvaltıda gizli tehlike: Bu gıdalar erken ölüm riskini artırıyor!
- D vitamini eksikliği nedir: Sağlığınızı nasıl etkiler? D vitamini eksikliğini önlemenin yolları
- Milli Savunma Bakanlığı ve Kuvvet Komutanlıklarında 2025 yılı için memur alımı yapılacak