Kıble aynı ama kalpler farklı
Bu iki örnek Hz. Peygamber'in (SAV) müminlere bakışındaki olumsuzlukları nasıl tedavi ettiğini gösteriyor. İnsanların eksik yönlerini değil olumlu yönlerini ortaya çıkarmak, kalpleri farklılaştırmaya değil tekliğe yönelik bir gayreti gözlemliyoruz. Çağımızın Müslümanlarının kıblesi değişmedi. Kâbe'deki manevi cazibe müminlerin alnıyla buluşmaya devam ediyor. Ezan aynı, kelime-i tevhid aynı, namaz-oruç-zekât, hac aynı ama kalpler farklılaştı. Neden?..
Çünkü "Bir göğüste iki kalp olmaz" (Ahzab, 4) diyen Rabbimizin hilafına bir yüreğe bir düzine şey yerleştirdik. Yüreğimize; dünya sevgisi ve ikbali, makam aşkı, üstad-hoca-mal mülk sevgisi ve yığınla geçici heves doldurduk. Bunlar yüreğimizde devletleştikçe kalbimizdeki Rabb'e ait alan daraldı. Artık kıble, tekbir, ezan tek olsa da yürekler, kalpler farklılaştı.
Kalbi sahibine has kılmak, samimi olmak, Rabbani olmak, geçici heveslere fazla kapılmamak, dünyanın oyun ve oyuncak olduğunu bilmek lazım. Hz. Peygamber'in (SAV) vefatından sonra bir sahabenin kalp hallerini anlatan şu tarifi çok sarsıcıdır: "Resulullah aramızdayken namazda ayak ucumuza bakardık. O vefat edince sağa sola bakmaya başladık."
Uhud şehidi Hz. Sa'd bin Rebi ile Hz. Abdurrahman bin Avf arasındaki kardeşliğin benzerini kurmak zorundayız. Aksi halde kalpler tamamen uzaklaşır.
HAKK'IN RIZASINI KAZANMAK
Hak senden razı oldu mu, gerisini düşünme. Sen O'nun rızasına uygun hareket ediyorsan akıbetini O'na teslim et. Buna din dilinde "hakkaniyet" derdir. Hakkaniyet; doğru, isabetli ve adaletli bir sonuca varmaktır. Hakkaniyet, insaf ve merhamet bir araya geldi mi akıbet iyi olur. Kuran hakkaniyeti, Allah'a (Hakk'a) uymakla tarif eder.
Hakkı sahibine vermek, doğrudan ayrılmamak, hakkı ölçü almak, sonuçta adaleti getirir. Hak sabit bir ölçüye dayanır, sübjektif değildir. 100 tane hak olmaz. Tek hak olur. Bu dünyada türlü hesap yapan, şeytanı razı eden, nefsine mağlup olan Hakk'ı bulamaz. Hakk'ı razı etmeyenden melekler de razı olmaz. Hakk'ı razı edenden melekler de razı olur.
Hakka bağlanmak yetmiyor. Bir de onu anlatmak gerekiyor. Asr Suresi'nde emredilen budur. Ve kurtuluşa erenler de bunlardır: "Asra yemin olsun ki insan kayıptadır. İman edip salih amel işleyenler ve birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariç." (Asr Suresi)
Son söz, sözü bilenindir: "Allah bes, baki heves." Yani Allah yeter, başkası ve başkaca duygular, geçici oyalanmadır.
ALLAH İNCİNENİ YÜCELTİR
Bazen inciten çok azgın ve ağzı kalabalık olur. İncinen ise mazlumdur. Sessiz kalır ve kabullenir. Bu görüntü sakın sizi aldatmasın. İncinen ve incitenin, haset eden ve edilenin defteri elbette ki yüce mahkemede açılacaktır. Unutma, Yusuf'u kuyuya atan 11 kardeş hasetleri dolayısıyla gün geldi Yusuf'un ikramına muhtaç oldu. Yusuf'u incitenler kınandılar, özür dilediler. Hz. Yusuf ise Mısır'a sultan oldu. Bazen incitenlerin ahirette de mazeretleri kabul edilmeyecektir.
İBADETTE GÖSTERİŞ YAPMA
"Onlar namaza ancak üşene üşene kalkarlar, ancak istemeye istemeye sadaka verirler." (Tevbe, 54) "Onlar namaza kalktıklarında tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah'ı pek az zikrederler." (Nisa/142)
CENNETLE MÜJDELENMİŞ KADINLAR VAR MI?
Cennet sadece erkeklere ait bir yer değildir. Kadın ve erkek kim iman eder ve iyi ameller işlerse cennete girer. "Erkek olsun, kadın olsun sizden kim mümin olarak güzel bir amel işlerse, ona çok hoş bir hayat yaşatacağız. Ve onların yaptıklarının karşılığını en güzel şekliyle vereceğiz. (Nahl, 97). Ayette de açıkça okunduğu gibi cinsiyetine bakılmadan herkese amelinin karşılığı verilecektir. Nitekim; Hz. Meryem, Hz. Asiye, Hz. Hatice, Ümmü Eymen, Hz. Sümeyye, Hz. Ümmü Haram, Ümmü Varaka, yetim çocuklarını büyüten her imanlı kadın gerek Kuran-ı Kerim'in, gerekse Hz. Peygamber'in övdükleri ve çoğunu cennetle müjdeledikleri özel kadınlardır.
Kutup bölgelerinde gece ve gündüz uzun olur. Bu nedenle o bölgelere en yakın olan, gece ve gündüz saatlerinin normal olduğu bir bölgedeki vakitler esas alınır.
Karı kocadan evlilik devam ediyorken alınan sperm ve yumurta dondurulduktan sonra başka bir zamanda döllendirilip aşılanabilir. Burada önemli olan nokta; sperm-yumurta alınırken ve aşılanırken evlilik halinin devam ediyor olmasıdır.
Komşunuz Allah'ı, Peygamber'i, imanın şartlarını inkâr etmedikçe Müslüman'dır. İbadeti inkâr ile ibadeti yapmamak farklı şeylerdir. O namaz kılmadığı için günahkâr bir Müslüman'dır. Namazını kılmakla iyi etmişsiniz. Zaten cenaze namazı bir duadır. Allah dilerse affeder, dilerse azap eder.
Kadın vefat eden kocasının, koca da vefat eden eşinin yüzünü görebilir. Bunun dini açıdan sakıncası yoktur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)