Seçkinlerin ahlakında özür dilemek vardı
Hz. Ebu Bekir ise Hz.
Ömer'in arkasından giderek kendisini affetmesini istedi.
Ama Hz.
Ömer'in siniri, kırgınlığı geçmemişti.
Evine girdi ve kapıyı Hz. Ebu Bekir'in yüzüne kapattı.
Hz. Ömer'den gerekli affı görmeyen Hz. Ebu Bekir soluğu Peygamberimiz'in (s.a.v.) yanında aldı.
Olayı anlatan Ebu Derda (r.a.) diyor ki; Hz. Ebu Bekir geldiğinde ben de Hz. Resulullah'ın yanındaydım. Hz.
Ebu Bekir, cübbesinin kenarını tutmuş halde, efendimizin yanına oturdu. Dizini, Efendimizin dizine değdirdi.
Hz. Ebu Bekir'in bu halini gören Hz.
Peygamber şöyle buyurdu: Dostunuz (yani Ebu Bekir'in) yüzü gergin! Hz. Ebu Bekir selam verdi. Ve sonra şöyle dedi:
Benimle Ömer bin Hattab arasında bir şey vardı. Ben acele ederek onu üzdüm.
Sonra pişman oldum. Beni bağışlasın diye af diledim. Ama o kabul etmedi. Ben de sana geldim! Hz. Peygamber (s.a.v.);
Allah seni bağışlasın Ebu Bekir, Allah seni bağışlasın, Allah seni bağışlasın Ebu Bekir diye üç defa ona dua etti. Orada bunlar olurken, Hz. Ömer pişmanlık duydu ve Hz. Ebu Bekir'in evine gitti. Onun evde olmadığını görünce nerede olduğunu sordu: Hz. Peygamber'e gittiğini söyledik.
Hz. Ömer Efendimizin yanına geldi ve selam verdi. Efendimizin yüzünden sinirlendiği anlaşılıyordu. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) öfkelendiğini gören Hz. Ebu Bekir dizlerinin üzerine çöküp Efendimize doğru yanaştı ve şöyle dedi:
Ey Allah'ın Resulü! Vallahi bu tartışmada ben Ömer'e zulmettim. Vallahi ben Ömer'e zulmettim.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
'Allah beni size gönderdi.
Siz beni yalanladınız.
Ebu Bekir beni doğruladı.
Malıyla, canıyla bana fedakarlıkta bulundu.
Siz, dostumu bana bırakmaz mısınız?
(Buhari, 3661) Sonra efendimiz şöyle devam etti:
Hiç kimsenin malı bana Ebu Bekir malı kadar faydalı olmadı. Hz. Ebu Bekir ağlamaya başladı şöyle dedi: ben ve malım sana feda olmaktan başka neye yarar ki!
İki seçkin sahabi. Münakaşa ediyorlar.
Haksız olduğuna inanan, gönlünü kırdığı kardeşinin arkasından koşturuyor. Beni affet diyor.
Ama O, affetmiyor. Affedilmeyen Hz. Resul'e varıp, derdini anlatıyor. Ve ama kendini haklı çıkarmaya çalışarak değil; 'Ben kardeşime zulmettim' diyerek özrünü beyan ediyor. Sahabe ahlakı!
Seçkinlerin, kamillerin ahlakı. Onlar, kardeşlerinden özür dilemeyi biliyorlar. Özür diletmeyi değil. Kardeşlerini karalamıyorlar, kendilerini suçluyorlar. Hakem'e -Resulullah'a- gidiyorlar. Ama hakeme giderken; yalancı şahitlerle kendilerini haklı çıkarmaya çabalamıyorlar, bilakis ben haksızım diyerek suçlarını itiraf ediyorlar.
Lütfen bu hadiseyi okuduktan sonra olayı kendi açınızdan yorumlayın. Siz olsanız ne yapardınız?
İlahiyatçılar sorumlu davranmalı
Kur'an'ı ve Hz. Peygamber'i (s.a.v.) yorumlamada görüşlerine katılmadığımız veya katıldığımız arkadaşlarımız olabilir. İlim sahibi olan arkadaşların dini hususlarda anlayışlarına göre yorumlarda bulunmaları belli bir noktaya kadar makuldür ve neticede içtihat müessesesi böyle bir çabadan kaynaklanıyor.
Tahrip ve tahrife girmedikçe; söylenen sözü kitaptan ve sünneti nebiden bir dayanakla delillendirdikten sonra bizden farklı düşünenlere anlayışla bakmalıyız.
Ancak bazı meslektaşlarımızın eline aldığı Kur'an-ı Kerim'i istediği gibi yorumlaması, Kur'an, sünnetten ve sahabe sözlerinden tamamen kendini bağımsız sayması bir felaketin yolunu açıyor.
Kur'an-ı Kerim, Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) hadisleri, müçtehitlerin içtihatları, sahabenin kavilleri olmadan vahye dayalı bir dini indi yorumlarla yönlendirmek bir felakete yol açar. Açıyor da.
Şimdi bazı ilahiyatçılar, sırf 'Peygambersiz bir İslam' projesi için Efendimizi o denli etkisizleştirmeye çalıştılar ki, dil ve kalemlerini o kadar vicdansızca kötü kullandılar ki, arkalarından gelen talebeleri Hz.
Peygamber'i tanımaz oldu. Reddetti.
Cerh etti. Sünnetin tümünü uydurma saydı. Sorumsuzca davranıp sorun haline gelen ilahiyatçıların hesabı çok ağır olur indallahte.
Her gecenin kabul saati var
Cabir bin Abdillah diyor ki;
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: her gece öyle bir an var ki, o anda Yüce Allah'a dua edip dünya veya ahiretin hayırlarından bir şey isteyen kişinin duası o saate denk gelirse istediği mutlaka kabul olunur.
(Müslim, salatül misafirin, 757) Geceleyin nafile namazların ruku ve secdesini uzatmak ve orada Yüce Allah'tan istemek uygun olur.
Gecenin yarısı veya üçte ikisi geçtiği zaman Yüce Allah dünya semasına lütuf buyurup da sabah açılıncaya kadar; isteyen var mı verilsin? Dua eden var mı duası kabul olunsun! Bağışlanma dileyen var mı ona bağış verilsin, diye buyurur. (Müslim, Salatul Misafirin, 170)
Kişi hastaysa veya yaşlanmışsa, dilerse gece nafile namazlarını oturduğu yerden kılabilir.
Bir Soru: Namaz kılan elindeki Kur'an sayfasından okuyabilir mi?
İhtiyaç halinde, namaz kılan kişinin namazın içinde -kıyamda- eline aldığı Kur'an-ı Kerim'e bakıp namaz kılması caiz görülmüştür.
Diyelim ki bir kişi -nafile namaz kılıyor- namazda sureyi ezbere bilmiyor.
İşte bu kişinin daha fazla sevap kazanmak niyetiyle, nafile namazlarda eline aldığı mushaftan Kur'an okuyup namaz kılması uygun görülmüştür. Bu cevaz -olabilirlilik- sınırlıdır.
Ancak kişinin ezbere bildiği ayetlerle yetinmesi ve huzurlu bir namaz için ezberden okuması daha faziletli sayılmıştır.
Nafile namaz kılanın, Kur'an-ı Kerim'i yüksek bir yere koyarak veya eline alarak yüzünden okuyabilmesinin delili şudur:
Hz. Aişe Ramazan ayında namaz kıldığında (teravihi) mushafın yüzünden okurdu. (Abdurrezzak, Musannef, 2/420) Yine rivayete göre bir hizmetli (adı Zekvan) Hz. Aişe'ye imamlık yaptığında Mushaf'a -Kur'an'ın yüzüne bakarak- oradan okuyarak namaz kıldırmıştır. (Buhari, el cemaatu ve'l imametu, 26/659) Ancak şu uyarıyı da yapalım: Bu cevaz ihtiyaç haline aittir ve nafile namazlarda caiz görülmüştür. Farz namazlarda caiz değildir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)