O’nun huzurundayız
HZ. ALİ HASTAYKEN
Hz. Ali hastaydı. Hastalığının ağrısı büyük imamı etkilemişti. Yataktaydı. Sefere çıkacaklar. Hz. Peygamber damadını yanına çağırdı. Mübarek ellerini damadının başına koydu. "Allah'ım! Ali'ye şifa ver" buyurdu. Ve sonra seslendi: "Kalk Ali!" Hz. Ali hiçbir şeyi yokmuş gibi doğruldu. Dualar makbuldü. Dua eden asildi. Dua edilen asildi. Dua vefalıydı.
AYI İKİYE BÖLSENE
Mekke'dedir. Allah'a davet ediyor. Ama putperest bağnazlığıyla yolu kesiliyor. Hunharca saldırıyorlar. Hakaret ediyor, yalnızlaştırılıyor. Suikast pazarlıyorlar. İşte tam da bu gecelerden bir gece. Yanında amcası Hz. Hamza'da var. Ebu Cehil ve ötekiler önüne geçtiler. Onlara imanı teklif etti. İman eder misiniz dedi. Dediler ki; Gökteki ayı yar bakalım. Peygambersen hadi yap. Hatta denir ki Hz. Hamza bunu teklif etti. Döndü ve şöyle buyurdu: "Gökteki ayı ikiye bölsem inanır mısınız?" Bir aya bir de O'na baktılar. Ayı iki bölmek! İmkânsız. Kim yarabilir ki? Fırsatı kaçırmadılar. Ayı yar, sana iman edelim dediler. Şehadet parmağını göğe çevirdi. Dua etti. Ay ikiye bölündü. Bir parçası bir yana diğer parçası diğer yana. Mekkeli müşrikler manzarayı dehşet içinde izliyorlar. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Şahit ol Ya Rab!" Müşrikler birbirlerine bakıp durdular. Sonra şok sonrası "bu ne büyük sihir" dediler. İman edeceklerine inkâr ettiler. Ay vefalıydı, ama inkârcı zalim insan vefasızdı. Kur'an onların bu vefasızlığını şöyle anlatıyor: "Kıyamet yaklaştı ve ay ikiye yarıldı. Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve "Süregelen bir sihirdir" derler. Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek) tir." (Kamer/1-3)
ÂMİNLER DUVARDAN DÖNERDİ
Sahabe der ki Resulullah (SAV) dua edince biz duvarlardan âmin sesini duyardık. Allah ne buyurdu: "Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah'ı tespih ederler. Her şey O'nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm'dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır." (İsra/44)
YAĞMURA DUA ET
Cuma günüdür. Medine'de kuraklık var. Hayvanlar perişan. Kuyular kurumuş. Toprak çatlamış. Su ihtiyacı var. Cuma hutbesi için ayaktadır. Hutbenin tam ortasında ayağa kalkan bir Sahabi seslendi: "Ey Allah'ın Elçisi! Yağmur yok. Her taraf kavruldu. Helak olduk. Allah'a yalvar. Yağmur yağdırsın. Perişanız." Mübarek ellerini semaya çevirdi. Dua etti. Yüce Rabbimizden yağmur nimetini istedi. Ve daha mescidden çıkmadan gökte bulutlar belirdi ve yağmur inmeye başladı. Yağmur tam bir hafta devam etti. Hiç ara vermedi. Bir hafta sonrasıdır. Topraklar suya doymuş, çatlak topraklar çözülmüş. Hayvanların su içtiği yalaklar dolmuş. Bitkiler şenlenmiş. Kuyular dolmuş. Hz. Peygamber (SAV) 1000 ver Cuma hutbesi icra ediyor. Cemaate konuşuyor. Aynı adam, bir hafta önce yağmur istiyoruz diyen adam ayağa kalktı ve şöyle seslendi: "Ey Allah'ın Elçisi! Bir şey arzu edeceğim." Efendimiz (SAV) bakışlarını oraya çevirdi. Adam şöyle dedi: "Ya Rasulallah! Siz dua ettiniz yağmur indi. Ama tam bir haftadır hiç aralık vermedi. Evlerimize sel gelecek. Damlar çökecek. Yollar çamur oldu. Suya doyduk. Ey Allah'ın Elçisi! Allah'a yalvarın da yağmuru üstümüze değil, etrafımıza yağdırsın." Hz. Peygamber (SAV) gülümsedi. Sonra mübarek ellerini göğe çevirdi. Şöyle buyurdu: "Allah'ım! Üzerimize değil, çevremize yağdır. Allah'ım! Tepelere, vadilere, dağlara ve ağaçların diplerine yağdır."
DUYUYOR MUSUN EY BİLAL!
Medine mezarlığında Hz. Bilal'le yürüyorlar. Efendimiz ve Hz. Bilal. Müezzini, eski köle. Azad olmuş. Bir ara Efendimiz durdu ve sordu: Bilal! Benim duyduğumu duyuyor musun?" Hayır Ey Allah'ın Resulü dedi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Ey Bilal! Vallahi bu mezardaki öyle bir azap çekiyor ki. Halbuki ufak bir şeyden dolayı azap görüyor. Laf gezdirdi. Temizliğe dikkat etmez, necasetten sakınmazdı." Hz. Bilal diyor ki: Efendimiz mezarın başında sakalları ıslanacak kadar gözyaşı döktü.
Her zamankinden daha çok muhtacız Muhammedi dokunuşa. Ahlakımızı, duygularımızı, düşüncelerimizi O'nun mübarek duruşuna benzetmeliyiz. O'nun ahlakı Kur'an'dı. Kur'an'ı okurken her ayetin arasına konmuş, ilahi bir ustalıkla serpilmiş duruşuna bakmalıyız. Kendimize örnek almalıyız. Doğru ve yanlışlarımızı, O'nun terazisine koyduğumuzda ancak kamil mü'min oluruz. Çokta uzun olmayan bu yaşam serüveninde Rabbi razı edecek, Efendimizin ümmetliğine layık olacak bir yol çizmeliyiz. Hakikat olan ve bize kalacak olan şey sadece budur. Gerisi boş kuruntudur. Tıpkı ilahi çağrının dediği gibi: "Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?" (En'am/32)
ORUÇLU İKEN BÖBREK TAŞI KIRDIRMAK ORUCU BOZAR MI?
Oruçlu olan birinin bu esnada böbrek taşı kırdırması orucuna zarar vermez. Ancak bu işlem yapılırken veya yapılmadan önce vücuda gıda verici bir madde (serum gibi) enjekte edilmesi halinde oruç bozulur. İadesi gerekir. Bu işlem esnasında böbreklere kan gelmesi de orucu bozmaz.
ORUÇLU BİR KİŞİ MERHEM KULLANABİLİR Mİ? İLAÇLI BANT KULLANABİLİR Mİ?
Bildiğiniz gibi vücuda sürülen merhem veya yağ gözeneklerden ve deri altındaki kılcal damarlardan emilerek kana karışmaktadır. Ancak bu emiş çok az ve hayli yavaş olmaktadır. Bu işlem merhem veya bant içinde aynı durumdadır. Bu hal oruca zarar vermez.
ORUÇLUYKEN DİŞ ÇEKTİREBİLİR MİYİM?
Oruçlu olduğunuz saatlerde diş tedavisine ertelemeniz daha uygun olur. Mesela akşam saatlerinde bu işlemi yaptırabilirsiniz. Zira diş tedavisi veya çekilmesi durumunda bölgeyi uyuşturmak için yapılan iğneler oruçlu kişiyi etkileyebilir. Aç olmasından ötürü. Ancak ihtiyaç halinde oruçluyken diş çektirilebilir veya tedavi edilebilir. Zira yapılan enjeksiyon orucu bozmaz. Enjeksiyon esnasında gıda alınmış da olmuyor ki oruca zarar versin. Fakat bu işlem esnasında ağızda biriken su, kan ve akıntı yutulursa orucu bozar. Dişe konan maddeler de yutulması halinde oruca zarar verir. Böyle bir kişi o orucu kaza etmelidir. Veya dişe zor bir operasyon yapılacaksa o gün oruca niyet edilmez sonradan o günü bir gün kaza eder.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)