NİHAT HATİPOĞLU

Dinsizliğe kayma var mı?

Gençlerin bir kısmının bu şer koalisyondan etkilenip yanlış alanlara itilmeye çalışıldığı doğrudur.
Ancak; bizim gençliğimizin dinlerine olan köklü ve güçlü bağı bu tür ifsadlardan etkilenmeyecek kadar güçlüdür. Kısacası bu tahribat, tahrifat ve tezyifat ne kadar güçlü olursa olsun akamete uğramaya mahkumdur.
Buradan din, kitap ve peygamber inkarcılarına bir ekmek çıkmaz.
Bizim endişemiz; tek bir gencimiz bile peygamber inkarcısı bu şer koalisyondan etkilenirse ahiretini perişan edeceğindendir.
Yoksa bu coğrafya nice sapkın ve yoldan çıkmış boş kuruntuyu, dalaletteki düşünce ve felsefeyi tarihin çöplüğüne gömmüştür.
Unutmamamız gereken şudur:
Bu dinin, kitabın ve Resulünün koruyucusu Yüce Allah'tır.
- Biz sana kitabı indirdik ve sen onu unutmayacaksın.
- Bu dini biz indirdik ve biz koruyacağız.
- Bu din bütün dinlere hakim olacak.
- Allah'ın dinini söndürmek istiyorlar ancak dinin tamamlayıcısı Allah'tır. Gibi bütün Kur'ani işaretler dinin bütün kabulleriyle Allah'ın zimmetinde olduğunu göstermektedir.
- Telaşlanmadan ama tedbirli davranarak yola devam. Ölüm gelinceye kadar kulluğa devam.

*********

EFENDİMİZİN FISILDADIĞI SIR: SIRLARI ÖĞRENMEYE ÇALIŞMAYIN

Hz. Peygamber (s.a.v.) son günlerinde. Kızı Fatıma büyük bir endişe ve korkuyla babasının yanına oturdu. Vefat edeceğinden korkuyordu.
Hz. Peygamber yanında oturan kızına bir şey fısıldadı.
Hz. Fatıma ağlamaya başladı.
Ağlaması artınca, efendimiz ikinci kez kızının başını yanına yaklaştırdı ve kulağına bir şey daha fısıldadı.
Hz. Fatıma bunun üzerine gülümsemeye başladı. Olayı seyredenler derler ki; bir üzüntü ile sevincin bu kadar yakın olduğunu ilk kez gördük.
Hz. Fatıma oradan kalktığında Hz. Aişe neler konuşulduğunu merak etti ve Hz. Fatıma'ya, Efendimiz senin kulağına ne fısıldadı diye sordu.
Hz. Fatıma'nın cevabı şöyleydi, "Hz. Resulullah'ın - babamınkulağıma fısıldadığı sırrını açıklayacak değilim." Efendimiz vefat ettikten sonra Hz. Fatıma sırrını açtı. Artık saklamaya gerek kalmamıştı.
Şöyle dedi; Babam kulağıma ilk defa şu bilgiyi fısıldadı. "Kızım sabretmeye hazırlan. Zira Cebrail her yıl bir kez bütün Kur'an'ı dinlemek için gelirdi. Ama bu yıl Cebrail iki defa beni dinlemeye geldi. Bu da benim ömrümün sona geldiğine işarettir. Kızım baban artık vefat edecek." Bunun üzerine ağladım. Benim çok ağladığımı görünce bir daha yanına çağırdı ve şöyle fısıldadı; "Kızım üzülme! Ehli beytim içinde bana ilk sen geleceksin!" İşte ben bunu duyduğumda gülmeye başladım.
Hüzünde mutluluğu buluyor Hz. Fatıma. Hüznü, sevindiriyor.
Babasına ulaşacağı için.
Sırrı tutmak ve sırrı fısıldayana ihanet etmemek lazım. Size bir sırrını fısıldayanı mahcup etmemek ahlakımızın ve mürüvvetin gereğidir.
Ama biz böyle miyiz?
Sanmıyorum. Dost olan iki kişi günün birinde ayrıldıklarında veya evli bir çift boşandıklarında ortaya saçılmadık doğru veya yalan sır kalmıyor.

*********

GENÇLERİMİZE DİNİ DOĞRU ANLATMALIYIZ

Ashabı Kehf (Mağara Arkadaşları) olarak bilinen kıssadaki müminler zalim bir putperestin zulmünden mağaraya sığınan gençlerdi. Hz.
Musa'nın yol arkadaşı bir gençti.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) etrafında kümelenen Hz. Mus'ab'dan Hz. Ali'ye, Hz. Ammar'dan, Hz. Muaz'a bütün sahabiler gençtiler. Hz. Peygamber Mekke'yi gençlerle dize getirdi.
Herhangi bir ülkenin geleceğini kontrol etmek isteyen güçler mutlaka gençler üzerinde proje üretirler.
Gençleri yandaş edinenler arzularına daha rahat kavuşabilirler.
Bizim gençliğimiz de bir süredir -dini alanda- böyle bir saldırı ve tahribatın mağduru.
Sureti hakikatten görünen bazı proje insanlar; dinin genleriyle oynamak için ciddi bir dezenformasyona başvuruyorlar.
Dini inkâr yerine, dindar ve aydın düşünür görüntüsüyle güya Kur'an vahyini de koruyor edasıyla hedeflerine ulaşmak için amentumuzu inkâr ettirecek bir faaliyet içindeler.
Allah'la kitabı, kitapla peygamberi, peygamberle ümmetini birbirinden uzaklaştırmaya çabalıyorlar. Bunda başarılı olmak için de; tevhidin iki temel kabulünü "Allah bir ve Muhammed (s.a.v.) Allah'ın son elçisi" birbirinden ayırmaya çalışıyorlar.
Kur'an-ı Kerim;
Hz. Muhammed'in son elçi olduğunu, onsuz imanın olmayacağını açıkça ilan ediyor. Hatta;
Resulullah'a itaat edenin Yüce Allah'a itaat etmiş sayılacağını da hatırlatıyor.
Bu yazıda elbette ki, Hz.
Peygamber'in (s.a.v.) Kur'an'daki yüce makamını anlatacak değilim. O, malumun ilamı olur.
Bizim yapmamız gereken şey, sahabe hassasiyetini doğru kaynaklardan alıp gençlerimize iletmek.
Boş ve gereksiz tartışmalardan onları uzaklaştırıp hayatlarına ve beklentilerine değecek alanlara onları yönlendirmek. Neticede gençler, bizden hayatı, varlığı ile yaratıcısı arasındaki bağı kendilerine kirletilmiş bilgilerden uzak bir formda sunmamızı bekliyorlar. Gençler ruh dünyalarının birer denek gibi görülüp safiyetten uzak bilgilerle dolmasını istemiyorlar.
Sabahtan akşama kadar sürekli olarak sünneti, Hz. Peygamber'in yetkinliğini, Hz. Peygamber'in mucizelerini, kaderi, helal ve haramı inkâr edip didinen ilahiyatçıların gençlerin dünyalarına müspet bir katkısının olmayacağı ortada.
Böyle bir gayretkeşlik insanımızı dini kabullerden ve kutsallardan uzaklaştırmakla kalmaz, önlerinde kendilerini dinlerine bağlayan bütün ilmikleri de çözer.
Ahiret inancı, ibadet hayatı, Allah'a ve peygamberine bağlılık, hesap ve mükafat gerçeği gibi hayatın temel anlamından uzaklaşan bir insan ne ile hayata devam edecek?
EFENDİMİZ BUYURDU
Ölüp de miras bırakan kişinin bıraktığı miras mirasçılarınadır. Onlar arasında paylaşılmalıdır. Ölüp de borç bırakan kişinin o borcu da benim boynumadır. Onun yerine ben ödeyeceğim.
ALLAH'I AN İNSANLARI ANMA
Hz. Ömer şöyle dedi; 'Yüce Allah'ı bol bol konuşun. Sohbetlerinizin temel konusu yapın. Anın. Zira Allah'ı anmak şifadır.
İnsanları konu edinip konuşmaktan sakının. Zira insanları konu alıp bol bol konuşmak hastalıktır.
İnsanları konu edindiğinizde gıybetten kurtulamazsınız.
Gıybet ise, ateşin odunu yakıp tükettiği gibi iyilikleri yakıp tüketir.

*********

DUA EDİN DEDİĞİNDE

Zeyd bin Sabit (r.a.) diyor ki; ben, Ebu Hureyre ve başka biri Efendimizin yanındaydık.
Efendimiz (s.a.v.) dua edin amin diyeyim diye buyurdu. Ben ve arkadaşım kendimiz için dua ettik. Hz. Peygamber (s.a.v.) amin dedi. Sonra Ebu Hureyre dua etti. Duasında şöyle dedi:
"Allah'ım! Ben senden bu iki arkadaşımın dilediğini diliyorum, bir de unutulmayacak bir ilim istiyorum." Bunun üzerine Hz. Peygamber amin dedi.
Biz bu güzel duayı duyunca; biz de aynını istiyoruz dedik. Fakat Hz.
Peygamber bu isteğimize amin demedi ve şöyle buyurdu: Şu Devsli delikanlı sizi geçti. (Hakim, Müstedrek)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.