Müslüman yalan söylemez
Hz Peygamber şöyle buyurdu; "Allah'ım! Dilimin şerrinden sana sığınırım." Bir peygamberin dili şer üretmez. Şer konuşmaz. Şerre geçit vermez. Bütün bunlarla beraber Hz. Peygamber'in "dilimin şerri" ifadesi ciddi bir uyarı niteliği taşır. En azından bizim gibi dili her şeye müsait olanlar için.
Hz Ebubekir (ra) bir gün dilini tutar ve şöyle der; "Benim bütün çektiklerim senin yüzündendir."
"İnsan ya doğru ve güzel söz söylemeli veya sükût etmeli, susmalıdır" (Tirmizi, Zühd 60).
Dilin bela ve afetlerinden korunmak için şu iki hususa dikkat etmek gerekiyor.
1- SÖYLENEN SÖZ DOĞRU OLMALI
Hz. Peygamber, çocuğuna seslenen bir kadını duyar. Kadın çocuğuna şöyle diyordu; "Gel, bir şey vereceğim." Hz. Peygamber (sav) ne vereceksin diye sorar. Kadın "hurma" cevabını verir. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle cevap verir; "Eğer çocuğu çağırıp da kandırsaydın, bir şey vereceğim deyip de vermeseydin bu söz senin amel defterine yalan olarak yazılacaktı" (Ebu Davud Edep 79).
Anne ile çocuk arasındaki diyaloglarda bile doğruluktan ayrılmamayı emrettiğine göre Hz. Peygamber (sav) "şakadan da olsa her yalan söz aleyhte yazılan bir günahtır" buyurmuşlardır. Demek ki günaha karşı iştahlı olmamamız gerekir.
2- HER TÜRLÜ YALANDAN KAÇINILMALI
Hz. Peygamber'in yanına biri gelir ve şöyle sorar "Ey Allah'ın Resulü! Müslüman içki içebilir mi? Hz. Peygamber (sav) "içebilir (yanılabilir, günaha girmiş olabilir)" der. Müslüman hırsızlık yapabilir mi diye sorar. Peygamberimiz (sav); "yapabilir" der. Müslüman zina yapabilir mi diye sorar. Efendimiz "evet yapabilir" buyurur. Bunun üzerine adam sorar "Peki, yalan söyler mi" der. İşte o anda sırtını dayamış olan Hz. Peygamber doğrulur ve hiddetle şu cevabı verir; "Hayır! Müslüman yalan söylemez." Yalan söylemeyi zina kadar, içki kadar, hırsızlık kadar ağır sayıyor peygamberimiz. Zira yalan, "doğruluk üzerine kurulan" Peygamberlik müessesesinin bütün ilkeleriyle çatışır. Onun için "asla" der.
Ticaretimizde, ikili ilişkilerimizde, alışverişimizde, doğruluk ilkesine riayet ettiğimiz söylenemez. Menfaatimizi doğruluğun önüne koyuyoruz. Kendimizce çoğu kez yalan söylemeyi meşru görüyoruz. Namazla, Kur'an'la yalanın bir yerde olamayacağını düşünemiyoruz. Doğruluk mutlaka kazandırır. Çünkü doğrunun sahibi ve ortağı Allah'tır.
Yalan ve sahtekârlık üzerine dünya kuranların geleceği olamaz. Bazen kazanıyor görünseler de neticede mutlaka hüsrana uğrarlar. Etrafınıza bakınız. Emek hırsızlığı yapanların, başkalarının alın terini sömürenlerin yıkıldıklarını ve yıkılacaklarını görürsünüz.
BİR DUA
Hz. İsa'nın duâsı
Allah'ım! Bugün yine sabahladım. Bugün de başıma gelecek fenalıkları engelleyecek gücüm yoktur. Arzu ettiğime ulaşabilecek kuvvetim de yoktur. Biliyorum bütün güç sendedir ya Rabbi ben yaptığım işimle sana rehin düşmüşüm. Benden daha fakiri yoktur. Rabbim beni düşmanımın önünde gülünç duruma düşürme, dostuma kötülük yaptırma, dinimde musibete uğratma! Rabbim en büyük arzumu dünya kılma. Bana acımayanı üzerime musallat etme. Ey ebedî diri ve hayat sahibi olan Allah'ım duamı kabul eyle.
BİR HADİS
Oruç tutun. Şüphesiz oruç cehennem ateşine ve dünyanın kötülük ve musibetlerine karşı kalkandır. (Cami'üs-Sağir,4:212)
BİR SÜNNET
Yolda giderken ayağa takılabilecek veya ona benzer şeyleri kenara çekmek.
BİR ESMA
El-Mü'min: "Güven veren, emin kılan, koruyan."
BİR AYET
"Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir grup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da "Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler. Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez." (Nisâ, 77)
SORU - CEVAP
Müslüman hanımların tesettür/örtünme kurallarına riayet etmesi farzdır. Namahrem erkeklerin bulunduğu yerlerde ve evlerinden dışarı çıkarken başlarını örtmeleri dini bir gerekliliktir. Ancak bu kurallara riayet etmemek, örneğin başı açık olarak gezmek, abdesti bozmaz. Abdesti bozacak durumlardan biri meydana gelmedikçe almış olduğu abdestle namaz kılabilir.
Mü'min, ibadeti Allah istediği için yerine getirir. Müslüman elbette cenneti ister ve elbette cehennemden korkar. Ama ibadetini cehennem korkusu veya cennet arzusuyla yerine getirirse ibadetin ruhunu anlamamış olur. Hz. Ali, cennet veya cehennem niyetiyle ibadet edenleri paralı kölelere benzetir. Allah rızası ve sevgisi, ibadetin gayesi olmalıdır.
Sabah ve ikindi namazlarından sonra kaza namazı kılmamak daha uygundur. Diğer namazlardan önce veya sonra kaza namazı kılabilirsiniz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)