Dün gece Berat Kandili'ydi. Ramazan'ın müjdecisi olan Berat Kandili aynı zamanda tövbeye çağıran bir fırsat gecesiydi. Dilerim değerlendirdiniz. Değerlendirmediyseniz henüz bir şey yitmiş değilsiniz. Artık kendinizle ilgili bir muhasebe yapın. Kendinizi tartın.
Bir kefeye günah ve kusurları, bir kefeye de sevap ve ibadetleri koyun. Muhasebe noktasında kendinize acımayın. Yanlışlarınızdan uzak durun. Ramazana halis bir kalple girmeye çalışın.
Hz. Peygamber'in, Ebu Zerr Efendimize dediği gibi: "Sarp ve çetin bir yokuş var. Ahirette o yokuşa saracaksın. Zor günler için oruç tut. Zor durumlar için gece uykusuz kalıp ibadet et."
Bizden önce gidenler Kitabın ve onurlu elçinin dediklerinin doğru olduğunu gördüler. Yanılanlar bir yalana teslim olup oyalandılar. Dini anlayacaklarına, nerede dine darbe vuracak bir şey bulurum diye çabaladılar. Onlarla kaybedecek zamanınız yok. Ölüm elbet onları da ıslah edecek.
***
ANNE BEDDUASI TUTAR MI?
Anneler çok dikkatli olmalı ve evlatlarına beddua etmemelidirler. Bilakis onların ahlakı, ıslahı ve edebi için Allah'a dua etmelidirler. Hz. Peygamber (SAV), annesini üzen birine, "Senin cennetin annendedir" buyurmuştur. Bazı anneler bedduayı alışkanlık haline getiriyorlar. Sonra bedduaları tutunca da "Neden böyle oldu?" diyorlar. Beddua tutunca üzülen yine anneler olur. Annelerin sebepsiz ya da sudan sebeplerle evlatlarına beddua etmeleri, anneyi de günaha sokar. Evlat bu bedduayı hak etmezse beddua dönüp anneyi yakalar. Hz. Peygamber (SAV), "Kendilerinize ve evlatlarınıza beddua etmeyin. Zira bedduanıza amin diyen meleklerle aynı ana denk gelirse kendinize ve evladınıza zarar verirsiniz" buyuruyor. Anneler, evlatları ne tür yanlışlık içinde olurlarsa olsunlar onlara dua etmeli. Islahlarını istemeli ve sürekli doğru yola davet etmelidirler.
Namaz rekâtları nasıldır? Namaz kılmayan kişi kurban kesebilir mi?
Namaz önemli ibadetlerdendir. Her Müslüman'ın günde beş vakit farz namazlarını kılması şarttır. Bilindiği gibi sabah namazı 2, öğle namazı 4, ikindi namazı 4, akşam namazı 3, yatsı namazı 4 rekâttır. Namaz rekâtları sünnetle belirlenmiştir. Hz. Peygamber'in (SAV) uygulamasıyla sahabe asrından bu yana böyle kılınmıştır. Yukarıda verdiğim rekâtlar, farz namazın rekâtlarıdır. Rekât sayılarının Kur'an'la değil de hadislerle belirlenmesi, sünnete verilen değer ve fonksiyonu öğretme niyetini taşır. Yolculuk zamanında bu farz rekâtları şöyle olur: Sabah 2, öğle 2, ikindi 2, akşam 3 ve yatsı 2 rekâttır. Hz. Peygamber (SAV), miraçtan önce de -ki beş vakit namaz miraçta farz kılındı- namaz kılardı. Kıldığı namaz ikişer rekât şeklindeydi. Namaz çok önemli olmakla beraber, her namazın farziyetine inanmakla beraber, kılmayanlar yine Müslüman'dır. Ancak günahkârdır. Böyle bir insanın kestiği kurbanın eti yenir.
İslam'da esas olan barış mıdır?
Savaş arızi ve geçici; barış ise kalıcı ve esas olandır. Kur'an-ı Kerim'de bu hususta emir olan ayetler vardır. Örnek olarak şu ayetleri belirtebiliriz: "Ey iman edenler! Hepiniz toptan barış ve selamete girin" (Bakara, 208). "Şayet kâfirler sizden uzak durur, sizinle savaşmazlarsa ve size barış teklif ederlerse o takdirde Allah size onlara saldırmak için yol (izin) vermez" (Nisa, 90). "Gerekçesiz bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş gibi olur" (Maide, 32). Bu, Kur'an'ın temel kurallarındandır. Nitekim savaşa izin dahi, Müslümanlara saldırılma halinde meşru görülür (Hacc, 39). İslam'ı tebliğde kılıç yerine söz esas alınmıştır. Kılıç, ihtiyaç halinde ve meşruiyetin korunmasında söz konusu edilir. Dini yaymak, yeryüzünde zulmü durdurmak ve despotların dünyayı cebbarca yönetmelerine engel olmak da dinin temel misyonlarındandır. Zira siz güçlü, caydırıcı olmazsanız emperyalist güçlerin uydusu ve kontrolü altında olursunuz. Hz. Peygamber'in bütün savaşları mutlaka savunma, dini özgürce yaşayabilme, düşmanların tehdidini engelleme, Müslümanları koruma ve elçilerin öldürülmeleri üzerine başlatılmıştır.
CANIM TENDE OLDUKÇA
Canım tenimde oldukça Kur'an'ın kölesiyim. Ben Tanrı'mın, seçkin peygamberi Muhammed'in yolunun toprağıyım. Her kim benden bunun dışında bir söz naklederse hem o sözden şikâyetçi olurum hem de nakledenden. (Mevlânâ)
BİR HADİS
Hz. Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: "Benim durumum ile sizin durumunuz; ateş yakınca çekirgeler ve pervane böceklerinin ateşe düşmeye başlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. İşte ben ateşe düşmeyesiniz diye sizin kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden kurtulmaya, ateşe girmeye çalışıyorsunuz." (Müslim, Buhârî, Tirmizî)
DERDİMİZ ÜZÜM YEMEK OLMALI
Meşhur sorudur. Derdin üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi? Derdimiz üzüm yemek olmalıdır. Tenkit ederken, eleştirirken gayemiz düzeltmek olmalıdır. Düzelecek olana tabii. Düzelmemek üzere kurgulanmış birine sözün faydası olmaz. Hz. Peygamber bu hususta bize örneklik teşkil eder. Şöyle buyurdu: "Kimsenin yüzüne hoşlanmayacağı bir şeyi söyleme." Peygamber Efendimiz, bir gün yüzünü sarı renge boyamış, adeta yüzüne sarı makyaj sürmüş birini görünce bundan rahatsız oldu. Ama yüzüne karşı bunu söylemek istemedi. Adam işini halledip gidince yanındakine şöyle talimat verdi. "Şuna söyleyin de yüzündeki sarı rengi gidersin. Yüzünü yıkasın" (Ebu Davud). Doğru bilgiye ulaşmak için yolu açmak lazım. İnsanların bir kısmı, uydurulmuş bir yalana teslim olur. Ona yapabileceğimiz bir şey yok. Dua etmekten, başkasına zarar vermemesini dilemekten başka.
TARİHİ SÖZLERDEN
Ant içerim
Gizli mağarada, sürgünlerde ben tatlı Kur'an'ı okudum.
Aniden bir teselli meleği uçup geldi, bana tılsım getirdi. Ant içerim, akşam namazı üzerine...
Rus Yazar Aleksandr Puşkin
Muhammed'in gözleri
Gece sessiz. Cevap bekliyorum.
Muhammed'in gözleri nur saçıyor
Turuncu çizginin üzerine
Rus Yazar Vladimir Nabokov
Dostoyevski ve Kur'an
Dostoyevski, abisine yazdığı son mektubunda şöyle der: "Bana bir miktar para, Kant'ın Salt Aklın Eleştirisi kitabını ve Kur'an'ı gönder. Geleceğim bu kitaplara bağlı." Ömrünün son günlerini Kur'an'ı okuyarak geçirdiği söylenir. (Mektup, TDK dergisinde yayınlandı.)