NİHAT HATİPOĞLU

Müminler kardeştir

Dünya Müslümanları neden bir ve beraber olamıyorlar. Neden özlenen ve arzulanan kardeşliği kuramıyorlar. Bunu engelleyen dünya menfaati mi? İslam'ı tam anlayamamaları mı, nefis mi, ikbal endişesi mi, düşmanların tahrifi mi?
Bunu düşünürken Hucurat Suresi'ndeki 10. ayet dikkat çekicidir. Bu surede şöyle buyuruluyor: "Müminler ancak kardeştirler."
Bu ifadeye dikkat etmek lazım. "Müslümanlar kardeştir" denilmiyor. "Müminler kardeştir" buyuruluyor. Peki bundan her Müslüman, diğer Müslüman'ın kardeşidir anlamı çıkar mı? Yani mümin ile Müslüman arasında fark var mı? Müslüman "teslim olan kişi" anlamına gelir.
Ya tam bir imanla Allah'a teslim olan kişi anlamına gelir, ki her gerçek Müslüman böyledir ya da şartlara uyum sağlamak, menfaat kapmak, aradan geçinmek için Müslüman'ım diyenler anlamına gelir. Bu türden kişilerin samimi Müslüman olmayacağı ortada.
Hucurat Suresi 14. ayette, menfaatleri gereği iman ettiklerini ilan eden sahtekârlara göndermede bulunulur. Siz, iman ettiğinizi iddia ediyorsunuz ama asla Allah'a teslim olmadınız denir. Ayet şöyledir: "Araplar (bedeviler) 'inandık' dediler. De ki, 'siz inanmadınız'. Fakat gerçek inanç kalbinize girinceye kadar 'teslim olduk' deyin."
İşte bu grup sözde Müslümanlar, menfaatlerinden dolayı Müslüman'ız dediler, Allah'a teslim olduklarından dolayı değil. Endişemiz odur ki, sözde Müslümanların sayısının günden güne çoğalıyor olma ihtimalidir. Sözde değil, imanda ve samimiyette iman edenler ancak kardeş olabilir.
O zaman yazımızın başındaki ayette seçici bir tarzda konulan ifadeye bir daha bakalım. "Müminler ancak kardeştirler." Yani tam teslim olmuş, İslam'ı hayatına kabul ettirmiş, katışıksız Allah'a ve Peygamber'ine teslim olmuş gerçek müminler ancak kardeştirler. Zikzak çizen, menfaatini imanına tercih etmiş Müslümanlar değil. Onlardan bir şey çıkmaz.
Yani dünyanın gidişatını değiştirecek olan kardeşlik akdi, gerçek müminlerin bir araya gelmesiyle olabilir. Binlerce hesap yapan, Müslümanların derdiyle dertlenmeyen sözde Müslümanların bir araya gelmesiyle hiçbir netice elde edilmez.
Necip Fazıl'ın dediği gibi "Tabutumu omuzlasın, dört tam inanmış adam" sözü anlam taşımıyor mu?
Sizler sadece Müslüman'ım diyen insanlarla bir kilometre yol yürüyemezsiniz, zira onlar o kilometreyi yürürken binlerce hesap içinde olurlar. Ama ayette ifade edilen "iman kardeşliğini" bulduğunuzda dağları aşarsanız. Bu hususta en açık ve bariz örneğimiz Hz. Resulullah ve O'nun ilk dönem sahabileridir.
DUA BAHÇESİNDEN
Allah'ım, insanların ve cinlerin şeytanlarından sana sığınırım.
Allah'ım, verdiğin rızkı artır, azaltma.
Allah'ım, bize kereminle davran.
Bizi zillete düşürme.
Allah'ım, bize nimetinden ver, mahrum etme.
Allah'ım, bizi merhamet ve iyilikte üstün kıl. Başkalarını bize üstün kılma.
Allah'ım, bizden razı ol. Ve bizi razı kıl.
KUR'AN'DA GERÇEK MÜMİNLER
Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Ayetler kendilerine okunduğunda onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir.
İşte onlar gerçekten müminlerdir. Onlara Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır. (Enfal, 1-4)
SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN
Din kardeşinizi sevdiğinizi ona söyleyin. Hz. Muaz anlatıyor: Namaz sonrası, Hz. Peygamber elimi tuttu ve "Muaz seni Allah için seviyorum" buyurdu. Sonra şöyle buyurdu: "Muaz! Her namaz sonrası şöyle söyle: Allah'ım, seni zikretmemi, sana şükretmemi ve sana güzel ibadet etmemi bana nasip eyle." (Ebu Davud)
HZ. ALİ'NİN VERDİĞİ DERS
Sizin hakkınızda en korktuğum şey, hevanıza uymanızdır. Zira hevaya uymak, sizi haktan yüz çevirtir. Hakkınızda ikinci korktuğum şey ise sınırsız beklentilerinizdir. Zira sınırsız beklentiler, ahireti unutturur. Dikkat edin, dünya geride kalıyor, ahiret ise yaklaşıyor. Dünyaya ve ahireti sahiplenenler var. Siz ahireti sahiplenin. Oraya yuva kurun. Dünyanın düşkünü olmayın. Bugün amel var ama hesap yok. Yarın hesap var, amel yok. (İbn Cevzi, Sıfatüsafve)
ALLAH 'TEVVAB'DIR
Tevvab, "tövbeleri çok kabul eden" anlamına gelir. Allah tövbe edenleri kabul eder. Günahkârlara kapıyı kapatmaz. Tövbe imkânını kıyamete kadar nasip eder. Kulun tövbesini samimi bulup kabul ettiğinde ise günahlarını siler. Yeter ki kul öyle samimi bir tövbe etsin ki, o günaha bir daha dönmesin. O halde değerli kardeşlerimiz, ümitsiz olmayın. Umudunuzu yitirmeyin. Affı imkânsız görmeyin. Allah'ı engelleyecek hiçbir güç yoktur. O diledi mi her geçmişi siler. Yeter ki siz kendinizi affettirin. Ve samimi olduğunuza kendinizi inandırın.
ÜÇ KİŞİNİN DUASI
Rivayet edildiğine göre Efendimiz şöyle buyurdu: "Üç kişinin duası geri çevrilmez. Misafirin duası, babanın duası ve mazlumun duası."
EVE GİRERKEN SELAM VERMEK ŞART MI?
Eve girerken ve çıkarken "Allah'ın selamı üzerinize olsun", yani "Esselamu aleyküm" demek sünnettir. Hz. Enes şöyle der: Resulullah (SAV) bana şöyle buyurdu. "Ey oğulcağızım! Evine girdiğin zaman ailene selam ver. Bu hem sana hem de ailene bereket verir (Tirmizi, istizan, hd:2698).
Ebu Hureyre de şöyle aktarır: Resulullah'ı duydum. Şöyle buyurmuştu: "Bir meclise girdiğinizde selam verin. Oradan çıkarken de selam verin. Zira evden çıkarken verilen selam, girerken verilen selamdan daha hafif değildir. Yani ikisi de önemlidir."
vermek sünnettir. Zira evde melekler vardır. Selamı onlar alırlar.
Gece namazı için uyandım. Aile fertlerini de gece namazına kaldırmak için biraz gürültü yapsam kul hakkına girer miyim?
Aslında güzel bir soru. Zira İslam'ın zarifliğini aktarmak için en azından bir imkân veriyor bu soru. Kalktığınızda namaz nafile, teheccüd gibi bir namaz ise ev halkını rahatsız edecek şekilde yüksek sesli hareket etmeniz uygun olmaz. Uykudakini rahatsız etmek doğru değildir. Neticede farz olan bir namaz değildir. Hz. Mikdad şöyle aktarıyor: "Biz Resulullah'a süt ayırırdık. Efendimiz gece sessizce gelir, uyanıkların duyabileceği, uykudakilerin duyamayacağı bir sesle bize selam verirdi. Efendimizin teheccüd namazında da tavrı buydu. Sessiz davranırdı."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.