Camide imama uyarken nasıl niyet edeyim?
CEVAP: Namazda kalben niyet önemli. Tabii ki dil ile söylenmesi de önemlidir.
Sünnettir. Burada cemaatin imama uyduğunu bilmesi ve buna niyetlenmesi gerekir. Niyet önemli zira bütün ibadetlerde niyet şarttır. İmama uyacak kişi; hangi namazı kılacağına ve ferden mi, cemaatle mi kılacağına niyetlenmesi gerekir. Kişinin bunların yanında "uydum hazır olan imama" cümlesini kullanmayı ihmal etmemesi gerekir.
CEVAP: Şafii ve Hanbeli mezheblerine göre kadın, kadına imamette bulunabilir. Kadın kadına namazda cemaat olarak uyabilir. Şafii ve Hanbeli alimleri Ümmü Varaka denilen hanıma Hz. Peygamberin hane halkına namaz kıldırma iznini vermesini delil gösterirler. Hanefiler de bunu caiz görürler ancak tavsiye etmezler.
CEVAP: Hayır, engel değildir. Kişi hangi mezhebten olursa olsun diğer mezheblerden birine bağlı olan imama uyabilir.
Bu doğru mu?
CEVAP: Bazı sureler ve ayetlerin fazileti hakkında hadisler vardır.
Şöyle okunması iyi olur tarzında Peygamberimizin yönlendirmeleri olmuştur. Bazı dualar hakkında da sabah akşam okunmalı tarzında bilgiler vardır. Allah'ın Yüce isimlerinin hangisinin hangi sıkıntılara çare olduğu hakkında ise âlimlerimizin tecrübeye dayanan bilgilerini bulabilirsiniz.
CEVAP: İçtihat, herhangi bir hedefe ulaşmak için bütün gücü kullanmak anlamına gelir. Dini açıdan da dini ilimlerde yeni olan bir konuda, doğru olan sonuca varmak için yetkin olan bir âlimin bütün gücünü harcamasıdır. İçtihat etmek için, içtihat edenin ayet ve hadisleri, usulle ilgili konuları, ayetlerdeki hükümlerin illetini, hükmün ayrıntılarını, kıyas ve benzeri bütün ayrıntıları iyi bilmesi gerekir. Ciddi bir birikim sahibi olması, vahiy dilini çok iyi kullanması şartlar arasında sayılır. Bu özelliklere sahip olan alim içtihat edebilir. Din hakkında karar verebilir ki, bunun çok zor olduğu ve ağır şartlar gerektirdiği ortadadır.
O nedenle her ortaya çıkanın din hakkında kanaat ileri sürmesi doğru değildir.
CEVAP: İnsanın güzel bir olayla veya sözle karşılaştığında iyimserliğine; kötü bir hal ile karşılaştığında ise kötümserliğe kapılması, yaratılıştan gelen fıtri bir hadisedir. Ancak iyimserlik ve kötümserliğe kapılarak bu gibi hallerin tesiri altında kalmak kişiyi evhama sevk edeceğinden kötü sonuçlar doğurabilir.
Arapçadaki "F-E-L" kökünden olan fal sözcüğü iyimserlik ve iyiye yorma manasına gelmektedir. Hayırlı ve hayra teşvik edici sözler de bu kabiledendir.
Bu manadaki fal için Peygamberimiz (s.a.v.) "İslam'da huzursuzluk yoktur.
Ancak falı (iyi sözü) beğenmekteyim" buyurmuştur. Görüldüğü üzere bir şeyi uğursuz saymak onun etkisinde kalmak yersiz ve dayanaksızdır.
Bilakis ümit var olmak Allah'a güvenip O'ndan güç alarak hayatımızı değerlendirmek her Müslüman'ın görevidir. Günümüzde halk arasında fal diye ifade edilen ve kahve fincanı veya birtakım şeylere bakarak kişinin geleceği ile ilgili hususlarda hükümler çıkarmak yanlıştır. Dinimizde yeri yoktur. Günümüzdeki manası ile fal, cahiliyet döneminde müşriklerin uyguladıkları oklarla nasibini tespit etmek ve gelecekle ilgili bilgiler aktarmaktır ki, bunu yapmak ve ona inanmak dinen caiz değildir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)