Sahabeden herhangi birinin böyle bir şey yaptığını bilmiyoruz. Türbelerin yanında kurban kesmek, cahiliye dönemindeki işlere benziyor. Hz. Enes'in bu rivayetinde 'Kabirin yanında -Akır- koyun veya sığır kesilmez' denilmiştir.
Arapların bir kısmı, cömert bir insan ölünce onun mezarının başında deve keser ve etini hayvanlara atarlardı.
Böylece cömert olan ölünün hayrını devam ettirirlerdi.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bu uygulamayı kaldırıyor.
Mezarlığa ekmek ve tuz koymak da hurafedir.
Mısır'da yaygın olan bu adete göre güya soru sormaya gelen meleklere ikramda bulunulmuş oluyor.
Bu hurafe de eski Mısır geleneğinden kalmadır. Allah doğru yola uymamızı ve dini yaşamada yanlış yollara sapmamamızı emrediyor. (Enam, 153) (Fetava Şeriyy, Hayruddin Kasım, 400) Ölmüş bir kişinin arkasından fakirleri doyurmak ve etini dağıtıp sevap kazanmak niyetiyle kurban kesilmesinde ise hiçbir sakınca yoktur.
**************
MÜSLÜMAN HALKIN NEYE İHTİYACI VAR?
İnsanımız bizden sağlam bir iman ve samimi bir Müslümanlığı yaşamak için yardımcı olmamızı istiyorlar.
İnsanımız Rablerinin emirlerini yaşamak, peygamberlerini sevip yolundan gitmek istiyorlar.
Allah'a, kitabına ve peygamberine bağlılık ve ibadetlerini ihlasla yerine getirmede bizlerin kendilerine yol göstermemizi istiyor.
Halkımızın imanı temizdir.
İnancı tamdır. Allah'a ve peygamberine bağlılığı sağlamdır. Dindarlığında samimidir. Ahirete giderken tertemiz gitmenin yollarını arıyor. Evlatlarına, nesil ve nesebine de kendisi gibi tertemiz bir Müslümanlığı miras bırakmak istiyor.
Çünkü insanımız dininden emindir. Bir şekk ve şüphesi yoktur. Ne kitabıyla ve ne de peygamberiyle bir sıkıntısı yoktur.
Ancak; bazı din yorumcularının bu konularda problemlerinin olduğunu görüyoruz. Bunların Allah'a sağlam bir teslimiyetleri yok, peygamberinden rahatsızlar ve ibadet hayatının -dini referanslarıntümüyle değişmesini istiyorlar.
Bu türlerin bir yerden kültürel anlamda nemalanıp, milletin neslini -nesebini- saptırmak için hamleler yaptığını görebiliyoruz.
Bu türler şüphe içindedirler.
Milletin imanına ters yöndeler.
Din tartışılsın istiyorlar.
Bin dört yüz yıllık oturmuş iman ve ibadet kabullerinin zedelenmesini istiyorlar. Bu tehlikeli bir yoldur. Dikkatli olmak lazım. Halkımız ortak paydalarda bir araya gelebiliyorlar.
Farklılaşmış bir dini zedelenme ortak paydaları da savurur.
Bu anlamda bizler üstümüze düşeni yapmalıyız.
Halkımızı uyarmalıyız. Bizi tartışmaların sokağa, kahvehaneye düşürmesine müsaade etmemeliyiz. Zira din en önemli kutsallarımızdandır.
Elbette imanını muhafaza edecek, nesillerin geleceğini koruyacak hamleler yapması gerekir.
**************
BİR FASIK HABER GETİRİRSE
Bugün haber ve haberciliği biraz konuşalım; medya habercileri ve sokak habercilerini ayırmak lazım.
Yalancı ve dedikoducular her zaman toplumda tahribat açısından çok daha etkili olmuşlardır. Doğrular, doğru oldukları için kendilerini ispata çalışmazlar.
Daha sessiz ve sakindirler. Her tarafa girip çıkmazlar. Münafıklıktan haz almazlar, beceremezler de. Çünkü müstakim olmak böyle bir şeydir.
Tevekkülleri Allah'a dır. Aslında bu özellik müminlerin özelliğidir.
Suskundurlar. Emanete ihanet etmez. İçten pazarlık yapmazlar.
Yalancılar ise her gün yeni bir tezgâhın peşindedirler. Sürekli arayıştadırlar. Kimi, nasıl, nerede, nereden vurabilirimin hesabını yaparlar. Münafıkların başlıca özelliği sinsice ve gizlice yürümektir. Sureti haktan görünürler.
Münafık nifak ve nefek eş kelimelerdir.
'Nefek' Arapçada 'tünel' anlamına gelir.
Kelime münafıkların karakterini yansıtır.
Tünel gibi, alttan, yer altından kuyu kazana münafık denir.
Kur'an-ı Kerim bu sinsi karaktere karşı bizi uyarıyor. Şöyle buyuruyor:
'Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz. Sonra yaptığınıza pişman olursunuz.' (Hucurat, 6) Haberden önce haberi getireni - tanıyın.
Sonra haberi inceleyin. Eğer haberi getiren yalancı, sahtekâr, emanete ihanet eden, makam sevdalısı, fırsatçı, mevki ve mansıb için doymaz, sinsice bekleyen, makama getirildiğinde iyi, alındığında kötü ise insanların güvenini sarsan birisi ise habere itibar etmeyin. Haberciyi kontrol altında tutun. Kime hizmet ediyor, hedefi nedir? Araştırın.
Bu tür münafık karakterliler insanlar hakkında müzeyyef bilgi toplar ve insanların birbirine itimatlarını sarsarlar. Yalandan yemin ederler. Kendilerini gizlemek için başkalarını tehlikeli gösterirler. Müminler arasında kardeşliği yıkarlar. Allah'a imanları yoktur veya sağlam değildir. Ahiret endişeleri yoktur. Bütün bunları belli hedefler için yaparlar ama aynı zamanda da iblisin tuzağına düştükleri için de bu huylarından kurtulamazlar.
Yalan yemin ederler. Gözyaşı dökerler (Hz. Yusuf'u kuyuya atan kardeşlerin gözyaşlarıyla Hz. Yakub'a geldikleri gibi).
Güçlüye itaat ederler, ama zayıf anını gizlerler. Sevmedikleri güçlüyken sessiz kalırlar. Gün gözetirler. Pusuda kalırlar. Vaktini kollarlar. İmkân buldukları her türlü hainliği de yaparlar.
Müslüman aynı delikten ikinci kez sokulmamalı, tedbir almalıdır.
Doğrudur. Şerefli ve mert düşman;
Münafık karakterli düzenbaz ve içten pazarlıklı dosttan daha onurludur.
Kişinin namazı, orucu, dindar görüntüsü onu münafıklık yapmaktan alıkoymaz. Öyleyse Allah'a tevekkül edin ve size her ulaşana, ulaştırana, kulağınıza her fısıldanana, önünüze her getirilene mutlaka şüphe ile bakınız. Her duyduğunuzu paylaşmanız veya yaymanız yalan olarak size yeter.
Hucurat suresindeki bu ayeti kerime özellikle bütün kardeşlerimizin özellikle okumaları ve göz önünde bulundurmaları gereken bir ayettir.
Yazıyı Efendimiz'in (s.a.v.) "Şeytan insana damardaki kan gibi nüfuz eder. Korkarım ki, kalbinize şer atar" uyarısıyla bitirelim.
**************
BEŞ VAKİTTE CENAZE NAMAZI
Kâbe'de ve peygamberimizin mescidinde cemaatle namaz kılıyoruz. Beş vakit namazı da cemaatle kılıyoruz umre yolculuğumuzda.
Ancak bir husus dikkatimizi çekiyor.
İki haremde de her vakit namazın ardından müezzin cenaze namazı kılınacak diye komut veriyor. Birazdan erkek, kadın veya çocuklar niyetine namazını kılıyoruz. Farzı kifaye olan cenaze namazını kılıyoruz.
Ama cemaatsiz vakit geçmiyor. Her namazın ardından 4-5, 8 cenaze kalkıyor. Bu duygu, bu hal sizde müthiş bir muhasebe duygusunu oluşturuyor.
Türkiye'de namaz kılarken bunun farkında değiliz. Belki özellikle ölüm olunca cenaze namazı için camiye gidiyoruz.
Orada ise namaza gittiğiniz her vakit cenaze ile karşılaşıyorsunuz.
Bence tükenmez hırs sahibi, doymak bilmeyen iştahla insanlara saldıran, dedikoducu, yalancı, bol yemin eden, hayatı hep gidecek zanneden, toprağı ve hesabı unutan insanların tez elden oralara gidip cenaze tabutlarına omuz vermesi gerekiyor. İbret olarak ölüm yeter!
**************
MUAZ, SENİ SEVİYORUM
Efendimiz sahabeden Muaz bin Cebel'in elini tuttu. Ve; Vallahi seni seviyorum. Sana tavsiyede bulunuyorum. Her namaz sonrası şöyle de; Allah'ım! Bana seni zikretmem için yardım et. Allah'ım! Sana şükretmem için bana yardım et. Allah'ım! Güzel ibadet edebilmem için bana yardım et..