Filistin ata yadigârıdır
Ancak bugünkü acil mesele çok farklı. Gazze ve civarı talan ediliyor. İnsanlar tehcir ediliyor. İnsanlar yakılıyor. Zerre kadar vicdanı olanın kabullenemeyeceği zulümler, cinayetler işleniyor. Hele çocuklara yönelik son saldırılar...
SIRADA HANGİ ÜLKE VAR?
Batı'nın ve İsrail'in dizginlerini tutan güçler acaba ilerideki işgallerin provasını mı yapıyor?
Hangi İslam ülkesine sıra geliyor? Irak, Suriye, Bosna ve daha nicesi!
Sırada kim var? Unutmayın, Batılılar için yeni düşman Rusya değil, İslam artık. Bunu görmemek safdillik.
Peki ne yapmalıyız? İslam âlemi ne yapmalı? Acil olanı yapmalı, yani bu cinayetleri durdurmak için ABD üzerinde baskıyı çoğaltmalı. İslam ülkeleri ekonomik güçlerini devreye sokmalı. Diyanet, Yahudi ve Hıristiyan din adamlarını hareketlendirmeli. Ve daha yığınla şeyler yapılabilir.
Uzak gelecekte ise çok ciddi tedbirler alınmalı. Vatikan yapılanması tarihte sembolik de olsa halifelik yapılanmasının bir kopyası değil mi? Papa bir anda milyonları organize edebiliyor, nevi şahsına münhasır bir işlevi yerine getiriyor.
SOSYAL MEDYA AİLELERİ DAĞITIYOR
En son bir manken ile kızı arasındaki üzücü ve dehşete düşürücü manzaraya şahit olduk. Evladı, annesine başkaldırıyor ve onu balkona kilitliyor vs.
Bazı yorumcular hunharca satırlarla "Oh, iyi oldu" dedi. Kimi içinden mutlu oldu. Halbuki muhatabımız bir anne ve henüz yeni ergen bir evlat. Kim evladının bu hâline üzülmez?
Bu olay bir infilakın ayak izleridir. Böyle binlerce aile var. Tez elden tedbir alınmalı. Sınırsız özgürlük masalı aileleri, evlilikleri, çarpıklıkları, vicdanı ve insanlığı bitiriyor.
Yeni nesil, özgüven denilen ve ama sınırları, ahlakı, kriterleri ve adabı belli olmayan boş bir sloganın peşinde birbirlerini motive ediyor. Gruplaşıyor, ortak hesaplarda birbirlerini zorluyorlar.
Babalar, anneler, eğitimciler, bu ülkenin yarınını sevenler ortak tedbirler almalı. Zira insan bazen sarsıcı bir rüzgâra muhtaçtır. Ta ki kişiyi silkelemeli.
İnsanlar adeta sihirlenmiş gibiler. Kin, aşırı kazanma hırsı, yalan dolan, saldırganlık diz boyu.
Bütün bu olumsuzlukların altında yanlış amaçlarla kullanılan, kirletilen sosyal medya denilen bu ucubedir.
Bugün Deniz Akkaya Hanım, yarın kim bilir kim? Geçmiş olsun dileğimi iletirim.
Son bir cümle: İnsanları hor görmeyin, alay etmeyin, aşağılamayın. Vurmak için tetikte beklemeyin. Yarın aynı şey başınıza gelebilir.
ÇOCUKLARA İSLAM'I TANITIN
İslam ahlakı bütün çıkmazların çıkışıdır. İnsan sevmeyi, merhameti, günahlardan uzak durmayı, vicdanlı olmayı, iftira atmamayı, menfaat için iman ve onurun satılamayacağını, adil davranmayı, ezcümle "insan olmayı" evlatlarınıza öğretin. Bıkmadan usanmadan. Haram paradan ve kul hakkından sakındırın. Başkasının sırtına yük olmamayı anlatın. Örnekler verin. Tarihi anlatın. Ecdadınızı anlatın. Unutmayın, her çocuğun bir rol modeli olur. Siz seçimi esnasında yanında olup yönlendirin. Çocuklar on üniversite bitirseler sizin tecrübenize muhtaçlar. Çocuklarınızı yitirmeyin. Pusuda bekleyen; ahlak, asalet, iman ve onur düşüğü insanlara evlatlarınızı kaptırmayın.
BİR MÜSLÜMAN'I ÖLDÜREN EBEDİ CEHENNEMLİK Mİ OLUR?
Bir ayette şöyle buyrulur: "Kim bir mümini kasten öldürürse onun azabı içinde ebedi kalmak üzere gireceği cehennemdir." (Nisa/93) Ayrıca bakınız (En'am/151; Maide/8).
Cinayet büyük günahlardandır. Ahirette katil ve maktul mutlaka hesaba çekilecektir. Cinayet aynı durumda ağır bir kul hakkıdır. Ancak katilin ebedi cehennemlik olması ayeti yorumlama noktasında tartışmalıdır. Büyük günahı küfür sayanlara göre katil ebedi cehennemliktir. Ancak ekseriyeti temsil eden İslam âlimlerine göre kişi cinayeti meşru saymadıkça kâfir olmaz ve ebedi cehennemde kalmaz. Aslında ebedi cehennemi hak eden bir fiil işlemekle beraber imanı olduğu için cehennemde ebedi kalmaz.
Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde, müşrikler ve ehli kitapla ilişkilerde takip edilecek yola işaret edilir. Sizin sorunuzla ilgili ayette, "Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost (veli) edinmeyin" (Nisa/44) buyuruluyor. Burada Müslümanların velayeti (kalbi ve fiziki dostluğu) kabul edilirken gayrimüslimlerle böyle bir velayetin olmayacağı belirtiliyor. Ayet ehli kitap veya kâfirlerle herhangi bir ilişkiyi reddediyor değildir. Ancak dikkatli olunması isteniyor. Elbette İslam beldeleri, arzu ettikleri gayrimüslim ülkelerle Müslümanların kırmızı çizgilerine dokundurmamak, Müslümanların menfaatini istismar ettirmemek kaydıyla bir ilişki içinde olabilirler. Kur'an bu tür ilişkiyi reddetmiyor. Hatta savaş hâllerinde bile, "Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de barıştan yana ol ve Allah'a güven." (Enfal/61) buyurulmuştur. Ehli kitap saldırmadıkça onlarla güzel ilişki kurmak Kur'an'ın onayladığı bir duruştur. Ayette şöyle buyurulur: "İçlerinden zulmedenler hariç, ehli kitapla en güzel şekilde mücadele edin." (Ankebut/46). Nitekim Bedir, Uhud, Hendek ve hatta Mekke'nin fethi, müşriklerin Müslümanlara taarruzları neticesinde yapılmış harekâtlardır. Hz. Peygamber, Mekke müşriklerine karşı Yahudilerle ve Medine'ye komşu gayrimüslimlerle işbirliği anlaşması imzalamış; Müslümanlara dokunmayan Yahudilere müdahale etmemiştir. Özetle, İslam filanca ülke veya din veya halklarla görüşmeyin demez. "İstismara, sömürgeye izin vermeyin, Müslümanların dini hayatına ve menfaatine dokundurmayın, zalime dayanak olmayın" buyurur. Din prensip ortaya koyar.
Din adına konuşulan her şey, atılan her adım, verilen her fetva ahiret âleminde elbette teraziye getirilecektir. Kişi bu nedenle din konusunda konuşurken çok temkinli ve ölçülü olmalıdır. Fetva veren kişi sorulan soruya göre önce Kur'an-ı Kerim'e ve sahih hadislere bakar. Bu arada büyük âlimlerin söz konusu konuyla ilgili içtihatlarını inceler. Fetva isteyenin durumunu da göz önünde tutup ona göre -çıkar gözetmeden, kimsenin övgü veya yergisine aldırmadan- gereken görüşü söyler. Fetva elbette bir emanettir. İnsanlar verilen fetvayla herhangi bir hususu helal veya haram olarak algılıyor. Bu nedenle fetvada Allah'ın hakkı, kulun hakkı ve ammenin hakkı devreye girer. Fetva Allah için verilmeli. Şahsi kanaatini Kur'an'ın, sahih hadislerin veya muteber İslam âlimlerinin üzerinde sayan bir kişinin fetvasına itibar edilmez. Fetva verecek kişilerin dini alanda tecrübe sahibi, yetkin, kaynakları bilen bir nitelikte olması gerekir.
Bu yanlış olur. Sadece bir namaza niyet etmeniz gerekir. Böyle tereddütlü bir niyet ya iki namazında kabul edilmemesine veya en azından en güçlü olanın kabulüne yol açar.
Şart değil. Farzlarda vakti belirtmek yeterli olur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)
- Ebedi Önder’in doğduğu gün: Mevlit (13.09.2024)