NİHAT HATİPOĞLU

Müslüman kardeşime!

Müslüman! Bulduğunda paylaşmayı bil.
Bulamadığında hem dua ile istemeyi ve hem de sabırla beklemeyi bil. Ve gayret et.
Müslüman! Başardığında şımarma, yoldan çıkma, şükrü unutma. Başaramadığında ümitsizliğe düşme. Düşen kalkar, bil.
Müslüman! Bir göreve geldiğinde bunu bir ilahi imtihan bil.
Bir görevden çevrildiğinde bunu kin ve nefrete döndürme.
Müslüman! Ölümsüz bir hırsın içinde olma. Bazen tamam demeyi bil. Sana güveneni mahcup etme.
Müslüman! Senin gibi inanmayanı da insan bil. Ona da ulaş. Onu anla. Senin gibi inanana da, her konuda sınırsız teslim olma.
Müslüman! Bir ibadeti yerine getirdiğinde hemen cennetle mükafatlandırılacağın hesabını yapma. Belki riya karışmıştır. Bir ibadeti terk ettiğinde ise, dünyayı başına yıkılmış hisset.
Müslüman! Sıkıntılar başına üşüştüğünde -inşirah suresiyle- madden ve manen dirilmeyi, direnmeyi dene. Zafere kavuştuğunda başarının ilahi lütuf olduğunu unutma.
Müslüman! Dünya sana dönmüş ve habire dediğin, dilediğin oluyorsa, dikkat et imtihan da olabilir. Dünya senden uzaklaşmışsa belki tövbe için sana fırsat tanınmıştır.
Müslüman! Şeytandan, sihirden, kâhinden, arraftan, falcıdan uzak dur. Peygambere yanaş, meleklere yanaş, kitaba yanaş, sadıklara ve salihlere yanaş.
Müslüman! İstişare et.
Danış. Hz. Peygamber'den (s.a.v.) daha çok danışan yoktu.
Eşinle danış, arkadaşınla danış, düşmanınla danış. Ve istihare namazını kılarak, kalbinin rasthanesini devreye sok.
Müslüman! İmam Şafii 'Fe fin nasi ibdalun' = Bazen dostlarını değiştirmekte fayda var demiş. Bazen dostunu, çevreni, bakkalını, sokağını değiştir.
Bakarsın, dün sana en yakın olan, bir anda en uzak ve en aykırı olan olmuş. Bazen dostları genişlet ki, belki Allah sana daha uygununu hazırlar.
Müslüman! Namazını kıl, zikri unutma. Kuran'ı oku.
Kendini, nefsinin rüzgârına bırakma.
İbadeti aksatırsan, rahmet seni ıskalar.
Müslüman! Sövme, dövme, kovma, kirletme, fitne yapma, ikilik çıkarma, ihanet etme.
Sözünde dur. Özünü kaybetme.
Ahdini bozarsan, elestu bezmindeki ahdini de bozmuş olursun.
Derdi Allah ve peygamber olanın düşüşü üzerine sakın hesap yapma. Hesaba bulaşırsın.
Müslüman! Teheccüdü kıl. Dualardan bir hizb yap.
Kalbinden mana ve ölüm tefekkürünü, rabıtasını ihmal etme.
İyilerin duasını unutma. Yaşlıları ziyaret et ve dualarını iste. Allah, dinde yaşlanmış kişinin isteğini çevirmekten haya eder.
Müslüman! Hz. Peygamber'e salat ve selamdan bile rahatsız olandan, şefaati inkâr eden, sünneti yok sayan insandan uzaklaş. Onun bereketsizliği seni de kuşatır. Çünkü Hz.
Resul'e hasım olanın -ki insanlar hasım olsa da bunu korkudan söylemez- ahiretteki hasmı Yüce Allah'tır. O olacaktır.
Sahabe sordu

Hz. Peygamber (s.a.v.) "Allah için sadaka veriniz" buyurdu.
Sahabe: Ey Allah'ın Resulü!
Neyi verelim. Verebilecek bir şey bulamıyoruz ki, dedi. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ne bulursanız onu verin. Velev ki yarım hurma bile olsa."
SEN DE BİR GÜN ÖLECEKSİN
Önümüzde iki yol var. Birinde, salt akıl, nefis ve zevkler bu yolu belirleyicidir. Bu yoldakilere göre kutsal yoktur. Din yoktur. Rab yoktur. Hesap da yoktur. Ahirette. O zaman dilediğini yap. Nasılsa bu dünyaya bir daha gelmeyeceksin. Egoları tavan yapmış, bencil, menfaatçi, azgın insan tipi, işte buradan beslenir. Felsefeciler, kuramcılar, tabiatçılar, septikler, agnostikler, natüralistler hep bu yolun yolcularıdır. İkinci yol ise, Rabbine teslim olanların yoludur. Rabbin emirlerini alır ve yolunu çizer. Aklını vahyin edebinde kullanır. Peygamberini öncü kabul eder. Doğru kaynağı bulmuş ve bu kaynağı doğru yorumlamış olan bu yolun takipçileri, hidayete ererler. Düzgün, samimi kamil ve dürüst yaşarlarsa; dini emellerine alet etmezlerse; kendilerini aldatmazlarsa ahiretleri mamur olur. Bu iki yola gidenler ölümle beraber farklı bir âlemle karşı karşıya gelecekler. Birinci yolu tercih edenler Kuran-ı Kerim ifadesiyle -ebedi olarak kaybedecektir. Ne inkârları, ne felsefeleri, ne kuramları ve ne de tapındıkları akılları onlara fayda sağlamayacaktır. İkinci sınıf ise 'inandım' demekle kurtulacağını sanıyorsa yanılıyor. Kitabı terk ettiyse, Peygamber'i yoldaş kabul etmediyse, güzel ve dürüst yaşamadıysa hiç beklemediği bir âlemle karşı karşıya kalacaktır. Kendisine; sadıklara, sıddıklara, faruklara, salihlere, velilere verilen imtiyaz verilmeyecek. O halde; nerede yer alıyorsan al, unutma sen de bir gün öleceksin ve hesabını yapamadığın bir âlemle karşı karşıya kalacaksın.
SADAKA AÇIKTAN MI? GİZLİ Mİ VERİLİR?
"Eğer sadakaları açıktan verirseniz o ne güzeldir. Eğer onları gizler ve bu şekilde fakirlere verirseniz işte, bu sizin için en hayırlısıdır." (Bakara suresi, 271) Sahabe, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) sordu; Ey Allah'ın elçisi! Bakara suresinin 270. ayeti bize "Allah için yardım edin" dedi. Hangisi daha faziletli? Gizli verilen sadaka mı, yoksa açıktan verilen sadaka mı?
Bu soru üzerine, Yüce Allah Bakara suresinin 271. ayetini indirdi. Ayetin anlamı şöyleydi: "Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır." Yani yukarıdaki ayet indi.
Denilir ki; bu ayet Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir hakkında inmiştir.
Peygamberimiz fakirler için ve çıkılacak sefer için yardım isteyince Hz.Ömer malının yarısını getirdi.
Peygamberimiz Hz.Ömer'e sordu: Ey Ömer!
Ailen için ne bıraktın. Hz.Ömer "Malımın yarısını getirdim, yarısını ise çocuklarıma bıraktım" cevabını verdi.
Biraz sonra Hz. Ebu Bekir geldi: Malının tamamını getirmiş ve hatta sanki getirdiğini kendinden bile gizlemişti.
Hz. Peygamber sordu:
Ebu Bekir ailen için ne bıraktın?
O, cevap verdi: Allah'ı ve peygamberini bıraktım.
Bunun üzerine Hz. Ömer ağladı.Ve; Ey Ebu Bekir!
Anam babam sana feda olsun. Ne zaman seninle yarıştımsa beni geçtin dedi. (İbn Kesir, 1/477-478) İşte bu ayet, yani Bakara suresinin 271. ayeti, Yüce Allah'a yakınlaşmak için sadakada yarışan bu gönlü gani büyük sahabenin tavrını anlatıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.