Karaborsacılık ve stokçuluk haramdır
Ülkemizdeki döviz hareketini fırsat bilip her ürünü fahiş fiyatla satan, tüketiciyi zor durumda bırakan fırsatçılar var.
Bunların bir kısmı aç gözlülüğünden diğer bir kısmı ise siyasi hedeflerden dolayı bu çirkin günahı işliyor. Zira ürünü karaborsaya düşürüp fiyat arttırmak haramdır.
Ürünün hak etmediği fiyatı ürüne yaslayıp insanları mağdur etmek haramdır. Stokçuluğun her türlüsü haramdır.
Hz. Peygamber (s.a.v.): 'Bizi aldatan bizden değil' buyuruyor. Hz. Ali fiyat yükselsin de satayım diye gıda maddesini kırk gün saklayıp öyle satanın kalbi kararır der.
Ticaret meşrudur. Her Müslüman ticaret yapabilir. Hz. Peygamber (s.a.v.) yıllarca ticaret yaptı. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Abdurrahman bin Avf, Ebu Hanife ve daha binlerce alim, zahid ticaret yapmıştır. Ancak ticarete hıyanet bulaştı mı bereket kalmaz. Bu noktada kul hakkı söz konusu olur.
İffetli ve dürüst tüccar Allah'ın korumasındadır. Ancak aldatan, gözü açık, fırsatçı, fesatçı kişi kim olursa olsun Müslüman'ı aldatandır. Aldatan da Allah'ın emanının dışındadır. Bu nedenle de pazarı makul ölçüye çekmek devletin olduğu kadar halkın da görevidir.
****
ÜŞÜYEN YÜREKLERİ KUR'AN ISITIR
Sonbahardayız. Mevsim değişti. Soğuk günler bekliyor bizi. Dereceler eksiyi gösterecek. Kar ve yağmur, belki dolu inecek. Ağaçlardaki yapraklar sararacak. Bazı bölgelerde zemheri soğuklar dudakları çatlatacak. Kısacası o ılık ılık esen rüzgâr yerine şimşekler, yıldırımlar, boranlar göreceğiz. Üşüyeceğiz. Daha kalın, koruyucu elbiseler giyeceğiz. Üşüyen vücudumuzu ısıtmak için.
Kur'an'la ahdi yenileme zamanı. Kur'an'la ısınma zamanı. Onu okuyun. Düşünmek için, ibret alıp yıkılmamak için. Surelere sığının. Bazen 'Kamer'e, bazen İnşirah'a, bazen Duha'ya, bazen Yusuf'a, bazen Tarık'a, bazen Tevbe'ye, bazen İsra'ya, bazen Taha'ya, bazen Furkan'a sığının. İnsanların aymazlığı mı sizi daralttı işte Mutaffifin orada sana, beni oku diyor. Vefa yerine cefa mı gördün; işte Yusuf Suresi buradayım diyor. Zafer uzak mı diyorsun; Fetih suresi sen benden, ben senden hicret ettik diyor sanki, Efendimize ait bir iz mi arıyorsun işte ılgıt ılgıt esen rüzgar pencerelerini tavaf edercesine dönerken Efendimiz'in Hucurat'ını hatırla.
Bu kış kalbini Kur'an'la ısıt.
****
313 MÜMİN ADAM
Bin kişiye karşı 313 mümin adam ayağa kalktı. Kimi Mekkeli kimi Medineli hepsi bir sevgiliye sevdalı. Başlarında Hz. Resul (s.a.v.) var. 313 mümin adam ellerini kılıçlarına attılar. Saf saf oldular. Putları parçalamış, Allah'a yönelmiş, eskinin şirkini toprağa bulamış 313 mümin, 313 sahabe.
Efendimizin dudaklarına bakıyorlar. Aralanacak dudaktan çıkacak sözlerle göğü yakarlar! Yeri göğe, göğü yere indirecek Rabbe sığınıp gelmişler.
Nihayet o mübarek dudak aralandı. 'Genişliği yer ve gökler kadar olan cennete kalkın' 313 mümin ayağa kalktı. Bu son dinin ilk ve en çetin imtihanıydı. Bedir'di.
313'ten biri elinde bir hurma ile yürüdü. 'Genişliği yer ve gökler kadar olan cennet mi' oh oh ne güzel.
Bu sözleri söyleyen Umeyr'di (r.a.). Efendimiz (s.a.v.) neden oh, oh ne güzel dedin ey Umeyr diye sordu.
Umeyr (r.a.) derin bir teslimiyet içinde şöyle dedi: Ey Allah'ın Elçisi. Vallahi o cennetin bir sakini olmak için ben böyle dedim:
Allah'ın Resulü bu kabarmış okyanusa şöyle seslendi: Sen o cennet ehlindensin.
Bu söz Umeyr'in (r.a.) tufana dönmüş yüreğini göğsünden fırlatacak kadar heyecanlandırmıştı. Demek ki kapı açıktı. Sanki kendi kendine haydi Umeyr ne duruyorsun der gibiydi. Elindeki hurmanın yarısını ısırmış çiğnemeye hazırlanıyordu. Bir cennet. Sonsuz bir rahmet. Orada Rabbi görmek vardı. Daha ne duruyordu ki! Şimdi koşmak zamanıydı. Kapı aralanmış sanki cennetin bekçisi Rıdvan başta olmak üzere bütün melekler âlemi tebessüm ediyorlardı.
Hadi Umeyr gelsene der gibilerdi. Artık o dünyaya ve ötesine bizim gözümüz ve bakışımızla bakmıyordu.
Birdenbire elinde tuttuğu hurmaları fırlattı. Ve şöyle dedi:
"Bu hayat bu hurmaları yiyip bitirecek kadar uzun olmamalı."
Sonra ok gibi fırladı. 313 mümin adam ok gibi fırladılar. Düşman saflarından gelen bir ok Hz. Umeyr'in (r.a.) tufana dönmüş kalbine saplandı. Tufan dindi. Umeyr yere yığıldı. O an cennetin kokusunu duyuyordu. Umeyr (r.a.) Bedir'in şehitlerindendi artık.
Kulaklarda Efendimizin sözü yankılanıyordu. "Umeyr sen cennet ehlindensin." Bize düşen ise sevgiliye büyük bir sevda ve hasret içinde bu hakikata teslim olmaktır. "Saddekte Ya Resulullah! Doğru dedin ey Allah'ın Resulü."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)