"Biz insana ana babasına iyilik yapmasını emrettik. Şayet onlar seni, hakkında bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa bu takdirde onlara itaat etme." (Ankebut, 8) Bu ayet sahabeden Hz.
Sa'd bin Ebi Vakkas (ra) hakkında indi. Hz. Sa'd ın annesi putperestti.
Annesi oğlunu İslam'dan döndürmek için çok ısrar etti. ,Hz. Sa'd dinlemeyince açlık grevine başladı.
İki gün boyunca yemek yemedi, su içmedi, rahatsızlandı. Gayesi, Hz.
Sa'd ı zorlamaktı. Ama Sa'd (ra) hiç geri adım atmadı. Kadın Hz. Sa'd ın dönmeyeceğini anlayınca da boykotu bıraktı. İşte bu ayet bu nedenle indi.
Yüce Allah; bu haldeki anneler için iyilikle muamele etmeyi emrediyor.
İyilik edecek ama dine aykırı emirlerini dinlemeyeceksin. Bu bile kendi başına anneye verilen değeri anlatmaya kâfi olur.
DUASI VE BEDDUASI
Elbette haksız hiçbir beddua tutmaz.
Ama haklı mağdur olan bir annenin bedduasına engel hiç bir şeyde olmaz. Onların bedduasını değil, duasını almak lazım.
Hz Peygamber (s.a.v.) mescitte minbere çıktığında üç kez üst üste "amin" dedi. Daha sonrada şöyle açıkladı; " ben minberdeyken Cebrail geldi ve ramazan ayı gelmesine rağmen içki gibi günahları işlemeye devam eden adamın burnu sürünsün dedi, bende âmin dedim.
Anne veya babasından biri veya ikisi yanında ihtiyarlamasına rağmen onların duasını alamayan ve cennete giremeyen adamın burnu sürünsün dedi, âmin dedim."
ANNELİK HAKKI
Anne ve babalar affa vesiledir.
Cennete girebilme sebebidir.
Bilenler ve hakkını verenler için.
Hz. Aişe (ra) Kâbe'nin avlusunda sırtında annesini taşıyan birini görür. Adam büyük bir heyecanla annesini taşıyor ve tavaf ettiriyor. Manzarayı gören Hz. Aişe (ra) Peygamberimize (s.a.v.) "bu adam bu haliyle bu kadının hakkını ödemiş midir" diye soruyor.
Hz. Peygamber (s.a.v.) hayır diyor.
"Kendisini doğuran kadının bir sancısının hakkını bile ödememiştir" buyuruyor. Anne hakkı o kadar fazladır.
Sahabeden biri sordu; " Ey Allah'ın elçisi Allah Katında en makbul ibadet nedir ?" Efendimiz(s.a.v.) cevap verdiler; " Vaktinde kılınan beş vakit namaz ve baba ile anneye iyilik".
BEREKET SEBEBİ
Evet, Efendimiz (s.a.v.) aynen böyle buyuruyor: "Kim ömrünün uzamasını (bereketlenmesini veya ilahi takdir esnasında fazlalaşması yönünde hüküm verilmesini) istiyorsa anne ve babasına iyilik etsin.
Kimde rızkının artmasını istiyorsa baba ve annesine iyilik etsin." Hz. Peygamber (s.a.v.) bir ara içinde hissettiği bir özlemi sahabesiyle şöyle paylaşmıştı: "Keşke anne ve babam veya ikisinden biri sağ olsaydı, ben de namaz kılıyor olsaydım. Anne ve babam o anda bana seslenselerdi ve 'Muhammed!
Muhammed!' deselerdi. Bende onlara beklemeksizin namaz içindeyken 'efendim, efendim' deseydim." Bir adam Kâbe avlusunda annesini sırtında taşıyor. Bu manzarayı gören halife Ömer (ra) seyrediyor.
Adam annesiyle koşar adım tavaf yaparken sürekli şöyle diyor; "Ben annemin hamalıyım." Hz. Ömer (ra) sessizce şöyle mırıldandı; " keşke benim de annem olsaydı da onu sırtımda gezdirip 'ben annemin hamalıyım' deseydim."
BİR DUA
Hz. Enes İbn-i Malik'in Duası
ALLAH'IM, hamd sana mahsustur. Senden başka hamd olmaya layık yoktur. Sen istemeden veren, bol bol ihsan edensin. Ey yerleri ve gökleri meydana getiren, ey celal ve ikram sahibi olan, ey ebedi hay ve kayyum olan Allah! Muhammed (s.a.v.)'in ve O'nun âli ve ashabına rahmet eyle. Rahmetinle beraber, arzularımı kabul et, ey merhametlilerin en merhametlisi, koruyucuların en koruyucusu!
BİR AYET
"MÜ'MİNLER, emanetlerini gözeten ve sözlerini yerine getirenlerdir."
(Mü'minun, 8)
BİR HADİS
"MÜNAFIĞIN alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder."
(Buhari, İman)
SORU - CEVAP
Kişi vasiyet ettiği yere defnedilmek zorunda mı?
Ortada bir engel yoksa (bu engel tıbbi, ekonomik
ve sosyal engeller olabilir) kişinin vasiyet ettiği yere
gömülme hakkı vardır. Ancak şartlar müsait değilse,
ailenin gücü buna yetmiyorsa ve benzeri problemler
varsa aile fertleri uygun gördükleri yere kişiyi
gömerler.
KGayrimüslim mezarlığına Müslüman gömülür mü?
İhtiyaç halinde gayrimüslimlerin
mezarlığına gömü yapılabilir. Bu esnada
kıbleye dikkat etmek ve mezarın bir
Müslümana ait olduğunu belli edecek
bir sembol koymak faydalı olur.
Küs durmamız çok mu günah?
Peygamber Efendimiz(s.a.v.) bir insanın diğer bir insanla
üç günden fazla küs kalmasının uygun olmadığını belirtmişlerdir.
Bunun tek istisnası, küs kalınan kişiyle konuşulması
halinde ciddi maddi ve manevi kayıpların, zararların olması
durumundadır. Kişi karşıdaki insanın iffet, güvenilirlik gibi
hallerinden emin değilse kendisinden uzak durabilir.