NİHAT HATİPOĞLU

Ticari ahlakımızı sorgulayalım

Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Dürüst ve güvenilir tüccar ahirette peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olacaktır." Kazancın çoğu ticarettedir. Ticareti bereketli kılan şey ise samimiyet, dürüstlük ve kul hakkına riayettir. Bu prensiplere uymadan yapılan ticaret pişmanlık, hüsran ve beladır. İnsanları aldatarak ticaret yapan kişi hem dünyasında huzuru bulamaz hem de ahirette esenliğe ulaşamaz. Ticarette kişinin parası imtihanıdır. Bu imtihanı dürüstlükle aşabiliriz. Bu nedenle Hz. Peygamber'e nispet edilen şu uyarı dikkate alınmalıdır: "Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi (zafiyeti) de maldır." (Tirmizi, Zühd, 19).
Elbette tüccar kazanmak için ticaret yapar. Ama aşırı kazanç, bir anda malları toplamak, bire 5-10 katarak tüketiciyi zora sokmak İslam ahlakıyla örtüşmez. Peki bu konuda bizi esir alan zafiyetlerimiz, hatalarımız nelerdir? Onu bir kurcalayalım.
AÇGÖZLÜLÜK, AŞIRI KÂR HIRSI
Efendimiz insanı esir alan bu zafiyeti şöyle tanımlıyor: "Âdem oğlunun iki dere dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü ister. Âdem oğlunun karnını, açgözlülüğünü topraktan başka bir şey dolduramaz." (Buhari, Rikak, 10; Müslim, Zekat, 116).
Elbette dürüst tüccarlar vardır ve bu fitne kaosundan etkilenmezler. Helal kazanır, helal harcar. Ama zıddının sayısı da haylice kabarıktır. Vurguncu, aşırı kâr tutkunu, köşe dönmek için fırsat kollayan, herkese ayrı bir fiyat çeken insanlar yok mu? Kim buna yok diyebilir. "Muhteris, çıkar düşkünü kişi doymaz." (İbn Mace, Zühd, 8).
ONUNLA TİCARET YAPTIN MI?
Yolculukta, ticarette, komşulukta ticari ahlak ortaya çıkar. Adamın biri, şahitlik ettiği adamı aklamaya çalışınca Hz. Ömer sorar: "Onunla yolculuk, ticaret veya komşuluk ettin mi?" Adam, "Hayır ama onu camide gördüm" dediğinde Hz. Ömer'in cevabı kesindir: "Kişinin durumuna bak. Onu övme. İhlas, kulun boynunu eğişinde değildir." (Haraiti, Mekarimul Ahlak, 1/185).
Hz. Ömer'i etkileyen duruş, Hz. Muhammed'in (SAV) şu direktifi değil mi? "Allah sizin (sadece) namazlarınıza, oruçlarınıza bakmaz. Sizin parayı nasıl kazanıp nasıl harcadığınıza bakar." (Kenzül Ummal, 8436).
MALI ÖVME VE YERME
Malı satarken övüyoruz. Malın eksiğini, defosunu göstermiyoruz. Muhatabı etkileyen brifing veriyoruz. Malı ederinden pahalıya da satıyoruz. Ama alırken fiyatı düşürecek bütün eksiklikleri birbiri ardınca sıralıyoruz. Bu ne İslam'a ne de vicdana uyar. Elimizdeki malı, bilhassa gıdaları günübirlik fiyatlandırıyoruz. İnsanları kandırmanın adını güncelleme koyduk, yazık. Alım gücü sınırlı olan insanları da o mallardan mahrum ediyoruz.
HARAM MALI ALAMAYIZ
Malın çalıntı olduğunu bile bile ucuza geldi diye satın alan kişi hırsızla aynı terazidedir. Haram kazancın ne hayrı olur ne de kârı. Bir yerden girer, 50 yerden çıkar.
ALIŞVERİŞTE YEMİN DOĞRU DEĞİL
Alışverişte gereksiz yemin şeytanın işidir. Adam malı alacak ama ederini bilmiyor. Neticede hayatında belki ilk ve son kez önemli bir mal alacak. Adamı yalanla, yeminle aldatmak büyük günahtır.
'SENİN MALIN 500 DİRHEM EDER'
Kadın ipekli bir kumaş getirip tüccar olan İmam-ı Âzam Ebu Hanife'ye satmak ister. Ebu Hanife sorar: "Kaça satıyorsun?" Kadın der ki: "100 dirhem". Ebu Hanife, "Hayır senin bu satacağın kumaş daha pahalıdır. 100 dirheme satarsan zarar edersin" der. Kadın şaşırır, 100 dirhem daha artırır. Ebu Hanife, "Mal değerini bulmalı artık" der. Kadın 100'er 100'er artırıp 400 dirheme çıkarır. Ebu Hanife, "Böyle olmaz" deyip maldan anlayan bir uzman buldurarak "Bu ipek kumaşa fiyat biç" der. Adam "500 dirhem" deyince Ebu Hanife kadına bu parayı verip kumaşı satın alır.
Hiçbirimizi ayırmadan soralım: "Hani Ebu Hanife gibi tüccar? Hani haram bir kuruşa tenezzül etmeyen insaf sahipleri?"
'BEN SİFTAH YAPTIM'
Müşteri kovalayan kişiliğe nasıl savrulduk? Denir ki, İstanbul fethedilir. Papazlar bu fethin altyapısını öğrenmek isterler. Bir bakkaldan mal satın almak isterler. Adam, "Bu mal var ama ben siftah yaptım. Filan komşum henüz siftah yapmadı. Siz ondan alın" der. Gittikleri ikinci bakkal da aynı sözü söyler. Fetih kapısını açan bu doygun kalptir. Şimdiyse "Komşumuza giden müşteri de bana gelsin" kavgasındayız.
FİYATI ARTSIN DİYE MALI DEPOLAMAK
Buna eskiler "gabni fahiş" demişler. Ederinden fazlaca aşırı kazanç. Bu da haramdır. Piyasayı bloke edip üreticinin ve tüketicinin arasına onlarca aracı koyarak malı aşırı yükseltmek haramdır. Efendimiz bu konuda ağır konuşmuştur. "Malı piyasaya sürüp alışverişin önünü açan kazanmıştır. Malı pahalıya satmak için bekleten ise Allah'ın gazabına uğramıştır." (İbn Mace, Ticaret, 6).
KAZAN AMA TEMİZ KAZAN
Şimdi şu hadisi yaşamıyor muyuz? "İnsanlar öyle bir zaman gelecek ki, malı helalinden mi, haramdan mı aldığına hiç aldırmayacak." (Buhari, Büyen, 23). Maalesef vicdan, merhamet, akıl ve iman tutulması yaşanıyor. Gerçek mümin, kalplerin ve gözlerin allak bullak olacağı bir günden korkar. (Nur, 37).
ORTAKLIKTAN ŞİKÂYET ÇOK
Şöyle bir kudsi hadis, Kenzül Ummal'de geçer: "Allah buyurdu ki, iki ortaktan biri diğerine ihanet etmediği sürece onların üçüncüsü benim. Şayet biri ötekine ihanet ederse ben aralarından çıkarım."
Allah'ın ortaklığı sözü mecazi anlamdadır. Yani "Onlar birbirlerine dürüst oldukça ben onları korurum" demektedir. Ortaklıkları bozan şey, haram yemek, açgözlülük, ortaklığın şartlarına uymamak ve aşırı tutkudur.
TİCARET ERBABI KENDİNİ SORGULAMALI
Dükkân, market, gıda, giyim, lokanta, pazar gibi binlerce farklı alanda faaliyet gösteren ticaret erbabı kardeşlerimiz kendilerini sorgulamalı. Hatta bir araya gelip sektörü güvenilmez kılan insanları ölçü ve nizam dâhilinde iyi sözle insafa davet etmeliler.
BOY ABDESTİ GEREKİYORKEN SAÇINI BOYAYANIN DURUMU NEDİR?
Saçına boyayacak kişinin vücudu temizken bunu yapması daha doğrudur. Bununla beraber cünüpken saçını boyamış kişinin boy abdesti ve normal abdesti geçerli olur. Zira önemli olan saçının dibinin (derinin) ıslanmasıdır.
Tecvitle Kuran okuyamıyorum. Kuran okumayı bırakayım mı?
Tecvit, Kur'an-ı Kerim'i daha doğru ve hakkını vererek, yani harfleri tam ve doğru okumak için geliştirilen dilbilgisi kurallarıdır. Kuran'ı tecvitli okumak elbette güzel olur. Ama siz tecvit bilmiyorsanız ve öğrenemiyorsanız bildiğiniz kadarıyla Kur'an'ı okumaya devam edin. Kuran'dan uzaklaşmanız doğru değildir. Kişi gücünün yetmediğinden sorgulanmaz.
Balık avlamak, hayata son verildiği için haram mı?
Yüce Allah istifade etmemiz için birçok nimet vermiştir. Balık ve benzeri canlı ürünler de bu nimetlerdendir. Usulüne uygun, nesli kurutmamak ve ekolojik dengeyi bozmamak koşuluyla balık avlamak sakıncalı değildir. Ancak bir insanın balık veya et yememek gibi bir tercihi olabilir. Bunu başkasına dayatmadan kendi adına uygulaması (harammış gibi sunmadıktan sonra) caizdir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.