Birbirimizi sevmede ölçümüz ne olmalı
Ve bu iki duygu insanlarda genellikle nefsani endişelerden ve menfaat duygularından beslenmektedir.
Yani kişi menfaati oldukça sever. Menfaati kesildi mi nefret eder.
Müslüman için iki duygu da Allah rızası ölçeğinde değerlendirilmelidir.
Allah için sev ve Allah için buğz et (uzaklaş) bu ilkenin özetidir.
Peki Allah için sevmek ne demektir. Veya buğz etmek?
Karşındaki Allah'ın rızasını gözettikçe, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) bağlılığına devam ettikçe ona yakınlaşırsın; buradan uzaklaştıkça da uzaklaşırsın.
Bizler, bu nedenle Yüce Allah'a imanın hemen akabinde Hz. Peygamber'e (s.a.v.) bakışı gözetiriz. Kalben ve fikren O'na bağlı olana mümin teslimiyeti ve yakınlığıyla yakınlaşırız. Buradan taviz verene, başka hesabı olana, plan içinde olana ise mesafe koyar ve hesabı Allah'a bırakırız.
Hayatta dost edinme kriterimiz budur. Dost kalma da aynı.
"Allah'ın ipine sarılın, kardeş olun, mümine mümin kardeştir, birbirinizi sevin, safları sıkı tutun, bir vücudun organları gibi olun, zalim de olsa, mazlum da olsa müminin yanında yer al (yani kötü yoldaysa düzeltmek için yanında ol, iyi yoldaysa destekçisi ol)" gibi bütün desturlar;
'el-hubbu lillah ve'l buğzu lillah' genel prensibini bize fısıldıyor.
Sevmekte ve uzaklaşmakta temel ölçü Allah'tır. O'nun rızasıdır.
O halde birini neden sevdiğine bir daha bak. Menfaatte seninle örtüştüğü için mi, Allah'ın rızası için mi?
Bunun cevabını verecek olursak; köydeki hacı teyze, dağdaki çoban Rahman'ın rızasını tercih ediyor. Biz umum Müslümanlar ise, dünyanın rızasını ve menfaatimizi tercih ediyoruz.
HZ. MUHAMMED'E (S.A.V.) İMAN EDEN KURTULUR
Kur'an-ı Kerim önceki kitapların hepsinin Allah katından indiğini ve tebliğcilerin birer peygamber olduğunu doğrular. Bu ayrı bir şeydir. Hz. Muhammed (s.a.v.) indikten sonra bütün din mensuplarının Kur'an'a ve Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman etmelerinin gerekliliği ayrı bir şeydir. Kur'an kitabı olan olmayan bütün inançlar üzerine hakemdir.
"Sana da (ey Muhammed) önündeki kitabı (Tevrat, Zebur, İncil'i) doğrulayıcı ve onları denetleyip gözetleyerek düzeltici olarak bu Kitap'ı (Kur'an) hak ile indirdik. Artık sen onlar (Kitap ehli) arasında Allah'ın indirdiği (Kur'an) ile hükmet." (Maide, 48) Bu ayet açıktır. Hz. Muhammed'e (sav) inen kitap diğer bütün dinler üzerinde müheymin, yani belirleyicidir. Yanlışlarını işaret eder, doğrularını tasdik eder. Ne diyalog, ne şu, ne bu ne de başka bir şey bu hakikati değiştiremez.
Böyle iman ettik, böyle de ahirete gitmeye niyetliyiz. Bu imanın bedeli de neyse ona kabulümüz var. Ahirette de rabbe söyleyecek sözümüz budur inşallah.
Kur'an'a ve Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman etmeden kurtuluşa ermenin imkânsız olduğunu belirten bazı ayetlerin mealini verelim:
1- (Ey Muhammed) de ki; Ey insanlar!
Şüphesiz ben, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın size, hepinize (gönderdiği) elçisiyim. O'ndan başka ilah yoktur.
O diriltir, öldürür artık Allah'a ve O'nun ümmi peygamberi olan elçisine iman edin. - O (peygamber) ki Allah'a ve O'nun sözlerine iman eder- ve Ona (o peygambere) tabi olun ki doğru yolu bulasınız. (A'raf, 158)
(Ali İmran, 31)
(Ali İmran, 32)
Uyun, gereğini yapın ve o yolu yol edinin demektir bu. Biz hem Kur'an'a ve hem de Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman etmek ve uymakla zorunluyuz. Kur'an'a iman ettim, ama Hz. Muhammed'e iman etmedim diyen nasıl boş ve cehalet kokan bir iddiada ise,Allah'a iman ettim ama, Hz. Peygamber'e iman etmedim diyenin de imanı boştur.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) devlet başkanlarına, putperest veya Hıristiyan liderlere gönderdiği bütün 'irşad ve tebliğ' mektuplarında Allah'a iman, İslam'a davet ve peygamberliğini kabul emri vardır.
Biz cennete girişin yolunun Kur'an'a ve Hz. Muhammed'i (s.a.v.) son elçi olarak kabul etmekten geçtiğini apaçık diyoruz.
Ölçümüz; tebliğ ve irşaddır. İmanımız da böyledir.
Bu gerçek; diğer din mensuplarıyla; olacak olan beşeri, insani, vicdani ilişkilere zarar vermemelidir. Bu ayrı bir şeydir, onları anlamak ayrı bir şeydir, İslam'ı tebliğe devam etmek ayrı bir şeydir. Başka din mensuplarıyla, ekonomik, insani, siyasi vs ilişkilerimiz bu hakikate aykırı değildir. Ölçümüz bu hususta Hz.Mustafa'dır (s.a.v). Her şeyde olduğu gibi.
Müslüman imanında pazarlık sahibi değildir.
Kâfirun suresinde olduğu gibi açık ve net görüş sahibidir.
RÜYADAKİ DUA
Adamın biri Efendimiz'e (s.a.v.) geldi. Ve şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü.
Dün gece bir rüya gördüm.
Rüyamda bir ağacın arkasında secde ediyordum.
Bir de ne göreyim, ağaç da benimle beraber secde etti. Ve ağaç secdede şöyle dedi:
- Allah'ım bu secdeden dolayı katında bana bir sevap ver. Allah'ım bu secdeden ötürü bir günahımı kaldır. Allah'ım bu secdenin mükafatını yanında tut.
Kulun Hz. Davud'un yakarışını nasıl kabul ettiysen benden de öylece kabul et." İbn Abbas diyor ki: Hz.
Peygamber (s.a.v.) secde etti ve secdesinde tıpkı rüyada ağacın dediği gibi Allah'a dua etti. (Tirmizi, 579)
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) SECDEDE ŞÖYLE DUA EDERDİ
1. Dua:
Allah'ım bütün günahımı affet.
Küçüğünü ve büyüğünü önce işlediğimi, sonra işlediğimi öncesini-sonrasını, gizli olanını açık olanını affet.
2. Dua:
Allah'ım; kulağım, gözüm, kanım, etim, kemiklerim, sinirlerim, ayaklarımın taşıdığı her organım, bütün vücudum senin için secde etti.
3. Dua:
Allah'ım! Sana secde ettim.
Sana iman ettim.
Sana teslim oldum.
Yüzümü yaratan ve şekillendirene, sonra başıma görme ve duyma organlarını yaratana secde ettim. Allah çok yücedir.
Ve O yaratanların en güzelidir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)