Hucurat Suresi'nin 13. ayeti "niye yaratıldığımız" sorusunun cevabını şöyle veriyor:
"Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır."
İnsanlar bulundukları bölgeye, şartlara göre farklı kimliklere sahip olabilirler. Birbirlerinden üstün vasıfları da edinmiş olabilirler. Ama hiçbir zaman bunu birbirlerine üstünlük vesilesi yapamazlar.
Dürüst ve erdemli olmalıyız
Kişi kendi iradesi dışı edindiği farklılıkları bir üstünlük gerekçesi yapamaz. Ait olduğu soy, ırk, sop ile değil insani vasıfları ve erdemli karakterleriyle kişi üstünlüğe ulaşır. İnsanların yaratılış farklılıkları, başkasına üstünlük irat etmeleri için haklı bir gerekçe olamaz. Belki yaratılıştaki bazı imtiyazlar onları birbirlerine yardımcı kılar. Bu sorumluluğu yükler.
Ayette "takva" vurgusu vardır. Takva; samimiyet, dürüstlük, erdemli olmak, Allah'tan sakınmak, başkasıyla üstünlük kurma tavrından uzak olmaktır. Üstünlük buradadır zaten.
Kur'an takva dışındaki üstünlük kriterlerini abesle iştigal, yani boş çaba olarak yorumlar. Kıymetsiz sayar. İtibar dışı kabul eder. Soy veya ırk, üstünlük gerekçesi olamaz. Zira kişi soyunu, ırkını, kabile veya ailesini seçemez. Ama irfanını, karakter ve ahlakını seçebilir. Zaten seçsin diye sorumluluk yüklendi. Aksi halde yaratılış şansını yanlış yerde konuşlandırmış olur.
Manevi ve nefsani hastalıklar
Hucurat Suresi 13. ayetle yüce Yaratıcı
birçok manevi ve nefsani hastalığı tedavi ediyor.
Bu ayette yüce Allah, insanlığın tümünün
yaratılış kaynağının Hz. Adem ile Hz. Havva
olduğunu hatırlatıyor. Demek ki özünüz,
hamurunuz, atanız bir. Nasıl oluyor da birbirinize
karşı övünüyorsunuz?
Farklılıklarınız sövüşme ve dövüşme sebebi olamaz. Bilakis kaynaşıp sarılma vesilesi olmalıdır. Kabilelere, soylara ayrışmanız tabii bir yaratılış serüvenidir. Övünme hakkını vermez.
Neticede üstünlük; kerem, cömertlik, irfan, ahlak, temiz yürek, temiz dil, samimiyet, aşağılanmayan bir duruştur. O halde; boş şeylerle övünme, sövüşme, üstünlük taslama, hakaret etme, duru ve samimi ol.
Veda Hutbesi'ndeki vurgu
Hz. Peygamber, Veda Hutbesi'nde bütün bu manevi hastalıkları tedavi eden şu vurguları yaptı:
"Ey insanlar! Şunu biliniz ki, Rabb'iniz birdir. Arap olanın başka ırka, başka ırkın Arap olana; beyazın siyaha, siyahın beyaza dindarlık ve ahlak üstünlüğü dışında bir üstünlüğü yoktur. Dinleyin, bu ilahi gerçeği size tebliğ ettim mi? İlettim mi? Bildirdim mi?"
Orada olanlar (yüz bin kişi) hep birden "evet" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Burada olanlar, olmayanlara bildirsin" buyurdu.
Hazreti Peygamber'in tavsiyeleri
"Öldürülsen de yakılsan da Allah'a bir şeyi ortak koşma! Sana ehlinden ve malından çıkmanı emretseler dahi ailenden anne babana saygısızlık etme ve onlara isyan etme! Bilerek farz namazını sakın terk etme! Kim kasten farz namazını terk ederse Allah'ın emânı ondan berî olur!
Sakın içki içme! Çünkü içki, tüm çirkinliklerin başıdır. Her türlü günahtan sakın! Çünkü günah, Allah'ın gazabının inmesine neden olur.
İnsanların hepsi ölse dahi sen sakın savaştan kaçma! Halka salgın bir hastalık isabet ettiğinde sen de içlerindeysen yerinde kal, orada dur!
Allah'ın sana ihsan ettiği maldan aile fertlerinin ihtiyaçlarına harca! Onları (aile fertlerini) terbiye etmek için sopanı (elini) kaldırma ve onları Allah hakkında uyar!" (Müsned)
Bir hadis ve hikâyesi
Resulullah (SAV) şöyle buyurdu:
"Allah'ım, öfkenden rızana sığınırım.
Cezalandırmandan affına sığınırım.
Gazabından yine sana sığınırım.
Seni hakkıyla övmekten acizim.
Sen, seni övdüğün gibisin."
Peygamberimizin bir olay veya soru üzerine bir şey söylemesine o hadisin "sebebi vürudu", yani "söylenme sebebi" deriz. Bu hadisin sebebi vürudu şudur: Hz. Aişe der ki: "Bir gece Hz.
Peygamber'i yatağında bulamadım. El yordamı ile O'nu yokladım. Elim ayağının altına dokundu. Baktım secdede idi ve bu duayı okuyordu." (Müslim)
Kadınlar cuma namazı kılabilir mi?
Asr-ı Saadet'te (Peygamberimiz ve 4 Halife döneminde) kadınlar istediklerinde cuma namazını kılmışlardır. Buna bir engel bulunmamaktadır. Hz. Peygamber (SAV), kadın, hasta, yolcu ve hürriyeti kısıtlı olan kişilere cumanın farz olmadığını belirtmiştir. (Ebu Davud, Beyhaki, Darekutni). Bu nedenle Asr-ı Saadet'te bazı kadınlar cumaya katılmış olsalar da bu yoğun bir katılım olmamıştır. İslam hukukçuları da cumanın kadına farz olmadığını söylemişlerdir. (Şirbini, Müğni; İbn Rüşd, Bidaye; İbn Kudame, Müğni, İbn Hazm, Muhalla). Cuma namazının kadınlara farz olmaması bir mahrumiyet değil, muafiyettir.
Resmi bir kurumda bulunan mescitte cuma namazı kılınabilir mi?
Herkesin girip çıkabildiği bir mescitte ihtiyaç halinde cuma namazı kılmakta sakınca yoktur. Önemli olan bu mescidin çalışanlara, işini takip etmeye gelenlere veya oradan geçen bir insana açık olmasıdır.
Radyoda Kur'an okunurken dinlemek zorunda mıyız?
Radyo, CD, kaset, internet veya başka bir mecrada okunan Kur'an-ı Kerim'i edep ve saygı içinde dinlemek zorundayız. Bunu, karşımızda duran bir okuyucunun ağzından dinliyor gibi saygıyla dinlemek lazımdır.
Zaruret halinde uçakta namaz kılınır mı?
Zaruret halinde uçakta, oturduğunuz yerde namazınızı ayağa kalkmadan kılabilirsiniz. Bu şekilde kıldığınız namazı daha sonra kaza etmenize gerek yoktur. Ancak uçaktan indiğinizde henüz vakit geçmeyecek olursa ve geniş bir vakit varsa bu durumda namazı indiğinizde kılmanız daha isabetli olur.
Sureleri sırayla okumazsak namaz bozulur mu?
Namaz surelerini sırayla okumazsanız mekruh bir iş yapmış olursunuz. Ancak namazınızın sıhhatine bir zarar gelmiş olmaz. Namazınız geçerlidir.