NİHAT HATİPOĞLU

Müşrik de olsa amca!

Ebu Leheb Hz. Peygamber'in (s.a.v.) amcasıydı.
Peygamberimize Mekke'deki en ciddi muhalefeti o yaptı. Peygamberimizin iki kızıyla evli -veya nişanlı- olan iki oğluna Peygamberimizin kızlarını boşandırdı.
Çirkinlikleri sayılamayacak kadar çoğaldı. Karısı Ümmü Cemil de aynıydı.
Ebu Leheb'in ölümünden önce inen 'Tebbet' suresi Ebu Leheb'in iman etmeden öleceğini haber verdi. O ve karısı küfür üzerine ölecek ve cehenneme odun taşıyacaklar.
İlahi bir mucizedir ki; bu sure yıllarca Mekke'de okundu ve Ebu Leheb de hayattaydı.
Ne Ebu Leheb ve ne de karısı: "İşte biz Müslüman olduk! Ayet olmayacağımızı söylüyordu.
Biz ayetin haberinin zıddına iş yaptık" diyemediler ve küfür üzerine öldüler.
***
Bu surenin çok dikkat çeken bir noktası da şudur. Kur'an-ı Kerim'in bugünkü sure tertibinde son üç sure (İhlas, Felak ve Nas sureleri) "Kul" = de ki ey Muhammed emri ile başlıyor.
Yüce Allah, vereceği mesajı Hz. Peygamber'i (s.a.v.) manidar bir şekilde muhatap alarak aracı kılıyor:
"De ki (Ey Muhammed!) Allah birdir" gibi. Ancak sondan dördüncü sure olan 'Tebbet' suresi gelince işin dizimi değişiyor.
Yüce Allah 'Kul' demeden, yani Hz. Peygamber'i (s.a.v.) sözü muhatabına vekil kılmadan direkt olarak Ebu Leheb'e sesleniyor.
"Elleri kurusun Ebu Leheb'in" diye başlıyor. Böyle başlıyor çünkü putperest bir müşrik de olsa neticede Ebu Leheb Hz. Peygamber'in (s.a.v.) öz amcasıdır. Ve sanki Yüce Rabbimiz, Peygamberine amcana "ellerin kurusun" de sözünü uygun görmüyor ve kendisi Ebu Leheb'e ellerin kurusun buyuruyor.
HASETİN TÖVBESİ VAR MI?
İnsanoğlu tövbe kapısını tırmalar ama çoğu kez tövbesinden haz alamadan başka bir günaha dalar. Tövbeyi gerektiren en büyük günahlardan biri de hasettir. Hz. Peygamber (s.a.v.) haset sahibini odun gibi tüketir buyuruyor. Meslek erbabına, özellikle de kendi branşında öne çıkan kişilere karşı haset daha çok belirgin oluyor. Aile fertleri arasında da haset çok yaygındır.
Hz. Yusuf kıssasında bu hasedin bir örneğine Kur'an dikkat çekiyor. Kardeşleri babalarının ilgisinden dolayı Hz. Yusuf'u kıskanırlar onu öldürmeyi düşünürler. Ta ki babalarının ilgisini kazansınlar diye. Ayeti kerime bu şeytani planı şöyle anlatıyor:
"Yusuf'u öldürün veya onu uzak bir yere atın ki, babanızın yüzü (sevgisi) yalnızca size kalsın. Bundan sonra da, tövbe ederek dindar bir kavim olursunuz." (Yusuf, 9)
Garip bir tövbe. Önce cinayeti işleyelim sonra da tövbe edelim. Haset dini bütün olduğunu söyleyenler arasında da, ilim erbabı arasında da çok fazladır. Hz. Yakup'un evlatları herhalde çok iyi yetişmiş kişilerdi. Ama haset belasını aşamadılar.
Haset günahının tövbesini cinayetten sonraya attıklarından dolayıdır ki Yüce Allah onlara tövbeyi nasip etmedi.
Gerçek tövbeye yıllar sonra ulaşabildiler.
Yıllar sonra babalarına: "Babacığımız! Günahlarımız için bize bağışlanma duası yap dediler." (Yusuf, 97) Hz.Yakup da onlara dua etti. (Yusuf, 98). Tövbelerinde samimi değillerdi. Çünkü yürekten haset kazınmadıkça tövbesi kabul olmaz. Onun için hasedin tövbesi herhangi bir günahın tövbesinden daha zordur. Dikkat edin:
Haset bir cinayete yol açabiliyor. Yusuf hikâyesinde olduğu gibi.
CENAZENİN ARKASINDAN NASIL KONUŞULMALI?
Hz. Peygamber (s.a.v.) "Ölülerinizi hayırla yad edin" buyurur. Hayırla yad etmek, iyi hallerinden haberdar etmek, şer hallerini Allah'a terk etmek anlamına gelir. Kişinin hayır ve şer ile anılması elbette Yüce Allah'ın onun hakkındaki kararını değiştirmez. Ama gerçek müminlerin, gerçek ve adil şehadeti önemlidir.
Müminlerin çoğunun iyi veya kötü şehadeti bir anlam taşır. Bir cenaze geçer.
Oradakiler; bu iyi bir mümindi derler. Hz. Peygamber (s.a.v.) hak oldu buyurdu.
Sonra bir cenaze daha geçti. Oradakiler bu ne kötü adamdı dediler, Hz. Peygamber (s.a.v.) yine hak oldu buyurdu. Dediler ki, birine iyi, ötekine kötü dedik. Siz ise ikisine de hak oldu dediniz? Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: Sizler Allah'ın şahitlerisiniz.
Siz iyi şehadette bulundunuz mu ona cennet, kötü şehadette bulundunuz mu ona ateş hak olmuş demektir.
Bir kişinin imanı ve ameli önemli elbette.
O ameli değerlendirecek ise Yüce Allah'tır. Kişi belki bir cümleyle ateşe, belki bir cümleyle cennete girer.
Peki bir Müslüman camide gördüğü bir cenaze için ne yapmalı. Hoca bunu nasıl bilirsiniz dediğinde iyi biliyorsa şehadet etmeli.
Kötü biliyorsa en azından sükût etmeli. Çirkin söz de söylememelidir. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) cenazenin başında onun kul haklarını sildirmek için uğraştığını biliyoruz.
Ebu Cehil -ki müşrikti- öldükten sonra bütün ihanetine rağmen Hz. Peygamber (s.a.v.) onun aleyhinde konuşulmayı hoş görmemiştir. Ölümünden sonra onun aleyhinde konuşmanız ona zarar vermez ama onun akrabalarını (özellikle Müslüman olan oğlu Hz. İkrime'yi kastetmiştir) üzer, buyurmuştur.
Ölen kişi ameliyle mezara girmiştir.
Ona duanın faydası vardır. Övgünün faydası, yerginin zararı yoktur. Bizim insanlar hakkında kesin yargıya varmamız isabetli değildir. Çünkü kalplerin hükümranlığı Allah'ındır. İyi niyetimizi muhafaza edelim.
Yanlış yapan zaten mizana çıkacaktır. İyi yapan da sıratı geçecektir.
HZ. PEYGAMBER'İN (S.A.V.) SÖZLERİNDEN
Şöyle buyurdu:
"Birbirlerine ihanet etmedikçe ben iki ortağın üçüncüleriyim.
Birbirlerine ihanet ettiklerinde ise ben aralarından çıkarım. (Ebu Davud)
***
Şöyle buyurdu:
"Ticaretle uğraşın. Zira ticarette rızkın onda dokuzu vardır." (Ahmed bin Hanbel, Müsned)
***
Şöyle buyurdu: "Bir kadını kocasına karşı kışkırtıp arayı bozan bizden değildir."
***
Şöyle buyurdu: "İşçinin hakkını vermemek büyük günahlardandır."

Müslüman! Dur, oku, düşün
✔ Allah'tan başka Rab edinme.
✔ Hz. Muhammed'in (s.a.v.) yerine kimseyi koyma.
✔ İhanet etme, zulüm etme, adaletli davran.
✔ İslam'ın menfaatini çevrenin, sevdiklerinin menfaatinden üstün tut.
✔ İnanmadığın şeyi söyleme.
Söylediğinde samimi ol.
✔ Müslüman'ı, gayrimüslimi dahi aldatma.
✔ Haset etme. Kıskanma.
Gıybet etme. Her duyduğunu konuşma.
✔ Mezarında hocan, üstadın, sevdiğin, güvendiğin seni kurtaramaz.
✔ Ahiret çetindir. Terazi hassastır. Ahiret film ve dizilerde seyrettiğin görüntülere benzemez.
✔ Çok konuşan yalandan uzak duramaz. Az ve öz konuş.
✔ Müslüman'ın katline cevaz veren İslam'ın iffetini kirletmiştir.
✔ Kur'an'dan sonra kitap gelmiştir diyen dinden çıkmıştır.
Hiç kimse levh-i mahfuza bakıp kitap yazdırmamıştır.
✔ Vahyi ancak Cebrail getirir. O da ancak Peygamberlere gelir.
1- Peygamberimizin hasta ziyareti sırasında yaptığı dua:
"Ya Rabbi! Bu hastadan rahatsızlığı gider, şifa sahibi sensin, bunu şifaya kavuştur.
Sen şifa verince artık hiçbir hastalık gelemez, çünkü gerçek şifa senin verdiğin şifadır."
2- Peygamber efendimizin yeni evlileri tebrik ederken yaptığı dua:
"Allah evliliğinizi mübarek eylesin, iyi geçimler nasip etsin, aydınlık yolda, ömür boyu aynı yastıkta kocatsın!"
3- Peygamber efendimizin sevdiği bir şeyle karşılaştığında yaptığı dua:
"Yaygın lütfuyla iyilikleri tamamlayan Allah'a hamd olsun."
4- Peygamber efendimizin sevmediği bir şeyle karşılaştığında yaptığı dua:
"Her durumda hamd Allah'a mahsustur. Cehennemliklerin acıklı durumundan sana sığınırım Allah'ım!"
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.