İslam kadın ve erkeği hukuk önünde eşit saymıştır. Üstünlüğü takvaya bağlamış, kadın ve erkeği birbirini tamamlayıcı unsur kabul etmiştir.
İslam'ın medeni hukuk açısından kadına verdiği haklarından birkaçını hatırlayalım:
1- Kadın ergenlik çağına gelince kendi hakkında kararları özgürce verir. İsterse evlenir, isterse evlenmez. Reşit olmadan önce ise babasıyla beraber danışarak karar verirler.
2- Kadın baba ve annesinin malından miras alır.
3- Kadın zorla evlendirilmez. Baskıya alınamaz.
4- Kadın evlendikten sonra soyadını kullanabilir.
5- Toplumun her alanında hizmetine, temsiline devam eder. Bundan dolayı kınanamaz.
6- Evlilik esnasında erkek, karısına mehir vermek zorundadır.
7- Evlilik bir akittir. Dini olduğu kadar, hukuki bir süreçtir. Kadın ve erkek evlilik hukukuna riayet etmelidir.
8- Erkek karısının kazancına müdahale edemez. Kadının sermaye, mal edinme hakkı vardır. Kadının tek başına kazandığı ona aittir.
9- Kadın -gerektiğinde- kocasından boşanmayı isteme hakkına sahiptir.
10- Kadın boşandığında iddet süresince nafaka isteyebilir.
11- Kadın kocasının baskısına, şiddetine katlanmak zorunda değildir. Bu hallerde mahkemeye gider ve akdi sonlandırır.
12- Kadın; mali meselelerde, şirket sözleşmelerinde, evlilik akdinde şahitlik yapabilir.
13- Kadın çocuklarının evliliğinde kocası kadar söz sahibidir.
14- Kadın baba-anne ve akraba ziyaretine gidebilir, kocası bu hususta -önemli bir sebep olmadıkça- engelleyici olamaz.
15- Kadın gerektiği hallerde, gayrimüslim bir insana bile güvence verebilir. Bu güvence siyasi, ekonomik veya seyahat anlamında olabilir.
16- Erkek, gayrimüslim karısını İslam dinine girmeye zorlayamaz. Sadece teşvik ederek ahlakıyla örneklik oluşturabilir.
Kısacası erkek de Allah'ın şerefli kuludur kadın da... Kadın da ameliyle ahirete gidecek, erkek de... Koca, kadının efendisi yani sahibi değil, hayatı beraberce paylaştığı eşitidir. Tamamlayıcısıdır, sırdaşıdır. Hayat arkadaşıdır.
*******
ÜÇ ŞEY KABUL OLUR
Efendimiz (s.a.v.) bizi üç şey konusunda uyarıyor, şöyle buyurdu:
"Üç şey var ki mutlaka Yüce Allah'ın katında karşılık görür. Bunlar şudur:
1- İnsanın kalbinden kopup gelen samimi tövbesi.
2- Anne ve babanın evladına duası.
3- Mazlumun duası. Mazlum kâfir -veya imansız- biri olsa da bu böyledir.
******
KÖTÜDEN UZAK İYİYE YAKIN
İyi insanlara mesai harcamak, kötü insanlara da mesafe koymak doğru olur.
Kötüden de iyiden de etkilenebilirsiniz. Kötüye faydanız olacaksa elbet irtibatınız da olmalı. Ama özellikle de gençlerin bu konuda hassas olması lazım. Zira ahlakı düşük ve zafiyeti çok olan kişiler gençleri çabuk kandırabilir. Onların bulunduğu ortamlardan gençleri çekiniz.
İyi ve kötüden etkilenmeyi Hz. Peygamber (s.a.v.) şu örnekle bize anlatıyor.
"İyi ve temiz insanla oturup zaman harcayan kişinin hali misk -güzel kokusatan kişinin haline benzer. O kişide misk bulunmasa da miskin kokusu siner.
Kötü insanla oturup zaman harcayanın hali de körük üfüren kişiye benzer. Ona körüğün karası bulaşmasa da mutlaka dumanı siner." (Ebu Davud)
Hz. Resul'ün uyarısı ortada. Seni sıkıntıya sokacak ortamdan ve dosttan uzak dur buyuruyor. Salihlerle, müminlerle, nefsinin esiri olmayanlarla zaman geçir buyuruyor.
******
GÜNAHINA BAHANE ARAMA
İşin en kötüsü günahını itiraf etmeyip bahane uydurmaktır. Günah işleyene soruyorsun. Niçin bu günahı işliyorsun. Duyduğun cevaplar şunlar:
"Gencim. İleride tevbe ederim."
"Ne var bunda. Herkes aynı şeyi yapıyor."
"Boş ver sen, Allah affedicidir."
"İleride bir hacca giderim. Allah affeder."
"Canım ne var bunda! Allah yazmasaydı yapmazdım."
"Sen benim kalbime bir bak. Pırıl pırıl."
Ve daha nice boş söz duyarsınız.
- Halbuki gençken olan ibadet daha hayırlıdır. Uzun yaşayacağına garanti de yok.
- Halbuki, herkes yapıyorsa bizim de yapmamız gerekmez. Neticede herkes kendi mezarında sorgulanacak.
- Halbuki şeytan insanı Allah'ın affıyla kandırır. Boş ver, Allah affedicidir der. Fısıldar. Böyle aldatır.
- Halbuki, ileride hacc ile affettiririm denilerek işlenen günahın cezası ağır olur. Belki haccı bile tehlikeye sokar.
- Halbuki, Yüce Allah'ın ezeli, sonsuz ilmiyle bizim ileride yapacağımızı bilmesi ile, bizim günah işlememiz arasında bir bağlantı yoktur. Onun için Allah yazdı sözü günah işlemeye kapı açmaz. Bunun farkında değil. Kaderi anlamamış.
- Halbuki, benim kalbim pırıl pırıl demek doğru değil. Kalpleri bilen Rabb günahtan uzak dur, ibadet yap buyuruyor.
Kısacası bu sözlerle mazeret uyduranlarla şeytan oynuyor demek ki! Günahına mazeret bulma. Tevbeye yol ara. Günahta ısrar etme, tevbede ısrar et. Başkasının günahı seni kandırmasın. Yarın sen kendinden sorgulanacaksın.
******
EN BÜYÜK HATA DİL HATASIDIR
Böyle buyurdu Hz. Resul (s.a.v.) Ademoğlunun hatalarının çoğu dilinin işlediği şeylerdendir. (Heysemi, Mecme, 10/538)
******
GÜZEL AHLAK
Hz. Enes hikâye ediyor: Hz. Peygamber (s.a.v.), Ebu Zerr (r.a.) ile karşılaştı. Efendimiz Ebu Zerr'e şöyle dedi:
Ebu Zerr; Sana iki ameli bildireyim mi? Bu iki amel dünyada sırta yük olmaz ama ahirette iyilik terazisinde ağır gelir:
Ebu Zerr dedi ki; Evet Allah'ın peygamberi bize öğretin bu iki ameli. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: Öyleyse ahlakını güzelleştir ve susmayı uzun yap. Muhammed'in canı elinde olan Allah'a yemin ederim ki, insanoğlu bu iki amelden daha hayırlısını işlemedi. (Beyhaki, 4/343)
******
CELALİNDEN CEMALİNE SIĞINDIM
Allah zalim ve kötü kullarını celal sıfatıyla ateşe gönderir. Çünkü Allah celal sıfatı ile, günahkâr, asi, kötü ve zalim kullarına hak ettikleri cezayı emreder.
Cemal sıfatıyla ise cennete gönderir, affeder, örter ve kendine yaklaştırır.
Celali hak eden Celal'in tecellisine, Cemali hak eden Cemalin lütfuna ulaşır. Öyleyse şöyle diyelim:
Allah'ım! Celal sıfatını hak etmekten, celal sıfatının tecellisinden senin cemal sıfatının gölgesine sığınırız. Cemal sıfatın hürmetine bizi affeyle.
******
ALLAH SİZE YARDIM EDERSE
Yüce Rabbimiz bize yardım ederse, galip geliriz. Yüce Allah bizden yardımını kaldırırsa kimseden yardım alamayız.
Allah'a ve O'nun Resulüne bağlı ve samimi olursak Allah bize yardım edecektir. Ayete kulak verelim. "Allah size yardım ederse artık sizi yenecek yoktur. Sizi yardımsız bırakırsa ondan sonra size yardım edebilecek kimdir." (Ali İmran, 160)
*****
VALLAHİ İMAN ETMİŞ OLAMAZ
Efendimiz (s.a.v.) üç defa; "Vallahi iman etmiş olamaz" dedi. Sahabe kim iman etmiş olamaz ey Allah'ın elçisi diye sordular. O şöyle cevap buyurdu:
'Komşusunun kendisinden razı olmadığı kişi.' (Buhari, Müslim)
Yani komşunuz sizden gelecek kötülüğün korkusu ile yaşıyor ve sizin şerrinizden çekiniyorsa siz gerçekten iman etmiş olamazsınız, diyor Efendimiz (s.a.v).
*****
BANA İMAN ETMİŞ OLAMAZ
Böyle buyurdu Efendimiz (s.a.v.); "Karnı tok olup da komşusunun aç olduğunu bilen ve bu halde geceleyen kişi bana iman etmiş olamaz." (Bezzar)