NİHAT HATİPOĞLU

Şimdi yaraları sarma zamanı

Hepimizin yüreği yanık. İçimiz eziliyor, uyuyamıyoruz, çok üzgünüz. Çağımızın en büyük felaketlerinden biriyle sarsıldık. Deprem gecenin sabaha yakın saatlerinde ülkemizi vurdu. Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır, Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Adana, Kilis gibi 10 ilimizi etkileyen deprem son derece büyük bir alana yayıldı. Bu elbette ki büyük bir felaket. Deprem uzmanları da bunu ifade ediyorlar.
Felaket ansızın geliyor. Bu zamana kadarki depremler genelde bir ili ve ilçelerini etkiliyordu. Müdahale de hemen yapılabiliyordu. Ama şimdiki manzara farklı. Tam 10 ilde felaket oluştu. Depremin hemen akabinde gerek devlet yetkilileri gerekse vatandaşlarımız ellerinden geleni yapmak için harekete geçtiler. İnsanımız yardımlaşma konusunda hakikaten göz yaşarttı. Alan çok geniş. Bunu unutmamak lazım.
Depremde binalar çok önemli. Sağlam bina yıkılmıyor. Çatlıyor, sarsılıyor belki ama ölüm pek olmayabiliyor. Bu felaket bütün bunları bir daha hatırlattı. Elbette konunun uzmanları ileride bütün bunları değerlendirecek.
Kenetlenme günleri
Bugünler bazı kötü niyetli insanların vaziyet aldıkları günlerdendir. Pusuda bekleyen hayli şer güç var ki onların en sevdikleri şey bu ülkenin zorlanmasıdır. Ortalığı korkuya boğmak isterler. Yalan yanlış bilgiler yayarlar. Halbuki bugünler, birlik günleri, kenetlenme günleri. Siyasi-politik çıkarımlar gibi bayağı yollara iltimas edilmeyecek günler. İşbirliği yapmalıyız. Görevlilere yardım edelim. Binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti ve yaralandı. 6 binin üzerinde bina yıkıldı. Oturulamaz olan bina sayısı da hayli fazla. Acımız çok. Devlet elbette bunların yenisini yapacak güçte. Ülke yerinde duruyor.
Sevindiren görüntüler
Bu felakette enkaz altından kurtarılanlara sevindik. Üç günün sonunda göçükten kurtulan insanlarımız, çocuklar, bebekler var. Bunların her biriyle umutlandık, heyecanlandık. Küçücük çocuklar enkazdan çıkarılırken gülümsüyorlar. Umudumuz artıran diğer konu ise Türkiye'mizin her yanından gelen yardımlar. Gıda maddeleri, su, battaniyeler, ısıtma cihazları, elbiseler ve daha aklımıza gelmeyen her türlü malzeme deprem bölgesine ulaştı. Yollardaki olumsuzluğa rağmen insanımız özel arabalarıyla -saatlerce bekleseler bile- yollara çıktılar. Türk insanı böyle işte. Zor günde bir oluyor. Zor zamanda kenetleniyor.
Tedbir dinen farzdır
Depremin zamanını bilemeyiz ama binaları yaparken dikkat edebiliriz. Bir yıllık olmasına rağmen yıkılan binalar var. Binaların yapımında iyi malzeme kullanılmalı, hileye başvurulmamalı. Taşıyıcı kolonlar kesilmemeli. Ülkemizi idare eden yetkililerin sık sık dedikleri gibi, kentsel dönüşüm hızlandırılmalı. Çatlayan binaları orada oturanlar sıvalarla kapatmamalı. Bakanlık veya yetkili mercilerin çıkardıkları imar yönetmeliklerine uygun hareket edilmeli. Aksi halde manevi sorumluluk taşırız.
Tedbir almak dinen farzdır. Elbette kimse yüce Allah'ın takdirine itiraz edecek değil. Ancak tecelli bazen kulun durumuna göre tahakkuk eder. Neticede biz elimizden geleni yapmak zorundayız. Hz. Ömer, uyuz olan devesine dua eden birini görünce şöyle dedi: "Duana biraz da katran kat." Yani uyuz deveyi katran ile temizle, tedavi et. İslam'ın bu tür hadiselere bakışı budur.
Hz. Ömer (RA) veba hastalığı olan Şam'a gitmekten vazgeçti. Ebu Ubeyde (RA), "Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" deyince Hz. Ömer şöyle cevap verdi: "Allah'ın kaderinden O'nun kaderine sığınıyorum." Bütün bunlara rağmen Allah dilediğini yapar mı? Elbette Allah dilediğini yapar. İnsanımızın, yakınlarımızın ölmesini, yaralanmasını istemiyorsak hileye hurdaya müsaade etmeyeceğiz. Daire alacaklar mutlaka sağlam raporu almadır. Zemin etüdü aramalıdır. Masum çocukların her kurtuluşu umudumuzu daha da güçlendiriyor. Evlatlarına sarılan babalar, birbirlerine sarılan çocuklar, kenetlenmiş anne ve çocuğu, "Abimi çıkarım, ben iyiyim" diyenler... O çocukları çıkarırken gözyaşlarına boğulan uzmanlar. AFAD yetkilileri, maden işçileri, diğer ülkelerden gelen yardım ekipleri bizlere umut oluyor.
Onlar şehit mertebesindedir
Hiç kimsenin enkaz altında kalmasını istemeyiz. Ancak her şeye rağmen göçük altında kalan, boğularak veya yangında hayatını kaybeden insanların şehit mertebesinde olduğunu Hz. Peygamber haber veriyor. Bu insanı rehabilite eden bir bilgidir. Keşke hiçbir insan böyle vefat etmese.
Vefat edenlere rahmet, yaralılara şifa, geride kalanlara sabır dileyelim. Bina, ev yerine gelir ama yitirilen canlar geri gelmez. Onlar için dua edelim. Mekânları cennet olsun. Allah onları affedilmişler içinde saysın. Vefat edenler, ailelerine şefaat ederler inşallah. Rabbim benzer bir musibetten bizi uzak tutsun. Bir felaket gelince insan ayırmaz. Yaşlı, genç, çocuk, kadın, erkek herkesi kapsar. Onun için acı geneldir. Umut da, ümit de, ağrı da...
Deprem tabii bir felakettir. Depremde hayatını kaybeden ve şehit olduğuna inandığımız insanları rahatsız edecek dini yorumlar dinin öngördüğü bir şey değildir. Bilakis kimsenin imanını kimse sorgulamasın.
Orada vefat edenler kardeşlerimiz, canlarımız, insanımız, tanıdıklarımız sevdiklerimizdir. Mekânlarının cennet olduğuna inanıyoruz. Rabbim, Rabbim, Rabbim. Bu tür musibetlerle bizi sınama. Amin, amin, amin. Elbette devletimiz yaraları saracaktır. Hem de kısa sürede. Bizler de destek olmalıyız. Zira hepimizin yarasıdır bu. Altından zor kalkılır bir felaket fakat aşacağız inşallah. Yeter ki birbirimize yardım edelim.
Her dönemin utanmazları
Depremde hasar gören binasını bir fırçayla kapatan sahtekârlar... AFAD elbisesi giyerek çaresiz insanları aldatmaya çalışan reziller... Göçük altında kalan masumlarla alay eden edep ve adap yoksunu bazı gençler... Binasında eksik malzeme kullanan yüz karası müteahhitler... Boşaltılmış evlere girip hırsızlık için zemin yoklayan ahlaksızlar... Battaniyenin fiyatını yükselten fırsatçılar... Her sıkıntıyı fırsat bilip ülke insanını birbirine vurdurmaya çalışan hainler... Bu ülkenin sıkıntısından kendine tahrik zemini bulan vicdansızlar... Bunlara dikkat edelim. Zira bunların ne vicdanı, ne dini, ne de kıblesi vardır.
Çocuklara sahip çıkalım
Ailelerimiz, baba ve annesi vefat eden çocukları mutlaka sahiplenir. Bizim bu yanımız çok iyidir. Ama bazı asalak ahlaksızlar fırsat kollayıp iş çevirme beklentisinde olabilir. Çocukları emniyete, güvenlik güçlerine, bakanlık, valilik yetkililerine teslim edelim. Bu çocukların fotoğraflarını yayınlamayalım. Zira kötü niyetle gelen birileri olabilir. Aman dikkat!
Bir ayet
"Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabb'ine yönel." İnşirah/5-8
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.