Bir ramazan ayı daha geçti. Her birimiz kendi çapımızda bir şeyler yapmaya gayret ettik. Oruç, teravih, sadaka-i fıtır, iftar, sahur, zekât ve daha birçok vesile ile Rabbimize bağlılığımızı bildirdik. Bir kısmımız birçok güzel alışkanlık edindi. Namaza başlayan binlerce insan oldu. Tövbe eden, pişman olan, kendini toparlayan, yüce Allah ile ahdini yenileyen, gidişatını sorgulayan yüz binler var.
Özellikle Z kuşağı dediğimiz gençlerimizin birçoğunun ramazana çok ilgi gösterdiğini gördük. Sahur ve iftar programlarımda zoom kullanırken buraya bağlanan üç kuşak, yani gençler, baba ve anneler, dede ve nineler bizi hayli sevindirdi. Özellikle çocukların ekranı sarmalaması gelecek adına bizi ümitvar kıldı.
Şimdi kendimize soracağımız soru şu olmalı: Ramazan sonrası dini açıdan neler yapmalıyız?
1- Günlük ibadetleri aksatmayalım.
2- Beş vakit namazı ihmal etmeyelim.
3- Haftada bir gün oruç tutalım.
4- Her cuma namazına bir dostumuzu götürelim.
5- Sosyal medyayı aktif kullanalım. Bildiğimiz kadarıyla dini aydınlanmayı yapalım. Şer odaklarına usulüne uygun cevapları ihmal etmeyelim.
6- Evlatlarımızı umre, Kuran okumaları, Hz. Peygamber'in güzel ahlakı konularında bilgilendirelim. Onları şer olan din düşmanı platformlar hususunda uyaralım.
7- Günlük ve haftalık maddi yardım faaliyetini ihmal etmeyelim. Sadaka verelim.
8- Hep ümitvar olalım. Umutsuzluk, karamsarlık ve yeis dinimizce iyi karşılanmamıştır.
9- Gördüğümüz olumsuzlukları gidermeye çalışalım.
10- Manevi ve dini hayatımıza katkı sunacak olan kitaplar okuyalım.
11- Kuran ezberi yapalım, küçük surelerden başlayarak.
12- Biraz daha sakin ve hoşgörülü olalım.
***
YA RABBİ SENİ NEREDE ARAYAYIM?
Hz. Musa bir gün yüce Allah'a yalvarıp sorar: "Ya Rabbi, ben seni nerede arayayım? Nerede bulayım?" Yüce Allah, Hz. Musa'ya şöyle vahyeder: "Musa, beni kalbi kırıkların yanında ara. Ben onlara her gün ve gece bir kulaç yaklaşırım. Böyle olmasaydı helak olup giderlerdi."
Abdullah bin Selam'a soruluyor: "Kalbi kırıklar kimlerdir?" O şöyle cevap veriyor: "Yüce Allah'a aşırı sevgisinden dolayı başkalarına kalbini kapatan, bundan ötürüdür ki kalbi kırık olandır." (Ebu Nuaym, Hilye, 2/364).
Kalbi Allah'tan başkasından uzak etmek elbette zor ve çetin imtihanı gerektiren bir mertebedir. Ona talip olmak da zordur, onun hakkını yerine getirmek de.
Kalbini Rabb'ine açan sadece O'nunla ünsiyet (doygunluk) bulur. Gözü O'ndan başkasını görmez. Başkasını önemsemez de. Onun için aleyhinde konuşan ile lehinde konuşan arasında fark yoktur. Malı kaybettiğinde de kazandığında da kalbinde bir kayma olmaz.
Mütevazıdır, ihlaslıdır, kin tutmaz, nefret duymaz. Bunlara kalbini kapatmıştır. Onun için önemli olan tek şey, Rabb'in rızasıdır. Yüce Allah, Hz. Musa'ya sorar: "Seni niye seçtim ve sana neden hitap ettim ey Musa, biliyor musun?" Hz. Musa, "Hayır ey Rabb'im" der.
Yüce Allah cevap verir: "Çünkü hiç kimse senin kadar mütevazı davranamadı. Sen benim rızam için hep mütevazı davrandın. Ben de seni onun için seçtim." (İbn Recep Hanbeli, ez-züll, 142).
***
ANNELERE ÖNEMLİ NOTLAR
Sevgili anneler, bu satırlarım size...
Çocuğunuzun ilk duyduğu şey sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet olmalı.
Çocuğunuzu temiz tutun; hem yüreğini hem bedenini.
Yemeğini zamanında verin, disiplin öğretin.
Yere çöp atılmayacağını, tükürülmeyeceğini öğretin.
Çocuğunuza özgüven kazanması için sorumluluk verin.
Her istediğini hemen yapmayın, bazılarını erteleyin.
Korkutacak şeyler anlatmayın.
Küfür, hakaret, çirkin söz öğretmeyin.
İnternette ne yaptığını kontrol edin.
Büyüklenme duygusunu törpüleyin, yalan söylemesini engelleyin.
Yumuşak konuşun, nezaket öğretin.
Din ve cinsellikle ilgili sorularda telaşlanmadan akıllıca cevaplar verin.
Çocuğu çıplak gezdirmeyin. Örtünme ve korunma duygusunu geliştirin.
Çocuğunuza para verin, ama onunla yetinmeyi öğretin.
Çocuğunuza fakirlere yardım etmeyi öğretin.
Çocuğunuza ortak mal ve paylaşım duygusunu yerleştirin. Bir şey alın ve "Bu hepimizindir" deyin.
Çocuğa edep, muaşeret ve saygı öğretin.
Fatiha'yı, Hz. Peygamber'in (SAV) adını, yaşına uygun dini kavramları öğretin.
Namazı yavaş yavaş, zorlamadan anlatın.
Kur'an-ı Kerim'e saygıyı, sevgiyi öğretin.
Diğer insanları önemsemesini öğretin. Komşuluğu sevdirin.
Kardeşlerini kıskanmamasını söyleyin. Babasını çekiştirmeyin.
Sofra, yemek, TV izlemek gibi konularda ölçülü olmasını aşılayın.
Onunla sohbet edin.
Canı sıkkınken sebebini sorun ama zorlamayın.
***
ŞEVVAL ORUCU NEDİR? HER ZAMAN TUTULUR MU?
Ramazan ayının ardından gelen aya şevval denir. Bu ayda 6 gün oruç tutmak, sevap açısından çok kıymetlidir. Ramazan Bayramı'ndan sonra bu oruç tutulur. Bu oruç tıpkı ramazanda tutulan oruç gibidir. Bu oruçlar art arda tutulabileceği gibi aralıklarla da tutulabilir. Bir hadiste Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Kim ramazan orucunu tutar ve ona şevval ayının altı gün orucunu eklerse sanki yılın bütün günlerini oruçla geçirmiş gibi olur."
Şevval ayında tutamadığım ramazan orucuna niyet edebilir miyim?
Bu durumda siz şevval orucu değil, ramazan orucunun kazasını tutmuş olursunuz.
Dizinde ve ayağa kalkışında rahatsızlık olan sandalyede namaz kılabilir mi?
Ayağa kalkabilen kişi namaza ayakta başlar. Ayakta durup da oturduğu zaman secde edemeyen kişi ima ile başını öne eğerek secde yapar. Ayağa kalkamayacak durumda ise oturduğu yerden namaza devam eder. Başıyla ima ederek namazını kılar. Ayakta durmaya gücü yettiği halde yerde oturamayan kimse namaza ayakta başlar. Rükûdan sonra tabure gibi bir şeye oturarak başıyla ima ederek namazı kılar. Kişi dilerse ayaklarını secde yerine uzatarak da namazını kılabilir.
Bağırsağında problem olan biri nasıl namaz kılar?
Hz. Peygamber basur hastalığı olan birine şöyle buyurdu: "Durabiliyorsan ayakta, gücün elvermiyorsa oturarak, ona da gücün yetmiyorsa yan üstü uzanarak namazını kıl." Bu kişi başka güç yetiremiyorsa ima ile namazını kılar. Burada kişi gücünün yettiğini yapmakla sorumlu olur.
Kendisine dünür gidilen ve kararı beklenen veya söz kesilen bir kıza başkası evlilik teklif edebilir mi?
Böyle bir durumda kız tarafı talipliye olumsuz cevap vermedikçe başkası talip olamaz. Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurdu: "Sizden biri sakın Müslüman kardeşinin dünür gittiği birine talip olmasın." (Buhari). Bunun çirkin bir şey ve geleneklerimize aykırı bir durum olduğu da zaten bellidir. Ayrıca bu durum birçok açıdan düşmanlığa da sebep olur.