İnsanoğlu iyiliğe de kötülüğe de meyillidir. Yaradılışında kendisine iki kabiliyet de verilmiştir. Nefsine mağlup olan kötülüğe meyleder, nefsini terbiye edense iyiliğe yanaşır. İşlenen günahlar da büyük ve küçük diye ikiye ayrılmıştır. Gerçi bazı âlimlere göre, ısrarla işlenen küçük günahlar mutlaka büyük günaha dönüşür. Çünkü küçük günahından pişmanlık duymayan ve tövbe etmeyen kişi, mutlaka büyük günahın girdabına kapılır. Büyük günahlar Kur'an-ı Kerim'de veya Hz. Peygamber'in (SAV) sahih hadislerinde tek tek sayılmıştır. Bunlardan sakınmak gerekir. Çünkü gerçek bir tövbe yapmadan, sırtında büyük günahlarla ahirete giden kişi mutlaka bedelini öder. Bedel sandığımız kadar kısa ve hafif de olmayabilir. Büyük günahların bir kısmı şöyledir.
Şirk: Allah'tan gayrisine kulluk etmek. Aslında Allah'ın sıfatlarını, gücünü, özelliklerini başkasında var saymak şirktir. Şirk olması için illa puta tapmak gerekmiyor. Çünkü şirke bulaşan, kendini Allah'la gücü paylaşmış görüyor.
İnsan öldürmek: İnsan öldürmek, şirke yakın bir günahtır. Çünkü insan öldüren, bir anlamda kendisinde ilahlık gücü görüyor. Belli belirsiz şöyle demiş oluyor: Ben de Allah gibi ömre son verebilirim. Ben de Azrail'i çağırabilirim.
Sihir: Sihirde, başkalarının hayatına müdahale vardır. Sihir yapan, karşısındakini ya rahatsız ediyor ya da hayat standartlarını daraltıyor. Bu ise her şeyden önce örtülü bir şirktir, hayata müdahaledir. Sihirbaz bir anlamda kendisinde kaderi (olumsuz yönde) etkileme gücünü görüyor. Bu nedenle sihir büyük günahtan sayılmıştır. Hatta İmam Kurtubi, "Sihir başkasının ölümüne yol açabilir. Böyle bir hâl olursa, kanun uygulayıcı, misliyle mukabele etme yetkisine sahiptir" der.
Zina: Zinada hem Allah'a hem insana ihanet vardır. Zinada meşru yakınlığa, nikâha darbe vardır. Zinada, toplumun günaha direncine müdahale vardır. Zina eden kişi büyük günaha girmiş olur. Zina da örtülü ve dolaylı bir şirktir. Özellikle de ihtiyarın zinası, komşuyla yapılan zina, iş ortağının eşiyle yapılan zina bu fiilin en ağır olanıdır.
Zekât vermemek: Zekâttan sakınmak da büyük günahlardan sayılmıştır. Çünkü zenginin kazandığı helal rızıkta fakire konulmuş bir hak vardır. Ve zengin bunu vermekle yükümlüdür. Bundan sakındığında yüce Allah'ın nimetini kullardan alıkoymuş olur. İslam âlimleri bunun dışında şunları da büyük günahlardan saymışlardır: Namazı terk etmek. Oruç tutmamak. Hacca gitmemek. Ana-babaya riayet etmemek. Akrabayı gözetmemek. Yetim malı yemek. Allah ve Peygamber adına yalan söylemek. Savaş meydanından kaçmak. Kibir, yalancı şahitlik. İçki içmek, kumar oynamak. Suçsuz Müslüman kadınlara iftira atmak. Hırsızlık yapmak, yol kesmek. Yalan yere yemin etmek. Zulmetmek, haraç almak, haram kazanmak. İntihar etmek. Kadının erkeğe, erkeğin kadına benzemesi. Başkalarının sırlarını öğrenmeye çalışmak. Lanet etmek.
ALLAH'TAN ÜMİDİNİZİ KESMEYİN
Peygamberimiz
(SAV) bir gün şunları söyledi:
Vaktiyle eski milletlerde doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zat yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir rahibi gösterdiler. "Bu adam en bilgin din adamıdır" dediler. Adam rahibe giderek, "Doksan dokuz kişiyi öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu?" diye sordu. Rahip, "Hayır, kabul olmaz" deyince adam rahibi de öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüze tamamladı.
Sonra yine gezerek en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Dediler ki bunun ilmi daha çoktur.
Onun yanına gidip "Yüz kişiyi öldürdüm. Tövbem kabul olur mu?" diye sordu. Âlim, "Elbette kabul olur. İnsanla tövbesi arasına kim girebilir ki? Sen falan yere git.
Oradakilerle birlikte Allah'a ibadet et. Allah seni affeder" dedi.
Adam denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca vefat etti. Rahmet melekleri ile azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar. Rahmet melekleri şöyle dedi: "O adam tövbe etti, yeri cennettir." Azap melekleri ise, "O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki. Onun yeri ateştir" dedi.
Bunun üzerine Allah'ın emriyle insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler. Hakem olan melek, "Geldiği yer ile gideceği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa adam o tarafa aittir" dedi. Melekler iki mesafeyi ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü. Denir ki; aslında kötülerin bulunduğu yere daha yakındı ama Allah yeri yakınlaştırdı ve gitmeyi istediği yere daha yakın oldu.
BİR DUA
Abdullah Verrak'ın duası
Allah'ım tövbe edip tekrar işlediğim her bir günahtan dolayı affetmeni istiyorum. Söz verip yerine getirmediğim şeylerden dolayı beni affetmeni istiyorum. Senin hoşnutluğunu niyet ederek başlayıp sonradan içine başka duygular karışan işlerimden dolayı da bağışlamanı istiyorum. Bana ihsan ettiğin, ama benim onları sana karşı günah işleyerek kötüye kullandığım bütün nimetlerin için de senden beni bağışlamanı niyaz ediyorum. Ey gizli ve açıkta, gündüzün aydınlığında ve gecenin karanlığında, topluluk içinde ve gizlice işlediğim her günahı bilen Rabbim! Beni affetmeni istiyorum. Ey Allah'ım, ey kullarına muamelesi yumuşak olan Rabbim, dualarımı kabul eyle.
BİR HADİS
"Müminler birbirlerini sevmek, birbirlerine şefkat göstermek ve iyilik yapmakta bir vücut gibidir. O vücudun bir uzvu hastalanırsa, diğer uzuvlar da hastalığın acısını duyar, uykusuzluk ve ateşine iştirak eder." (Buhari Edep 37, Müslim Birr 66)
BİR AYET
"Sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınız ne de evlatlarınızdır. Ancak iman edip yararlı işler yapanlar müstesna. Onlara yaptıklarından kat kat fazla mükâfat verilecek ve onlar en yüksek makamlarda kalacaklardır." (Sebe 34/37)
SORU - CEVAP
Saç ve bıyıkları boyamak gusle engel olur mu?
Saçları veya bıyıkları boyamak,
suyun deriye ulaşmasını engellemedikçe
gusül açısından sakınca
oluşturmaz.
Nişanı bozmanın dinen sakıncası var mı?
Nişan, söz anlamındadır. İki tarafın ileride evleneceklerini
etrafa ilan etmeleri demektir. Çok önemli bir
gerekçe olmadan nişanı bozmak sakıncalıdır. Zira nişanın
bozulmasından iki taraf da mağdur olur. Özellikle
kız çocuğunun mağduriyeti daha fazladır.
Ezandan sonra dua okunuyor. Bu duanın anlamı nedir?
Ezan duasının anlamı şudur: "Ey eksiksiz davetin (ezanın)
ve kılınmak üzere olan namazın Rabbi olan Allah'ım!..
Muhammed Aleyhisselama cennette yüksek dereceyi ihsan
eyle. Onu vaat ettiğin makam-ı mahmuda ulaştır. Sen vaadinden
caymazsın."