İnsanlığın onurunu İslam korur ve yüceltir
İnsanlar artık sorgulamaya başladı.
Bir yanda ölümü hiçlemiş yüce yürekler, diğer yanda çocuk, kadın, hasta, yaşlı demeden her düşman bellediğini hunharca yok eden bir zihniyet.
Bir diğer yanda da bu zulme sessiz kalarak bir anlamda onay veren ülkeler.
GAZZE, MASKELERİ DÜŞÜRDÜ
İnsanlar şimdi soruyor, sorguluyor:
Yıllarca medeniyet, hümanizma, adalet, hoşgörü, barış adına bize anlatılan masallar meğer sadece kendileri için bir anlam taşıyormuş.
Başkaları için değil.
Meğer onların bir damla kanı bütün dünyadan değerliymiş!
Âdem'in ve Havva'nın çocuklarıydı bütün insanlık.
Hani ziller çaldığında bütün herkes mutlu olacaktı.
Hani, hani, hani!
Gazze'deki katliam birçok sahtekârın maskesini düşürdü.
Batılıların önemli bir kısmı önümüzdeki yıllarda bunları soracak, sorgulayacak. Hatta mabetlerini kadraja koyacaklar.
Parçalanmış binlerce masumun vücudundan hiç hesaba katılmadık sonuçlar çıkacak.
Yüreğimizi burksa da!
'BAĞIŞLA BENİ İHTİYAR KADIN'
Hz. Ömer, Medine'de halife olarak dolaşırken yaşlı bir kadın önüne çıkar ve "Ey Halife, benim evimde bir sıkıntı var. Bir yerin kazı yapılması gerekiyor; bana yardım edecek birini gönder" der.
Hz. Ömer, yaşlı kadını tanımaz. Sorar, "Kimsin sen?" diye. Kadın, "Ben Hıristiyan'ım" der. Medine'ye yeni taşınmıştır.
Hz. Ömer kadına şunu söyler: "Müslüman olur musun? Senin işini de bu arada halledeyim.
Sıkıntını gidereyim." Yaşlı kadın şöyle der: "Ey halife, ben bir ayağı çukurda olan bir kadınım. Müslüman olmam sana bir fayda sağlamaz. Bırak ben bu hâlimle ölüp gideyim." Hz. Ömer gülümser ve yoluna devam eder.
Eder ama bütün bir gece bu durumu düşünüp sonunda der ki:
"Bu kadın gayrimüslim. Benim ülkemde yaşıyor ve bana muhtaç. Ben bu kadının mağduriyetini gidereceğime onu İslam'a çağırdım. Halbuki işini görmeliydim."
Yanına bir dostunu alıp kadının evini bulur. Kapıyı çalar ve kadın çıkar. Halife mahcup bir edayla şöyle der:
"Dün senin problemini halledemedim. Şimdi söyle evinin neresi kazılacaksa ben kazayım. Sen de bana hakkını helal et."
Şimdi gelin ve kıyaslayın. Daha doğrusu kıyaslamayın sakın! Bir tarafta gayrimüslime karşı mahcubiyet duyan Ömer, öte yanda Gazze'yi mezarlığa çeviren zihniyet!
CENNETE TAŞIYAN KÖPEK
İnsana merhameti olmayanın hayvana merhameti olur mu?
Kötü yola düşürülmüş bir kadın, çölde susamış olan ve kuyuya havlayan bir köpek için kuyuya indi ve hayvana su çıkardı. Köpeğe merhamet etti. Ve bundan dolayı Allah günahlarını affetti. Cennete aldı kadını.
Bir tarafta susuz köpek için hayatını riske atan bir kadın, diğer yanda binlerce insanı bombalarla yok eden zihniyet.
GÜN, BERABER OLMA, GÜÇLENME VE SABIR GÜNÜDÜR
İnsanlığın onurunu İslam korur ve yüceltir sözü asla abartılı veya hamasi bir söz değil. Bir fiili vakanın resmidir.
Güçlü olan, menfaati söz konusu olunca "sevgi, barış, hoşgörü" kavramlarını masal olarak görüyor.
Bunca fecaate bıyık altından gülümserken "Tavşan kaç, tazı tut" sinsiliğiyle zalime yol veriyor. Batı menfaatine öyle tapıyor ki, bu konuda babasını tanımaz, kaldı ki başka din mensubunu düşünecek.
Batı'da "fazilet, erdem, onur, insancıllık" kelimeleri, saf insanları kandırıp kendilerini kul köle edinmek için kullanılan birer paravandır. Vahşet, ne "Diğer yanağını çevir" diyen Hz. İsa'yı tanır ne de 10 emri fısıldayan Hz. Musa'yı. Menfaat, yaşam zevki, aşırılık, tüketim, başkalarını küçümseme ve aşağılama; işte yeni medeniyetin borsası böyle. Alıcı bulursa tabii.
Vaat edilen topraklar için vaat edilen cesetler lazım demek ki. Hayır, hiçbir kutsal metin, hiçbir peygamber, hiçbir kutsi mabet böyle bir günaha ortak olamaz.
Masum çocukların gözlerindeki gözyaşı; çaresiz, ümitsiz ve ölüme hazır mütevekkil hâl bir gün gelir bütün kâinatı yakar. Gün; birlik, beraberlik, güçlenme, bir arada durma ve sabır günüdür.
Biliyorum sabır en acı yemektir. Sabretmek, elden geleni yapmamak demek değildir.
Akıl ve muhakeme, tefekkür Müslümanları zaruri bir beraberliğe zorlayacaktır. Bu artık dini bir farziyete dönüştü. Din hocaları bunu konuşmalı, sadece tepkiyi değil.
DAMARLARI AÇMAK İÇİN ALKOL GİBİ SARHOŞ EDİCİ BİR MADDE KULLANABİLİR MİYİM?
Damarları açmak ve benzeri problemleri aşmak için helal olan yüzlerce yol, ilaç ve yöntem mevcuttur. Bu nedenle Allah'ın haram kıldığı böyle bir sıvı kullanmak caiz olmaz. Haramdır.
Vücuda enjekte edilen kan ve serum, gıda olarak işlem gördüğü için orucu bozar. Ancak kan vermek orucu bozmaz.
Anjiyo, bilindiği gibi damarlara yönelik bir operasyondur.
Vücuttaki damarları görmek için damarlara aletle girilip hastanın durumu tespit edilir. Bu esnada damarın içini görüntüleyen bir ilaç verilir.
Bu yolla tıkalı olan damarlar anjiyografi sayesinde balon veya stentle açılır. Bu operasyon oruca zarar vermez.
Kişi orucuna devam edebilir. Ancak hasta endişe ediyorsa ve oruçlu halde anjiyoya girmek istemiyorsa, sağlık da ertelenemeyeceğine göre orucunu bir gün kazaya bırakabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)
- Ebedi Önder’in doğduğu gün: Mevlit (13.09.2024)