Allah’ın birleştirdiği kalpleri bölmeyin
Geri gelmez.
Yüce Rabbimizin verdiği her imkân ve her güç aslında bir imtihandır. Yüce Rabbimiz imkânları ve gücü, nimet ve fırsatları nasıl kullandığımıza bakar. Yanlış kullanırsak ibadetimize ve samimiyetimize bakmadan alır. Bir daha da vermez.
Bildiğiniz gibi "Uhud" Hz. Peygamber'in (s.a.v.) başkomutanlık yaptığı bir savaştır. Bu savaş sahabenin söz dinlememesi sonucunda ağır darbeyle kapanmıştır. Elbette burada hepimizin alacağı ders vardır.
Kur'an-ı Kerim müminleri uyarıyor. Gücünüzü kalplerinizi, himmet ve gayretinizi birleştirmezseniz tümünü yitirirsiniz buyuruyor. Ayet şöyledir: "Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılınız. Parçalanıp bölünmeyiniz. Allah'ın size olan nimetini hatırlayınız. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz ve O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.
Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz." (Ali İmran, 103)
Söz açık. Ayetler net. Birleşmekten, kardeş olmaktan başka yol yok. Yoksa sarsılırız, gücümüzü kaybederiz. Bilmek lazım ki dışarıda bizi sevmeyen o kadar odak var ki sayısını tahmin bile edemezsiniz, tek sermayeleri gönüllerimizin ayrışmasıdır.
HER KÖTÜLÜĞÜN KARŞILIĞI OLACAK
İman edenler başkalarından farklı olmalıdır. Çünkü inanan hesap duygusunu ötelemez, boş bırakmaz. Attığı her adımın, söylediği her sözün, yazdığı her kelimenin sorgulanacağını bilir. "Yazıcı melekler her şeyi yazmaktalar." İnanan ile inanmayan arasındaki en önemli fark şudur: İnanan hesaba hazırdır, hesaba çekilecektir. İnanmayan hesaba hazır değildir, inanmadığı ve hazır olmadığı bir hesaba çekilecektir. Çaresi kaçamağı, fidyesi, kurtuluşu yoktur. İnanmaması veya hazır olmaması bir şeyi değiştirmez. İstese de istemese de huzura gelecektir. Göz, kulak, dil, kalp ve tüm organlar sorgulanacaktır. Başkasına yaptığımız her kötü hareket, arkadan söylediğimiz her söz, yazdığımız her kelime, her iftira, her kayırma, tövbesi yapılmayan her kalbi meyl mutlaka önünüze çıkacak. Ahirette kişi günahından kaçacak. Günahı onu kovalayacak. İnsan mıknatısa doğru savrulan bir demir külçesi gibi günahlarına savrulacak. Çetin bir gün. Çetin bir sınav. Telafi imkânı da yok ahirette. Bu nedenle de maddi âlemin cezasından, yargısından önce ruh dünyamızın yargısına kendimizi hazırlamalıyız. Çünkü her günahın, zulmün, haksızlığın, ilahi bir dengeyi ve çizgiyi tahrip ettiğini ve bir de kula ait bir hukuku çiğnemek anlamına geldiğini düşünmek zorundayız.
BİR AYET
Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş mümin kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Muhakkak ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin. (Haşr,10)
BİR HADİS
İbni Abbas'ın (r.a.) rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Kardeşinle münakaşa etme, aşırı bir şekilde şakalaşma, yerine getiremeyeceğin vaadde bulunma." (Tirmizi)
BİR DUA
HZ. EBUBEKİR'İN DUASI
Ya Rabbi! Şu ahiret azığı az olan adama, lütfunla cömert davran. Hakikaten o; günahlarından dolayı iflas etmiştir, çaresizdir. Senin kapına gelmiş, kapına sığınmıştır. Ey kudreti sonsuz Allah'ım, onu boş çevirme! Şu kulunun günahları çoktur hem de çok fazladır. Sen çok olan günahları da bağışlarsın. Bu kul, çaresizdir; gurbetteki yolcu gibidir. Günahkârdır; kapına sığınmış, rahmet dileyen bir fakirdir. O hep isyan etti... Unuttu seni ve nimetlerini. Hata üzerine hata yaptı. Sen ise bütün bunlara rağmen iyilik üzerine iyilik ettin. Sonsuzca verdin, hep verdin, tükenmez hazinenden isyankârlara da verdin. Rabbim! Günahlarım, kum taneleri kadar çoktur! Doğrudur, sayılmayacak kadar fazladır. Ya Rabbi ne olur günahlarımın hepsini affet, en güzel şekilde arınmış kıl beni!
BİR SÜNNET
Kapıyı üç kez, bekleyerek çalmak.
ESMA-ÜL HÜSNA
El-Rafı: Şeref verip yükselten.
SORU - CEVAP
1. Kadınların başlarının açık olması abdestlerine zarar verir mi? Müslüman hanımların tesettür/örtünme kurallarına riayet etmeleri farzdır. Ergenlik çağından itibaren Müslüman bayanların namahrem erkeklerin bulunduğu yerlerde ve evlerinden dışarı çıkarken başlarını örtmeleri dini bir gerekliliktir. Ancak bu kurallara riayet etmemek, örneğin başı açık olarak gezmek, abdesti bozmaz. Abdesti bozacak durumlardan biri meydana gelmedikçe almış olduğu abdestle namaz kılabilir.
2. Namazda dudaklar hiç kıpırdatılmadan yapılan kıraat ile kıraat şartı gerçekleşmiş olur mu? Konuşabilen kişinin namazda Fatiha ve diğer sureleri, dili kıpırdatmaksızın ve ses çıkartmaksızın zihinden tekrarlaması okuma (kıraat) sayılmaz. Böyle yapmakla namazın rüknü olan kıraat yerine getirilmiş olmaz. Kişinin kendi duyabileceği bir sesle, fısıldar gibi, harfleri yerlerinden çıkartarak ve eğer yanında başkaları varsa onları rahatsız etmeyecek bir şekilde okuması gerekir.
3. Beni eşimden ayıran bir yakınıma beddua edersem günaha girer miyim? Yüce Allah'ın ahiret mahkemesinde, eşleri ayıran kişiler yargılanır ve elbette günahkârdırlar. Onlara beddua yerine, kendinize dua ediniz. Yanlış yapanlar zaten karşılığını bulurlar. Zulmedenleri Allah'a havale edip ara-
dan çekiliniz
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)