Bir gün Hz. Peygamber'e (s.a.v.) kıyametin belirtilerini sordular. Peygamberimiz belirtilerden birini ön plana çıkarıp şöyle buyurdu: "Herhangi bir iş, görev ehil olmayana teslim edildiğinde kıyameti bekle." Aslında Peygamberimiz (s.a.v.) bununla vicdanın ve ahlakiliğin kıyametini kastediyordu. Emanet boşluğa savrulduğunda, insanlık onurlu yaşamın ipini çekmiştir demek istiyordu.
Bir gün Medine'ye Necran Hıristiyanlarından bir grup gelir. Hz. Peygamber'den (s.a.v.) kendilerine İslam dinini anlatacak ve yaşatacak "emin- güvenilir" bir isim isterler Hz. Peygamber (s.a.v.) onlara şöyle cevap verir: "Yarın size emin bir adam vereceğim. Hem de hakkıyla emin olan bir adam." Medine'deki bütün sahabe heyecanlanır. Peygamber(s.a.v.) en güvendiği ismi ilan edecekti. Hz. Ömer bu olayı anlatırken şöyle der: "O gece sabahı zor ettim. Ertesi gün, Peygamberimiz (s.a.v.)'in haber vereceği adam olmayı ne kadar arzu etmiştim. Ben ki hiçbir zaman baş olmayı yönetici olmayı istememiştim. Ama o gün istemiştim."
EMİN EBU UBEYDE
Ertesi sabah Medine Mescidi dopdoluydu. Namazdan sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) sahabeye döndü. Hz. Peygamber (s.a.v.) kimin adını söyleyeceğini çoktan belirlenmişti. Mescidi şöyle bir gözleriyle taradı. Sonra o ismi fısıldadı: "Ebu Ubeyde nerdesin!" Arka saflardan orta boylu, zayıf ve ince yapılı, iki ön dişi kırılmış son derece güzel yüzlü mütevazı görünümlü bir sahabe ayağa kalktı. Onu iyi tanıyorlardı. İyilerden olduğunu biliyorlardı. Ama bu kadar olduğunu belki de tahmin edememişlerdi. Hz. Peygamber (s.a.v.) onu işaret etti ve şöyle buyurdu: "İşte bu Ümmetin en emini Ebu Ubeybe'dir." Elbette bu söz diğer sahabeler emin değil demek değildi. Bu cümle Ebu Ubeyde'nin güvenilirlikte en önde olduğunu gösteriyor. Tıpkı Hz. Ömer'in adalette, Hz. Ali'nin ilimde Hz. Ebu Bekir'in sadakatte en önde olduğu gibi.
Hz. Ebu Ubeyde Şam beldesine gitti ve emaneti yerine getirdi. Yıllar sonra Hz. Ömer halife olduğunda onu ziyarete gitti veŞam valisi olan Ebu Ubeyde'nin evine misafir olur. Evine girdiğinde dünyalık hiçbir şeyinin olmadığını görünce sorar: "Neden evinde sergi namına bir şey yok? Neden evinde sadece birkaç lokma kuru ekmek var sadece? Valinin evi böyle olmaz" der.
DÜNYA DEĞİŞTİRMEDİ
Ebu Ubeyde (ra) susar. Hz. Ömer Ebu Ubeyde'yi(ra) zorlar. Ebu Ubeyde (ra) cevap verir: "Müminlerin Halifesi! Şam şehrinin kenar semtinde yemek bulamayan garipler yaşarken, valinin evinde ne olsun istersin. Ben maaşımı bu fakirlerle paylaşırım. Bu gördüklerin bana yeter." Halife Hz. Ömer duygulanır. Ebu Ubeyde (ra) şöyle devam eder: "Hatırlıyor musun Ömer! Medine Mescidi'nde Hz. Peygamber (s.a.v.) ne demişti bizlere. Sizler dünya hayatını şöyle görün; yoldaki bir kervan bir ara yorulur. Sonra bir ağacın gölgesine gelip oturur. Dinlenir. Sonra yola devam eder. İşte siz gölgede dinlenen yolcu gibisiniz. Ömür bu kadar kısa gölge yerinde kalır. Ama siz göçersiniz." Hz. Ömer der ki: "Ebu Ubeyde dünya hepimizi değiştirdi. Sen hariç."
Ebu Ubeyde (ra)'nin vefat haberi geldiğinde Hz. Ömer daralır. Uzun uzun içini çeker ve sonra şöyle der: "Keşke yanımda bir oda dolusu Ebu Ubeyde olsaydı. Olsaydı da, bütün işleri onlara teslim etseydim."
BİR DUA
Şeyh Sünnüsi'nin duası
Allah'ım sen her türlü noksanlıklardan uzaksın. Hamd Allah'a mahsustur. Allah'tan başka gerçek ilah yoktur. Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet ancak yüce ve büyük Allah'ın yardımıyladır. Bu zikirleri; şimdiye kadar yazılmış, yazılmakta olan ve sonsuza kadar yazılmaya devam edecek olan harfler sayısınca ve bütün zamanlar boyunca tekrar ediyorum.
BİR AYET
Ey Rabbimiz! Bizi, inkar edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.
Mümtehine, 60/5
BİR HADİS
Hiç biriniz, kendiniz için arzu ettiğiniz kardeşiniz için de arzu etmedikce îmân etmiş olmaz.
(Buhari, 13)
SORU - CEVAP
1 Ölünün 52'nci günü var mı?
Ölenin 40'ıncı veya 52'inci günü şeklindeki uygulamanın dini bir kaynağı yoktur. Ama kişi vefat eden yakınının 40'ıncı veya 52'inci gününde hayır yapacaksa, mevlid veya hatim okutacaksa bunun da sakıncası yoktur. İstediğiniz gün istediğiniz iyilikleri yapıp, vefat edenin ruhuna gönderebilirsiniz.
2 Bir kadın yanında mahremi (baba, amca, erkek, kardeş, gibi yakını) yoksa hacca gidebilir mi?
Hacca giden bir kadının yanında mahreminin olmasının gerektiğini bazı âlimler söylemişlerdir. Doğru olan budur. Ancak kadın yanına mahrem bulamazsa, güvenilir arkadaş grubuyla hacca gidebilir. Bazı âlimler her tür güvenlik varsa tek başına gidebilir derler. Bu durumda hac kabul olur.
3 Gelinim torunlarımı bana göstermiyor. Allah bunu kabul eder mi?
Ne olursa olsun gelininizin böyle bir hakkı yoktur. Dünyanın en güzel nimeti olan torunlarınızı, evlatlarınızı, kimse sizden kaçırmamalı. Bu günahtır, zulümdür.