Bu akşam Mevlid Kandil'i. Mübarek olsun. Peygamberimiz, Efendimiz 570 yılında Mekke'de dünyaya geldi. 40 yaşında Mekke'deki Nur Dağı'nda bulunan Hira mağarasında Cebrail'in getirdiği "
Oku" emriyle peygamberlik görevini aldı. Ruhu'l Emin - Cebrail- o gece el-Emin'in kalbine, ruhuna ve kulaklarına ayetleri indirdi. Ayetleri okurken O'nu Cebrail kucakladı. Sıktı. Ve ayetleri okudu.
Böylece O'nu hem sarstı ve hemde inen
ayetleri ruhuna, yüreğine indirdi.
Sonrasında Mekke'de 13 yıl, Medine'de ise 10 yıl boyunca çetin bir mücadeleye girişti. Putperestliği yıktı. Diri diri gömülen kız çocuklarını kurtaracak hamleler yaptı.
Köleciliğe, cariyeciliğe, kara paraya, kirli sermayeye, onursuzluğa, ırkçılığa, tevhidi kirleten batıl ideolojilere, insanı kul eden çarpık zihniyetlere karşı mücadele verdi. Duru ve temiz bir yol bıraktı.
İnsana Rabbini tanıttı. Rabbe ulaşacak yolu gösterdi. Adaleti, hakkaniyeti, vicdanı, hakkı ve hukuku hatırlattı. Zalimden yana olmamayı öğretti. Zina, kumar, içki, kul hakkı, yalan, dolan, ihanet, nifak, faiz, rüşvet ve bilimum ruhu, aklı ve imanı rahatsız eden bütün çirkinlikleri yasakladı.
Şimdi O'nun viladetini kutluyoruz. Ne
mutlu şu dünyaya ki Hz.
Muhammed (s.a.v.) gibi birine ev sahipliği yaptı.
Keşke sen de uyusaydın
Cüneyd Bağdadi ile bir dostu sabah namazı için camiye yürüyorlardı. Etrafta binalarda lambalar yanmıyordu. İnsanlar uykudaydı. Cüneyd'in yanındaki Müslüman şöyle dedi. "
Ey Cüneyd! Şu saatte kuşlar bile zikir halindeyken, yeryüzüne melekler inerken hala gaflet halinde uyumaya devam eden insanlara ne dersin. Sabah ezanına kulak vermeyen ve namaza kalkmayan bu insanlar bedbaht insanlar değiller mi? Yazıklar olsun şu gaflette olanlara." Cüneydi Bağdadi kendisiyle namaza yürüyen Müslümana şöyle dedi:
"Keşke böyle konuşacağına sen de uyusaydın daha iyi olurdu. Uyusaydın da keşke böyle konuşmasaydın." İnsanlar hakkında insaflı olmak, yaptığımız ibadete kibir ve büyüklenme duygularını koymamak İslam ahlakının gereğidir. Bizler ne yazık ki, dine mensubuz ama çoğu kez ahlakından, edeb ve insafından uzağız.
Tut elimden bırakma efendim
Kapında duruyorum. Kapıyı açarsın diye.
Salat ve selam getiriyorum. Duyarsın diye.
Sünnetine sarılıyorum. Ümmetliğine alırsın diye.
Işığına doğru koşuyorum. Yolum aydınlansın diye.
Güzelliğine vurgunum. Bir zerre olsun yansısın diye.
Ahlakını durup durup okuyorum. Kirden arınayım diye.
Duama salatınla başlıyorum. Kabul edilsin diye.
Daraldığımda ismini anıyorum. Bir çıkış olsun diye.
Sevre, Hira'ya çıkıyorum. Kokunu duyarım diye.
Ölümü hiçliyorum. Son nefeste seni görürüm diye.
Bedri, Uhud'u, Taif'i dolaştım. Belki izine rastlarım diye.
Tebük'te, Ebu Zerr gibi geciktim. Belki özel duanı alırım diye.
Başkasına çevirdiğin bakışını kıskandım. Olur ya mahşerde unutursun diye.
Kuşu özgürlüğüne uçurdu
Bağdatlı Cüneyd'e tabiattan avlanan bir kuş hediye ettiler. Cüneyd bir gün bu pahalı kuşu salıverdi. Dostları Cüneyd'in bu tavrını anlamadılar. "
Neden saldın" dediler. Cüneyd "Zira bu kuş kendi lisanıyla sanki bana şöyle dedi '
Cüneyd! Sen dostlarınla sohbet ediyor ve yalnızlık çekmiyorsun. Beni ise dostlarımdan mahrum ediyorsun. Bu kişiliğe insafa sığmaz.' Ben de bu nedenle onu salıverdim." Öldükten sonra Cüneyd'i rüyada görüp sordular: "
Allah sana nasıl nasıl muamele etti." Cüneyd dedi ki: "
Kuşa olan merhametimden dolayı Allah bana acıdı ve beni bağışladı. Ben nasıl kuşu saldımsa Allah'da beni öyle salıverdi."
Rol modelimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)'dır
Yüce Rabbimizin bize örnek olsun diye gönderdiği Hz. Peygamber Kuran-ı Kerim'i tebliğ etmenin dışında inen ayetleri bizlere açıklamaları ile tefsir etmiştir. Böylece Kuran'ın kendisine verdiği- beyan-açıklama- görevini eksiksiz yerine getirmiştir. (Nahl, 44)
O, iman edenler için üsvei hasnedir.
(Ahzab, 21) O'nda güzel örnek vardır. Bize Rabbin seçtiği örneğidir. O'na uymak, Yüce Allah'ı sevmenin şartı sayılmıştır. (Ali İmran, 31)
Bizim için O, canımızdan daha önceliklidir.
(Ahzab, 6)
O'nun verdiği her şeyi alır, sakındırdığı her şeyden sakınırız. (Haşr, 7)
O öylesine şefkatlidir ki, üzülmemiz O'nun ağırına gider. (Tevbe, 128)
Alemlerin tümüne rahmettir. (Enbiya, 107)
O'nun yanında sesimizi yükseltmemiz amelimizi sıfırlar. (Hucurat, 2)
O, bir dünya inşa etti. Sözleri, çözümleri ve ifadeleriyle bir vicdan, sevgi, tolerans ve kardeşlik medeniyeti kurdu. O ve O'nun sünnetinden, hadislerinden olmadan güneşli bir havada yolunu bulamayan bir yol acemisine döneriz. O olmadan yönleri şaşırırız. Hidayeti göremeyiz. Kur'an'nın bir çok ayetine hayatın neresine tatbik edeceğimizi bilemeyiz.
Namazı, haccı, orucu, zekatı O'nun tatbikatıyla öğrendik. Bu nedenle batılı önyargı oryantalistler ve içimizde beynini onlara kiralayan yerli izdüşümleri O'ndan, sünnetin ve hadislerinden hep nefret ettiler.
Niyetini bozarsan ekşir
İran kralı Nuşirevani duymuşsunuzdur. Adil bir hükümdardı
Nurşirevan. Bir gün etrafındaki insanlarla ava çıkar. Hava son derece sıcaktı. Yanlarındakiler su ararken yolları bir nar bahçesine çıkar. Bahçedeki narlar Nuşirevan'ın iştahını çeker. Bahçedeki genç bakıcıya seslenir. Bana bir nar uzat! Nuşirevan nar yiyerek susuzluğunu gidermek niyetindeydi. Narı aldı ve ısırdı. Son derece tatlı ve sulu bir nardı. Narı iştahla yiyen Nuşirevan bir an şu bahçeye el koysam da doyasıya bu narları yesem diye geçirdi. Sonra çocuğa "B
ana bir nar daha uzat" dedi. Çocuk da aynı ağaçtan ve aynı daldan bir nar daha kopardı ve
Kral Nurşirevan'a uzattı. Nuşirevan bu narı da ısırdı. Fakat, hayret ki aynı ağaç ve aynı daldan olmasına rağmen bu nar tanesi son derece ekşi ve acıydı. Nuşirevan şaşırdı. Gence sordu: "
Aynı ağaçtan ve aynı daldan kopardın. Neden biri tatlı ötekisi ise acı ve ekşi?" Çocuk cevap verdi: "
Bizim narları yiyenin niyetine ve durumuna göre renk ve tat değiştirirler!" Nuşirevan anladı. Niyetini düzeltti ve bahçeden ayrıldı.
Adak kurbanın etinden çocuklarım yiyebilir mi?
Kesilen adağın etinden evlatlarınız, onların çocukları, anneniz, babanız, öz dedeniz, nineniz ve eşiniz yiyemez. Ancak halanız, dayınız, yeğenleriniz, teyzeniz ve diğer akrabalarınız adağın etinden yiyebilirler. Adağınızı fakir ve muhtaçlara dağıtmanız en doğru olanıdır. Adaktan kendinize et kaldırmışsanız, o etin maddi değerini fakirlere dağıtmanız gerekir.
Özür sahibi mesela (abdestini tutamayan) kişi özür sahibi olmayan kişiye imam olabilir mi?
Abdest konusunda özür sahibi olan kişi özür sahibi olmayan kişilere İmam Şafii içtihadına göre imam olabilir. Hanefilere göre abdest konusunda özürlü olan kişi, kendisi gibi abdest açısından özürlü olan kişiye namaz kıldırabilir.
Hemoroid hastalığından dolayı kanamam var. Abdest ve namazı nasıl yapayım?
Bilindiği gibi vücutta, herhangi bir organdan akıp yaranın dışına taşan kan Hanefilere göre abdesti bozar. Şafilerin içtihadına göre ise vücuttaki herhangi bir organdan akan kan abdesti bozmaz.
Dinimiz kolaylık dinidir. Dinde zorluk yoktur.
Müslümanların ibadet hayatlarında karşılaştıkları olumsuzlukları dinin çerçevesinde çözmek için İslam hukukçuları nassların doğrultusunda gereken gayreti göstermişlerdir. Buna göre hemoroid kanaması olan kişi, her vakit namaz için vakit girince abdest alacaklardır. Ve bu vakit için de kanaması olsa bile dilediği kadar namaz kılabilir.
Vakit geçirip yeni bir vakite girilince (Yani mesela öğle için ezan okununca abdest aldı. İkindi girince, öğle bitince) yeniden abdest alması gerekir.
Bu noktada elbisesine kan bulaşmasın diye dikkat etmelidir.
Cuma namazını kaçırsam ne yapayım?
O günkü öğle namazını kılınız. Cumaya gidemediğiniz için ise tövbe ediniz.
Kadınlar bayram namazını kılmalılar mı?
Kadınlar bayram veya Cuma namazlarına katılabilirler. Sakıncası yoktur. Bazı müctehidler kadınlara bayram namazını sünnet görmüşlerdir.
Peygamberimiz de, bayram namazlarını kadınlara tavsiye etmiştir. Ama hiçbir müctehid kadınlara bayram ve Cuma namazının farz olduğunu söylememiştir.
Bunun zıddını iddia edenlerin dayanabilecekleri hiçbir hüküm yoktur.
Efendimiz buyurdu: Her dinin kendine has bir ahlakı var. İslam'ın ahlakı haya-utanma duygusudur.
Allah buyurdu: Ey iman edenler. Seslerinizi peygamberin sesinden daha üste yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi. Peygambere yüksek sesle bağırmayın. Yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider. (Hucurat, 2)
MEVLANA'DAN
Dediler ki, gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki; gönüle giren gözden ırak olsa ne olur.
ÖNEMLİ NOT:
Bu gece saat 00:20'den itibaren ATV'de Kandil Özel Programımız olacak. Canlı yayında buluşmak üzere.