İslam âlemi Uhud sonrası gibi
Sahabe 74 şehit verdi.
Uhud sonrası ayetler iner.
Uhud sonrası yaraları sarar.
Darbe yemiş Hz. Resul'ün ordusuna, gevşemeyin ve hüzne kapılmayın der. Aynen şöyle ayet; "Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın.
Eğer inanmışsanız üstün gelecek olan sizsiniz." (Ali İmran, 139) Uhud sonrası yaralar sarılmalıydı.
Hz. Hamza gibi, Hz. Mus'ab gibi zirveler şehadete uçmuştu. Uhud'un üzerinde artık sahabenin gölgesi vardı. Sonra bir ayet daha iniyordu:
"Size bir yara dokunduysa karşı topluluğa da benzer bir yara dokundu." (Ali İmran, 140) Kayıplarınız var, şehitleriniz de. Ama daha önce size düşmanlık edenler de yara almışlardı.
Böyledir hakikat. Sıkıntılı ve sevinçli günleri. İnsanlar arasında dönüp durur. (Ali İmran, 140) Genelde İslam âlemi Uhud sonrası gibi yaralı. Sıkıntılarımız var. Darbelenmişiz. Gönlümüz yaralanmış. Ama her sıkıntıdan bir çıkış vardır elbet. Kur'an "gevşemeyin" buyuruyor.
'Üzüntüye kapılmayın.
İnanıyorsanız üstünsünüz.' Buyuruyor. İman ediyoruz.
Kur'an'a ve Resulüne ahdimiz, misakımız, biatımız var.
Uhud olmasaydı, Uhud'dan ibret alınmasaydı, Mekke'nin fethi, Huneyn, Taif olmazdı.
Risaletin nuru Kâbe'yi aydınlatmazdı.
Onun için Kur'an-ı Kerim; inanıyorsanız üstünsünüz buyuruyor. İnanıyoruz, üstünüz.
Hayber'in fethi, Mekke'nin fethi, Taif'in fethi, Tebük seferi, Hendek zaferi, ama hepsi Uhud yarasından sonra kazanılan büyük kalelerdir.
Onun için zaman artık, bilişme, bilenme, kucaklaşma, şuurlanma, dinin yeniden kalplere sunulması, yüreklerin birleştirilmesi, nifakın etkisizleştirilmesi zamanıdır.
Namazla sıkıntıları aşın: Allah çağırıyor gitmeyecek misin?
Namaz bir ibadettir. Kur'an'ın bir emridir. Rahatlama vesilesidir.
Yüce Rabbe verilen söze sadık kalmaktır. Hayatı düzene sokmaktır. Ahiret nidasını dünyaya taşımaktır.
Müezzin 'Hayye' dediğinde ayağa kalkmaktır. Secdeye durmaktır. Kıyama yeltenmektir. Sıratı geçmektir. Emana sığınmaktır.
-Hayye; haydi diril, haydi kalk aynı zamanda pişmanlıktır.
Günahtan pişmanlık.
Sonuçlarına erişemeyen tövbeden pişmanlık. Kabul edilmeyen duadan pişmanlık. Harama uzanan elden pişmanlık, kalbe sokulan Allah'tan gayrisinden pişmanlık.
Hayye ile güne başlayan kabirde sıkılmayacaktır. Ölümde çile çekmeyecektir. Ölürken susamayacaktır. Hayattan haz alacaktır. Duası reddedilmeyecektir.
İyilerin defterine yazılacaktır.
Cehenneme uzak olacaktır.
Cennetten yer beğenecektir.
Sadece girmeyecek. Yer beğenecektir.
Hayye denildiğinde ateşe kapalı olan dairenin tam ortasındasın.
Namaz Rab ile sohbettir. Derdini açmaktır. Kulluğa dönmektir. Batıl ve batak felsefelerden, boş kurgulardan, kibir ve riyadan, büyüklenme duygusundan rahmana sığınmadır.
Hayye ilahi randevudur.
Hazır mısın? Sözüne sadık mısın?
Bak! Müezzin Allah'ın evine çağırıyor.
Gidecek misin? Allah seni çağırıyor! Hâlâ duracak mısın!
Hâlâ bakacak mısın?
Batı İslam'ı din olmaktan çıkarmak istiyor
Görünen o ki İslam'ın rağbet edilen, en azından, ırkçılığa, katı kapitalizme karşı sınıfsız bir toplum, hakkaniyet ve adalet düzlemi içinde saygın bir gelecek vaat eder görüntüsünü kabullenmek istemeyen batı, İslam âlemine örgütlerin felsefesi noktasından bakmak istiyor.
İslam'ı din hüviyetinden arındırıp; radikal örgütlerin felsefesiyle tarif etmek istiyor.
Toplumuna öyle takdim ediyor. Bu kendilerince bir emniyet, belki yalnızlaştırma politikası belki başka gerekçelere dayanıyor. Ama bu hasta yapının insancıl olmadığı, ahlaki olmadığı ortada.
İslamofobi bugün geçer akçe. Bugün böyle. Ama bu yarın böyle olmayacak. Bu tuzak ters bir kapan gibi, kapanı kuranın elini kıstırabilir.
Dinlerin genleriyle oynayanlar, kendi dinlerinin lehine bir başarı kazanamazlar.
Sistemin tümünü bozarlar.
İlahi bir hesaba çarpılırlar.
Zira şiddet ve hiddet sarmalına kapılmış insanların sonraki nesilleri babalarına, atalarına hazırlanan kaderi sorgular. O zaman da yüzyıllarca devam edecek bir hiddet kapımıza her mevsim gibi fütursuzca girer.
Batıdaki aklı başındaki insanlar bu oyundan vazgeçmeliler.
İslam'la uğraşmaktan, Müslüman gençleri terörize edecek yapılardan vazgeçmeliler.
Müslümanlarla hakkaniyet ölçüsünde iki taraf gibi oturmalılar.
Efendimiz'in (s.a.v.) penceresinden...
Kötüler hayatta mutlu olabilir mi?
Kötülerin görünen mutlulukları ve rahatlıkları onların helakı demektir. Yüce Allah ayetlerini inkâr edenleri derece derece helaka, yok olmaya sürükler. İbret alıp da kendilerine gelenler belki kurtulurlar.
Ayet böyle buyuruyor:
"Ayetlerimizi yalanlayanları hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helaka götüreceğiz." (A'raf,182)
Üç dua makbuldür
Üç kişinin duası geri çevrilmez. Allah katında makbul olur.
1- Babanın (evladına) duası. Babanın evladına duası, Peygamber'in ümmetine duası gibidir.
2- Misafirin duası.
3- Mazlumun duası (Tirmizi, Birr, 7/1905).
Not: Perşembe akşamı saat 23.30'da Atv'deyim... Cuma sabahı saat 08.30'da Atv'deyim... Pazar günü saat 10.00'da Atv'deyim. Siz de inşallah ekran başındasınızdır. Sevgi ve duayla...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)