NİHAT HATİPOĞLU

Emanete ihanet edenler - etmeyenler

Yıllarca İslam'a hor bakıldı. Kızların başörtüsü problem oldu. Kur'an-ı Kerim öğretilmesi yadırgandı. Dini toplantılar takibata uğradı. Okullarda sağlıklı bir din eğitimi verilmedi. Vatandaş devletinden uzaklaştı. Kuşkuyla baktı. Öyle zamanlar yaşandı ki, resmi kıyafetle bir görevli korku sebebi oldu. Millet içe çekildi. Gardını aldı. Evladının dini eğitimini sağlama almak istedi.
Rahmetli babam beni İmam Hatib'e onun için göndermiş. Dinimi öğreneyim diye... Aslında yine devletin okulunda ama daha güvenilir bir ortamda.
Kimisi evladını Kur'an kurslarına gönderdi. Kimisi kapsamlı din eğitimi veren medreselere, kimisi hafızlık yapsın diye hafızlık eğitimine gönderdi.
Kimisi daha yeni yeni palazlanan özel okullara. Aslında milletin derdi çocuğum dinini öğrensindi. Allah'a millete hizmet etsindi. İmam Hatip okulları, Kur'an kursları, medreseler, hafızlık merkezleri ve benzeri eğitim müesseseleri bu iyi niyeti istismar etmedi. Çocukları vatanına, dinine bağlı bireyler olarak yetiştirdi. Emanete ihanet etmediler.
Ama günümüzü meşgul eden imanımızı sömüren, ortalığı perişan eden Paralel Yapı, diğer radikal hareketler, terör örgütleri ve ırkçı oluşumlar gibi yapılar çocuklarımızı çaldılar. Emanete ihanet ettiler. Onlara dinlerini Allah için öğreteceklerine kendilerine kul ve köle olmaları için öğrettiler. Canlı bomba olsunlar, silahlı örgütlerin maşası olsun diye yetiştirdiler. Elbette bu işin ahiret hesabı var. Terazisi var. Sıratı var. O gün insanoğlu çok daralacak. Bütün dost bildikleri onu terk edecek. Orada pişmanlık hiç fayda sağlamayacak. Bütün niyetler ortaya serpilecek. Elini yüreğine koy, aynaya bak, samimiyetini sorgula, zaten O sorgulayacak.
"Babam ve annem sana feda olsun"
Müslüman olduğunu söyleyen bir diğerine bir Müslüman'a "babam annem sana feda olsun" diyemez. Zira baba ve anne hakkı arkadaş, dost, hoca, şeyh, mürşid hakkından daha öncedir. Bunu bilmeyen cahildir. Din fukarasıdır. Bu özelliklere sahip olmayana söylemek ise, hem cehalet hem yalan ve hem de iftiradır.
Sahabe Hz. Peygamber (s.a.v.)'e : "Babam ve annem sana feda olsun" diyordu. Çünkü Kur'an-ı Kerim bunu emrediyordu. Ahzab suresinin 6. Ayeti şöyledir: "Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır."
Bundan ötürüdür ki Hz. Peygamber (s.a.v.)'in eşleri herhangi bir Müslüman'a haramdır, yani nikâhlanamazdı. Bu hal Resulullah'a has bir konudur. Sakal-ı Şerif de Hz.
Peygamber (s.a.v.)'e özel bir durumdur. Herhangi birine 'anam babam sana feda olsun' demek, saçını sakalını saklamak cehalet, din noksanlığı ve zavallılığın göstergesidir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Sizden biri, beni babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş sayılamaz. Hatta malından ve ailesinden daha sevgili saymadıkça" (Buhari, İman, 8: Müslim, İman,70)
Bu hal ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) için caizdir. Hiçbir fani, adı-sanıdini misyonu ne olursa olsun hiçbir kimseye böyle bir ayrıcalık tanınmamıştır.
Kendini bütün insanlardan aziz sayan ancak ve ancak sapmış ve saptırılmış olandan başkası değildir.
Bize silah çeken bizden değildir
Öyle buyurdu Allah'ın elçisi Hz. Peygamber (s.a.v.): "Bize silah çeken ve bize silah doğrultan bizden değildir. Bize hile yapıp aldatan da bizden değildir." (Müslim, İman, 164; Buhari, Fiten, 7; Ebu Davud, Büyü, 50; Tirmizi, Büyü, 72)
'Oldu bitti'ye karşı hazırlıklı olmak
Darbelere karşı nöbetlere ara verildi. Cumhurbaşkanımız önceki gece bunu ilan etti. Şimdi insanımız evlerine çekildiler. Bence halk olarak apartman apartman, sokak sokak, cadde cadde, mahalle ve ilçelere kadar ülkemizde olabilecek benzeri hainliklere karşı sivil organizasyonlar yapılandırılmalıdır. İzci gibi, sivil direniş gibi, iletişimin, internetin, belki TV'lerin olmadığı karanlık bir geceye karşı birbirleriyle bağlantı kurup sokağa çıkıp özgürlüğümüze sahip çıkmak için şimdiden tedbir almalıyız.
Dünya kâfirin cennetidir
Söz şöyledir: Dünya kâfirin cennetidir. Müminin ise zindanı olur. Bu sözün anlamını çözmekte zorlayan bir inkârcı der ki: Bu nasıl olur. Nice Mümin dünyada çok rahat bir halde yaşar. Sıkıntı çekmez. Hastalanmaz. Bu nasıl zindan olur ki? Ve nice imansız ise dünya hayatında çile çeker. Sıkıntı yaşar. Hastalanır. Örselelenir. Bu nasıl bir cennettir ki: Sözün anlamını bilen şöyle der:
Mümin biri ahirette cennete girip oradaki güzellikleri ve nimetleri gördüğünde der ki; meğer yaşadığım dünyadaki rahatlıklar, güzellikler birer zindan hükmündeymiş. Dünyada gördüğüm bahçeler, bostanlar, nimetler bir hiç imiş!
Kâfir de ahiret âlemindeki azab, sıkıntı, çile ve hesabı gördüğünde şöyle der:
Meğer ki dünyada gördüğüm sıkıntılar, hastalıklar, acılar, dertler bir hiçmiş Benim ahirette gördüğüm azabın karşılığında. Dünya meğer benim cennetim imiş.
Yüce Rabbim bizleri aldanmamış olanlardan eylesin. Aldatmayanlardan eylesin
Cenneti beklerken cehennemin gayyasına düşmeyenlerden eylesin
Hesaba katmadığı hesaplarla hesaba çekilmeyenlerden eylesin
Cenneti bir kulun üzerinden kazanacağı cehaletine sapmayanlardan eylesin
Mahşere namazı, secdeli alnı, abdestli uzuv ile gelmesine rağmen ahırdan kovulan atlar gibi cennetten şefaatten kovulanlardan eylemesin.
Müslüman olduğunu zannederken ahirette kâfirlerden olduğunu öğrenenlerden eylemesin.
Yüce Allah şöyle buyurdu: Ve biz (Ey Muhammed) senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi? (İnşirah Suresi, 4) Rivayet edildiğine göre Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: Cebrail bana geldi ve şöyle dedi: Rabbin senin şanını nasıl yücelttiğini bilip bilmediğini soruyor. Ben dedim ki: Allah biliyor. Bunun üzerine Cebrail bana şöyle cevap verdi: Rabbin diyor ki: Benim adım anıldığında sen de benimle beraber anılacaksın. (Ebu Ya'la, Müsned, 1/576)
NOT: Her ezanda Yüce Allah'ın adı anıldıktan sonra 'Şehadet ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın Resulüdür.' Diyoruz. Yine Kelime-i Şehadet getirirken; Yüce Allah'ın birliğini ifadeden sonra, Muhammed (s.a.v.) Allah'ın kulu ve elçisidir diyoruz. İşte Hz. Peygamber (s.a.v.)'in şanını, ismini Rabbimiz böyle yüceltmiş oluyor. Rabbim bizi onu önder ve örnek alanlardan eylesin. Sünnetinden ayırmasın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.