NİHAT HATİPOĞLU

İslam kadını yüceltti

İslam'da kadın ve erkek bir bütünün iki eşit parçası olarak görülmüştür. Erkek kadından, kadın erkekten üstün değildir. Üstünlük iman, takva, vicdan, samimiyet ve benzeri erdemlerle ilişkilendirilebilir. Erkek ve kadın birbiriyle sükûnet bulurlar (Rum Suresi, 21) diyor aziz kitabımız.
Bugün kadınların göz ardı edilen bazı haklarına temas etmek isterim. Bunları da maddeler halinde sıralayalım:
Anne ve babaların cinsiyet ayrımcılığı yaparak kız evladını bir eksiklik gibi görmeleri yasaklanmıştır. (Nahl Suresi, 58). Hz. Peygamber, kız evladına sahip ebeveynlerin evlatlarına iyi davranmaları hâlinde cennetlik olacağını söylemiştir. (Tirmizi, Ebu Davud, İbn Hibban)
Yeni doğan her kız evlat en temiz, anlaşılır ve inancıyla bağlantılı isimle isimlendirilmeye layıktır.
Anne ve baba, kız evladıyla yakından ilgilenmeli. Onu yanlışlıklara karşı uyarmalı.
Anne ve baba, kız ve erkek evlatları arasında adil davranmamalı.
Kız evlat büyüyünce evleneceği kişiyi seçme hakkına sahiptir. Ailesinin önerdiği kişiyle evlenmek zorunda değildir.
Evlenme aşamasında arzu ettiği mehri şart koşabilir. Yüksek veya daha düşük miktarı seçebilir. Tabii makul olması daha doğru olur.
Kadın kendi kazancını dilediği gibi harcar. Elbette eşler birbirini israf ve yanlış harcama konusunda uyarabilir.
Kadın, kocasından kendilerine ait bir dairede (kira da olsa) yaşamayı isteyebilir. Bu imkâna göre meşru bir taleptir.
Kadın ailesine ait şehirden çıkmamak koşuluyla nikâhlanmışsa bu hususta belli oranda ısrarcı olabilir. Erkek de bunu anlayışla karşılamalıdır. Âlimler bu şartlara uymayı "Müslümanlar şartlarına bağlılar" hadisinden kaynaklandığını söylerler.
Düğünle ilgili karar alınırken kadının da görüşleri dinlenmek zorundadır. Tabii bu hususta dinin edep ölçüleri dikkate alınmalıdır.
Karı koca hayat boyu maddi ve manevi temizliği önemsemelidir. Kadın ve erkeğin birbirlerinden her türlü temizliği isteme hakkı vardır.
Çocuk yapma konusunda karı koca beraberce karar vermelidir. Kadın, kocasına "Çocuk doğurmak istiyorum" diyebilir.
Kocası ve çocukları anne ve eş olarak kadına saygılı davranmalıdır. Erkek, eşinin ailesine de saygılı olmalıdır.
Erkek, karısını küçümseyemez.
Erkek, karısının ibadetini engelleyemez.
Müslüman erkek evlenince "ehli kitap", yani Yahudi veya Hıristiyan olan karısını İslam'a girmeye zorlayamaz. Belki ahlakıyla onu teşvik edebilir.
Kadın, kocasının aileyle ilgili kararlarına müdahil olur. Kocasının bunlara kulak vermesi gerekir.
Kadın, çocuklarını evlendirmede hak sahibidir.
Karı koca birbirlerinin sırrını yayamazlar.
Kadın, kocasından eve erken gelmesini isteyebilir. Koca çok uzun görevlerde ailesinden uzak kalacaksa bu hâllerde karısına danışmalıdır.
Erkek, karısından para esirgeyemez.
Zaruri ihtiyaç halinde kadının kendisine işlerinde yardımcı olarak bir destek istemesi doğaldır. Tabii kişiler bu hususta maddi durumlarına göre hareket etmelidir.
Erkek makul ölçüde karısının ev işlerine yardım etmelidir.
Kadının kendi ailesiyle ilgili her şeyi kocasına açma zorunluluğu yoktur.
Kadın hacca gitmek istiyor ve şartlar da buna müsaitse buna engel olunmamalıdır.
Kadın, kocasını ibadete tercih etmelidir.
Erkek karısından her türlü harcamayı esirgiyorsa kadın zaruri ihtiyaç kadar parayı gerekirse sormadan kocasından alabilir.
Kadın, kocasına boşanma davası açabilir.
Erkek karısını dövemez, sövemez, hakaret edemez.
Erkeğin boşaması hâlinde kadının mehir ve tazminat hakkı vardır.
Kadın kocasının mirasından hak sahibidir. Kadın, babasından da miras alır.
Kadın farklı görevler alabilir, saygın yerlerde çalışabilir.
Kadın boşanmamış olsa bile kocasından ortak çocuklarını emzirme bedeli isteyebilir. "Boşanmamış olsa bile" kaydı çağdaş âlimlerden Ebu Zehra'nın görüşüdür, tartışılabilir. (Bakara, 233)
Kadın boşandıktan sonra (iddet bitince) istediği kişiyle evlenebilir.
Kadın cuma, bayram, cenaze ve beş vakit namaz için camiye gider, kocası onu engelleyemez.
Kadın baba, anne, kardeşlerin evlerine sıla-i rahim için gider, kocası bunu yasaklayamaz.
Not: Belirttiğimiz hususlar sadece örnek olarak ifade edilmiştir. Kadının binlerce hakkından söz edilebilir. Kadın toplumun en saygın üyesidir. Ondan beklentimiz, hayatımızda olmaları ve çocuklarına güzel bir örnek olup onlara dinini, örfünü, erdemleri öğretmesidir. Var olsunlar.

***


PEYGAMBERİMİZ ALLAH'IN HABİBİ Mİ HALİLİ Mİ?
Bazı okuyucular Allah'ın habibi ve halili sözlerini açıklamamı istediler. Bu nedenle konuyu açıyorum. Öncelikle habip ve halil hangi anlama gelir, onu kısaca belirtelim. Habip; sevgili, yâr, arkadaş gibi anlamlara gelir. Halil ise dost, aşk, arkadaş, gönüldaş, teklifsiz dost, candan arkadaş, yoldaş gibi anlamlara gelir. Ancak tek kelimeyle ifade edersek habip "sevgili", halil ise "özel dost" demektir. Hz. Peygamber hem halil hem de habiptir. O hem Allah'ın sevdiği hem de dostudur.
'HABİBULLAH'A İTİRAZ EDENLER
Bazıları, Hz. Peygamber için kullanılan habibullah sıfatından rahatsız oluyorlar. Bunu anlamak mümkün değil. Zira sıradan bir mümin bile Allah'ın sevdiği olabilir. Maide Suresi'nin 54. ayetinde mümin kullardan bahsedildiğinde şöyle denir: "Yuhibbunehum ve yuhibbunehu, yani Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler." Bu ayette sevgiyi ifade eden kelime "habip" kelimesidir. Başka ayette "Allah iyilik edenleri sever" (Bakara, 195) buyurulur.
Görüldüğü gibi habip, yani "sevgili" kelimesi sıradan müminler için kullanılırken Hz. Peygamber hakkında neden kullanılmasın? Bu sıfata tahammül edemeyenlerin Hz. Peygamber'le bir problemlerinin olduğu belli.
Bazı âlimler ise Hz. Peygamber'in "Allah'ın sevdiği- sevgilisi" cümlesi yerine "Allah'ın halili-dostu" kelimesini tercih etmişlerdir. Onlara göre Hz. Peygamber "Allah'ın habibidir" ama esas işaret edilmesi gereken "Allah'ın halili" olmasıdır. Özel dostluk, sevgilisi olmaktan daha önemlidir. Ve habip kavramı, sadece Hz. Peygamber ile Hz. İbrahim için geçerlidir.
'ALLAH BENİ HALİL EDİNMİŞTİR'
Müslim'in rivayetinde Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Allah beni halil (candan özel dost) edinmiştir. İbrahim Peygamber'i dost edindiği gibi." İbn Useymin ve İbn Teymiyye de Hz. Peygamber için halil sıfatının öne çıkarılması gerektiğini söyler.
Hz. Peygamber de halilliğin, habipten daha önde olduğunu söylüyor. Allah, İbrahim Peygamber'i halil edindiğini söylerken (Nisa, 125) bunun "habip" edinmekten evla olduğuna işaret etmiş olabilir. Sonuç olarak Hz. Muhammed, Allah'ın hem habibi, yani sevgilisi hem de halili, yani özel dostudur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.