İmam İbnü Cevzi'den ölümsüz hitabeler
Haydi bir türlü kendileri gibi olamadığın şu iyi insana benzemeye çalış. Pişman olan bir günahkârın sel gibi akıttığı gözyaşlarını azgın rüzgârlara sal. Gece yarıları pişman olarak kalk. Kapıya dur. Tövbe et. Şu gitmiş ömrü düşün. Heva ve hevesini bir kenara it artık. Ahireti arzu ediyorsan, dünyayı boşa. Ey bütün bir gece uyuyan baksana dostlar gittiler. Kavmin hepsi kalktı uzak diyarlara gitti. Sen hâlâ ölüm uykusundan uyanamadın.
Dünya öldürücü bir zehirdir
Kardeşlerim. Dünya öldürücü bir zehirdir. Nefisler dünyanın tuzaklarından gafildir. Ey Ademoğlu! Senin kalbin zayıf bir kalptir. Bakışların hakikati görmede ne kadar da zayıftır. Baksana gözün her yere bakıyor. Dilin sürekli günah işlemektedir. Vücudun dünyayı kazanayım diye ne kadar da yoruldu. Nice kahredici bakış var ki onunla ayaklar sürçüverdi.
(Nice bakışlar var ki görüşte insana hoş gelir de gelecekte çok acı olarak önüne çıkar.)
Sen dünyayı konuşmakta ne kadar iyi bir hatipsin. Ve sen ahireti konuşmakta ne kadar dilsiz ve zavallısın.
Ey takva elbisesine bürünmüş sahtekâr
Ey filanca. Çok ibadet eden takva sahiplerinin elbisesine bürünmüşsün. Halbuki kalbin gaflet denizlerinde boğulmuştur. Dış görüntün ne kadar kirli ve kokuşmuştur. Ey kalbi ölmüş adam. Gençlik zamanını gaflette geçirdin. Şimdi kaçırdığın amellere ağlıyorsun. Sana nelerin hazırlandığını bilseydin, gece karanlıklarında çok ağlardın.
Güzel sözü dinliyor, ama gerekeni yapmıyorsun
Ne zamana kadar iyilerin sözünü dinleyecek ve ama yollarından gitmeyeceksin. Tövbekârların yolunu izle. Belki yola girersin.
Ey ölüyü mezara, kalbini eve gömen adam!
Ey eliyle ölüyü mezara gömerken, kalbini evinde unutan adam. Günahtan günaha sıçrıyorsun. Mezardan yine günahlara dönüyorsun.
Sen değil misin günahlara devam eden
Sen değil misin hata ve isyana devam eden. Açık günah işledin de hiç utanmadın. Hem günahın kir olduğunu bildin, hem de sakınmadın. Cezanın büyüklüğünü bildin de unutur göründün. Yakında her şey seni terk edecek. Bugün elinden kayıp gidecek. Dünün gittiği gibi. Yakın artık konuşan dilin duracak sessizliğe bürüneceksin. Güneşin ve ayın rengini ve ışığını görmez olacaksın. Bahçeler sararacak bostan kuruyacak.
Beyaz saçların seni uyarmadı mı?
Ey sonsuz arzuların mahkûmu! Beyaz saçlarında mı seni uyarmadı. Baksana ölüm şimşek gibi geliyor. Sen kendini sağlıkta hissediyorsun. Sen ise hakikatte hastasın. Hem de ağır hastasın. Ve sen hastalığının bile farkında değilsin.
Ey uykusu ağır adam
Ey uykusu ağır adam. Ey uyanıklığı yavaş adam. Ey anlayışı kıt adam. Ezanlar seni hiç mi uyandırmadı. Yoksa biz; dil bilmeyen, kulağı sağırlara mı bağırdık. Heva ve hevesin gözü şaşıdır bilmiyor musun?
Ey ihtiyarlayıp tövbe etmeyen adam
Ey yaşlanıp da ıslah olmayan ve tövbe etmeyen kişi. Keşke bilseydim yaşlılıktan sonra neyi bekliyorsun. Gençken utandıran günahlar, yaşlılıkta ne kadar da çok çirkindir. Yaşlılık çökmüşken insan ayıplarından vazgeçmiyorsa, bir daha iflah olmaz artık.
Ey falanca adam! Dünya geride kaldı. Ahiret önünde. Arkadan geçeni istenen hezimettir. Sen önden geleni iste. Baksana ölüm tufanı geldi. Haydi takva gemisine bin. Hz. Nuh'un oğlu gibi arzu dağına sığınma. Tufan seni alır ve boğar. Yazık sana! Uyan. Ömrünün kalanını ganimet bil. Daha ne kadar şaşkın yaşayacaksın.
HZ. PEYGAMBER'İN (S.A.V.) NAMAZINDAN BİR AN
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurdu: "Gözümün aydınlığı namazdadır." Bu hadis şöyle tercüme ediliyor: "Gözümün aydınlığı namazdır." Arada ciddi bir fark var. Sadece namazın kendisi değil, namazın içindeki hale Hz. Peygamber (s.a.v.) işaret ediyor. Sadece namaz değil, namazın içindekiler derunilik.
Bir seferinde dört rekatlık bir farz namazında Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ikinci rekatta -unutarak- selam vermesini de bu incelikle yorumlar alimler. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) namazdayken meşgul eden hal; namazın kendisinden daha üst bir haldi. Hz. Peygamber, Rabbiyle öylesine hemhaldi ki bu hal namazın kendisinden daha farklı bir boyutla ancak ifade edilebilirdi. Onun için "gözümün ışığı namazdır" demiyor "gözümün ışığı namazdadır" diyor. Hz. Peygamber'in birkaç kez namazdaki unutkanlıkları da ancak bu halle izah edilebilirdi. (Kelebazi, el-Tearruf, s. 71)
MUHABBET NEDİR?
Bağdatlı Cüneyd: Muhabbet kalbin Allah'a yönelmesidir. Allah için olana yönelmesidir, diyor.
Muhabbet; Allah'tan olana muvafakat etmektir. Allah'ın istediğinde ona itaat etmektir.
Ali Kettani: Muhabbet, sevileni tercih etmektir der. sevdiğin için sevdiğini terk etmektir. Muhabbet; Yaratanda yok olmaktır.
Sehl der ki: Gerçek hayat Allah'ı sevmektir. Allah'ı sevmek ise hayatsız kalmaktır. Hayatsız olmaktır. Zira gerçekten seven, sevdiğinden gelen her iyi ve kötüyü kabul eder.
Hayatsız olmaktır zira; ondan gayrisinden uzaklaştığında ancak hayattan lezzet almaktır.
İbn Abdüssamed der ki: Muhabbet senin Rabbinin sevgisinde kör ve sağır gibi olmandır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: " Senin bir şeyi aşırı sevmen seni sağır ve kör eder." Elbette bu muhabbet Allah'a ve Peygamberine olursa anlamlı olur. Gayrisine olan sevginiz sizi sağır ve kör ederse Allah'tan gayrisine yol olursunuz.
EVLİLİKLE İLGİLİ OLARAK KADININ HAKLARI NELERDİR?
ŞUNLARDAN UZAK DUR
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)