Modern çağda vahşileşen insanlığa bundan 1400 sene önce verilmiş bir talimatnameyi hatırlatmak istiyorum.
Halife Hz. Ebu Bekir, Filistin taraflarına giden Hz. Üsame bin Zeyd'e şu talimatı verdi:
Ey insanlar! Size on talimat ve tavsiyem var. Dinleyin ve bunlara uyun:
Allah'tan korkmanızı emrediyorum.
Emanete ihanet etmeyin.
Aldatmayın.
Güveni zedelemeyin.
Kulak burun keserek işkence etmeyin.
Küçük çocukları, ihtiyar erkekleri ve
kadınları öldürmeyin.
Hurma ağaçlarını, meyve veren ağaçları
kesmeyin. Yakmayın.
Gıda niyetiyle olmadıkça, keçi, sığır ve
deve kesmeyin.
Manastırda (kilisede) inzivaya
çekilen insanlara dokunmayın.
Onları hallerine bırakın.
Size yemek getirildiğinde Allah'ın ismini okuyup yiyin.
İtaatsizlik etmeyin, hile yapmayın, korkaklık göstermeyin, kiliseleri yıkmayın, ekinleri yakmayın, hayvanlara zulüm etmeyin. (Pry Hamidullah, Devlet İdaresi, 1963, s: 252)
Şimdi modern zamanın despot ve zalimlerine öğreteceğimiz birinci ders bu olmalı bence. Ar damarı çatlamış vicdan yoksunların, 1400 seneden daha da eski olan bu talimatı! İslam nerede! Onlar nerede!
İSLAM GÜZEL AHLAKTIR
Hz. Peygamber (s.a.v.); "
Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyurmuştur.
Demek ki güzel ahlakın birçok unsuru terk edilmiş veya rayından çıkarılmıştı ki Hz. Peygamber böyle buyurdu.
Belki de güzel ahlak burada 'vahiy' anlamına gelmektedir de Hz. Peygamber; tahrip ve tahrif edilmiş dinleri düzeltmeye, terk edilmiş vahyi tekrar hayata katmaya geldim demek istiyor.
Çünkü diğer bir hadisinde '
İslam güzel ahlaktır' buyurmuştur.
İslam güzel ahlaksa, İslam'dan uzak kalan hususlar bu özelliklerden uzak demektir. İslam güzel ahlaksa, Müslüman güzel ahlak sahibi olmalıdır demektir. İslam güzel ahlaksa; fesatlık, hasetlik, kıskançlık, nefret, kin, düşmanlık, kısır bakış, dar kalp, dünyaya ve mevki makama aşırı hırs İslam dışı demektir.
Hasislikten uzak duracaksın.
Hırstan soyutlanacaksın.
Haset etmeyeceksin.
Kıskanmayacaksın.
Çirkin laf söylemeyeceksin.
Kalbinizi temizleyeceksiniz.
Ruhunuzu duru hale getireceksiniz.
İnsanları küçümsemeyeceksiniz.
Kendinizi Kaf dağında görenlerden olmayacaksınız.
Vicdanınızı harekete geçirecek, kendinizi insanlardan yüksekte görmeyeceksiniz.
Bunların zıddı sizi sarmalamışsa, isterseniz bütün dünyanın ilmini, irfanını almış olan, yüzlerce üniversite bitirin, en yüksek akademik mertebeleri kazanmış olun hiçbir şeye sahip değilsiniz, bomboş bir insansınız demek ki.
Çünkü kalbinde zerre kadar 'kibir' olan imanın tatlılığını alamaz. Çünkü iman ile kibir aynı kalpte olamaz.
KALEM VE KELAM ERBABININ HALİ
Kibrin ve hasedin en kötüsü kitap ve kalem erbabının hasetidir. Çünkü kitap ve hikmet insana eğer 'Vav' harfi gibi tevazuyu, hasbiliği, Allah için sevmeyi, insanlara tebessümü ve duayı, kendisi için hayal ettiğini Müslüman kardeşi için istemeyi, takva ve zarafeti, tevekkülü, tecellileri kabul etmeyi öğretmediyse ne mana ifade eder?
Burada kitap ve hikmet kalır mı? Nemrud'u, Firavun'u helak eden; şeytanı recim sıfatıyla vahye yazdıran kibir ve kendini beğenmişlikten başka ne olabilir ki!
Mümin hem ruhen, hem bedenen, hem zihnen temiz olmalı. Nezih olmalı, sabırlı olmalı.
Kendisinin Allah lütfetmezse bir şey olmadığını bilmeli. İnsanı yükselten de indiren de Allah'tır bunu bilmeli. Saygılı olmalı. Sevgiden yana olmalı. Fesat ve fitnenin sarmalına girmemeli.
Çamur atmamalı. Yalan konuşmamalı.
Tenkitte ölçülü ve insaflı olmalı. Tenkidin ve eleştirinin şehvetine kapılmamalı. Her söz, fiil ve kalp buğzu, Allah'ın rasadına takılacaktır.
Allah'ın resulüne sordular: Allah katında en sevgili kullar kimlerdir.
Cevap buyurdu:
- Ahlakı en güzel olanlardır. Hz. Aişe soranlara izah etti:
'Hz. Peygamber'in ahlakı Kur'an'dı.' İrfanı olmayanın, Allah korkusu olmayanın, vicdanı olmayanın ahlakı da olamaz.
Bunların tümünden mahrum olanın da korkulur ki imanı da olamaz.
KâBE'YE GİREN GÜVENDEDİR
Dünyadaki gerginliği, insanımıza tahammülsüzlüğü görüyorsunuz.
Avrupa'da insanımıza reva görülen muameleyi de...
İslam korkusunun önyargının, İslam düşmanlığının zirve yaptığı bir dünyada İslam'ın daha çok anlatılması ve anlaşılması gerekiyor. Yükümüz ağır.
Vebalimiz çok.
Bizler din adına konuşanlar, akademisyenler, kalem ve kelam erbabı enerjimizi birbirimizi yaralamakta kullandık. Berbat ve gereksiz bir kapışmaya mahkûm ettik kendimizi.
Tevekkül yerine, tearüf (tanışma) yerine düşmanlık ettik.
Bu dini, bu ülkeyi, Allah'ı ve peygamberini seven herkesin müthiş bir hamle ile İslam'ı anlatmaya, tanıtmaya çabalaması gerekiyor.
Hz. Peygamber (s.a.v.) on bin arkadaşıyla Mekke'ye giriyor.
Yaptığı ilk uygulama genel bir eman - güvencenin verilmesidir. Sahabe büyük bir ihtişam ve ama bir o kadar büyük bir tevazuyla Mekke'ye girerken putperestlere güvence vererek şu cümleleri haykırıyorlardı:
- Kim Ebu Süfyan'ın (Mekke'nin lideri) evine girerse güvendedir.
(Dikkat çeken nokta şudur: Ebu Süfyan'ın evinde Hz. Hamza'nın ciğerini dişleyen karısı Hind de vardı, başkaları da)
- Kim Hâkim bin Hizem'ın (Diğer bir lider) evine girerse güvendedir.
- Kim silaha el atmazsa güvendedir.
- Kim Kâbe'ye girerse güvendedir.' Bütün mahremiyetlerin çiğnendiği, ırza tasallut olunduğu, insanın her türlü güvence ve güvenden mahrum olduğu, münafıklığın geçer akçe olduğu bu dünyada, bu çağrıillaki lazım.
İTİKATTAKİ İKİ BÜYÜK ALİM
İslam'ın inanç cephesini anlayacağımız bir metodoloji içinde takdim eden iki büyük alim;
Maturidi (280-336) ve Eş'ari (260-330) İslam âleminin aşılamamış iki büyük düşünürüdür.
Bu yazımızda İmam Eş'ari'yi tanıtacağız. Gelecek hafta ise İmam Maturidi'yi yazacağız.
İmam Eş'ari: Önceleri Mutezile mezhebine mensuptu.
Üvey babası Ali Cübbai Mutezile büyüklerindendi. Eş'ari, hocasıyla tatmin olmadığı konularda tartışırdı. Akılcılığı bir anlamda vahyin önünde tutan ve birçok hususta ehli sünnet çizgisine muhalif olan Mutezile'nin Kur'an ve sünnetten uzaklaştığını gördü.
Özellikle Kur'an mahluktur, Allah görülmez insan kendi eylemlerinin yaratıcısıdır görüşlerini ehli sünnet anlayışına aykırı gördü. Sonraları Mutezile'den ayrıldığını resmen ilan etti. En güçlü kelam sistemi olan eşariliği kurdu.
Eski bir Mutezile alimi olan Eş'ari'nin Kur'an ve hadisteki derinliği yoldan uzak olan itikadi mezheplerin açığını daha net görmesini sağladı. Mutezile'ye en ağır ve yıkıcı eleştirileri Eş'ari getirdi. Eşarilik bir ekole dönüştü. Siyasi baskılar gördü.
Nizamülmülk döneminde rahat bir ortama ulaştılar.
Abdülkadir Bağdadi, Semenani, İci, Şenif Cürcani, Nasir Tusi, Şehristani, Herevi, Amidi gibi dev alimler bu ekole mensuptu.
İbn Furek, Bakillani, Cüveyni (iki haremin imamı ismiyle tanınır.) İmam Gazali, Fahreddin Razi, Kadı Beyzavi bu ekolün alimleri olmakla beraber Eşariliğe hayli katkıda da bulunmuşlardı.
İmam Eş'ari'nin 300 eser yazdığı biliniyor.
İmam Eş'ari'nin başlıca görüşleri Eş'ari kendinden önce gelen
alimlerin görüşlerini bir sisteme
oturttu. Eski bir Mutezile alimi
olduğu için karşı görüşleri çok iyi
biliyor ve güçlü delillerle onların
delillerini çürütüyordu:
Görüşleri ise özetle şöyleydi:
1- Allah'ın ezeli sıfatları var ama bu sıfatlar Yüce Allah'ın ne aynı ne de gayri değildir.
2- Bütün eylemleri kul ister kazanır Allah yaratır.
3- İyiliği ve kötülüğü (hayrı ve şerri) Allah yaratır. Her türlü fiili yaratan Allah'tır kazanan ise kuldur.
4- Büyük günah işleyen mümindir. Günahıyla günahkârdır.
Bununla dinden çıkmaz.
Mutezile'ye göre ise büyük günah işleyen dinden çıkar.
5- Yüce Allah'ı görmek caizdir.
6- Allah dilerse günahkâr kullarını affeder, dilemezse affetmez.
7- İyi veya kötü ancak Allah'ın bildirmesiyle bilinir.
8- Kur'an edebi (edebiyat) yönünden de mucizedir.
9- Allah hiçbir şeye zorlanamaz.
10- Kabir azabı, sorgusu, ahiretteki terazi ve sırat köprüsü haktır.
11- Cüz'i iradeyi Allah yaratır.
12- Allah'ın fiilleri için bir sebebin bulunması şart değil.
13- Peygamberlik için -nübüvvet- erkek olma şartı yoktur.
14- Ümitsizlik halindeki tövbe geçersizdir (Yani daha önce iman etmemiş biri son nefeste ahireti görüp iman ederse geçersizdir.)
15- İman artar ve eksilir.
16- Her peygamber mucize göstermek durumundadır.
17- Veliler keramet gösterebilirler.
(Gelecek hafta inşallah İmam Maturidi'yi tanıtacağız.)