Kıyamet uyarıları
Ansızın, hazırlıksız yakalanmamak için son dönemeçten önceki son uyarılardır. Sanki hadisler insana uzun yol öncesi son çıkıştasınız der gibidir. Amelinizle gidiyorsunuz. İmanınızla teraziye çıkacaksınız. Kuran, Hz. Peygamber (s.a.v.), ezan, Kâbe, Medine, iman, teslimiyet sizin yolunuzda ışığınız olmalıdır. Yoksa helak olup gidersiniz. Çünkü çetin bir günün arifesindesiniz. O gün, baba evladına; evlat babasına fayda sağlamayacak. O günü geriye döndürmek imkânsızdır. Pişmanlık faydasızdır. Hz. Peygamber (s.a.v.) kıyamet öncesi önemli ikazlarda bulunmuştur. Şimdi onun ikazlarına bakalım:
Kâfir olmayın:
Veda haccında Hz. Peygamber (s.a.v.) konuşuyordu. Bir ara insanları susturun dedi. Hz. Cerir insanlara, susun dedi; Efendimiz şöyle buyurdu: "Benden sonra birbirinizin boyunlarını vurarak kâfir olmayın." (İbn Mace, hd: 3942)
Namazları kıl:
Kim sabah namazını kılarsa o kimse Allah'ın güvencesindedir.Kim böyle birini öldürürse, Allah katili sorguya çeker ve baş aşağı cehenneme atar. (İbn Mace, hd: 3645)
Kavmiyetçilik yapma:
Ebu Hureyre (r.a.) rivayet ediyor; Efendimiz şöyle buyurdu; "Her kim soy-sop davasına halkı teşvik ederek veya soy-sop davası için öfkelenerek hak veya batıl olduğu bilinmez bir gaye ile körü körüne açılan bayrak altında savaşırsa, o kimsenin öldürülüşü bir cahiliyet öldürülüşüdür." (İbn Mace, hd: 3949)
Fuhuş çoğalınca helak olursunuz:
Hz.Peygamber (s.a.v.) uykusundan telaştan dolayı yüzü kızarmış olarak uyandı. Şöyle buyurdu: "La ilahe illallah! Vuku bulması yakınlaşan bir fitneden dolayı vay Arapların haline."
Hz. Zeynep (r.a.) diyor ki; dedim ki ey Allah'ın elçisi; içimizde iyi insanlar varken helak olur muyuz? Peygamberimiz (s.a.v.) "Evet; fuhuş, günah ve fasıklık çoğaldığında helak olursunuz." Cevabını verdi. (İbn Mace, hd: 3953)
Allah'ı gazaplandıracak söz söyleme:
Ebu Hureyre (r.a.) Resulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu haber verdi: "Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa hayır söylesin veya sussun. (Faydasız söz söylemesin)
Şüphesiz adam Allah'ın gazabına sebep olan sözlerden bir kelime konuşur. O sözde bir sakınca görmez. Sonra ondan dolayı cehennem ateşinin yetmiş senelik mesafeli dibine düşer. (hd:3970-3971)
Bir delikten iki defa ısırılma:
Ebu Hureyre (r.a.) haber veriyor. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Akıllı zeki mümin bir yılan deliğinden iki defa sokulmaz." (İbni Mace, 3982)
Şüpheli şeylerden uzak dur:
Helal olan şeyler belli. Haram olan şeyler de belli. İkisinin arasında herkesin bilmediği şüpheli şeyler vardır.
Kim şüpheli şeylerden uzak durursa dinini ve ırzını halkın dilinden korumuş olur. İnsan vücudunda bir lokmacık et parçası vardır. İyi olduğunda bütün ceset iyi olur. Bozulduğunda bütün vücut bozulur. O et parçası kalptir." (İbn Mace, hd: 3984)
İslam garip başladı, oraya dönecek:
İslam şüphesiz garip olarak başladı ve garip hale dönüşecek. Ne mutlu o gariplere.
Sorduk: Garipler kimlerdir. Cevap buyurdu: "Kabilelerinden İslamiyet uğruna ayrılıp uzaklaşanlardır." (İbn Mace, hd: 3988)
İslam'ın topluluğundan ayrılma:
Enes (r.a.) diyor ki; Efendimiz'in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu duydum: "Benim ümmetim dalalet (sapkınlık) üzerinde toplanmaz (birleşmez) bu itibarla siz (ümmetim arasında) bir ihtilaf gördüğünüz zaman büyük Müslüman topluluğundan ayrılmayınız (İbn Mace, hd:3950)
İyiliği emret:
Hz. Aişe (r.a.) diyor ki: Efendimiz şöyle buyurdu; "Sizin (halkı hidayete) davet edip de çağrınıza icabet (veya sizin dua edip de kabul) edilmeme durumu olmadan önce (insanlara) iyi şeyleri emrediniz ve fena şeyleri men ediniz. (İbni Mace, hd: 4004)
Kendinize bakın:
Ey iman edenler! Siz kendinize düşene bakınız. Hidayet yolunda olduğunuz zaman sapıtan kimse size zarar veremez. (Maide,105)
Kıyamet yakındır:
Efendimiz şöyle buyurdu: Ben ve kıyamet şu iki parmak gibi gönderildik. (Yani birbirimize, geçen kâinat ömrüne göre yakınız) (İbn Mace, hd:4040)
Kuran yok olmadan uyan:
Ziyad bin Lebid (r.a.) şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.) bir şey anlatarak; Bu, ilmin gitmesi (yok olması) zamanında olur, buyurdu. Ben; Ya Resulullah (s.a.v.)! Kuran'ı okuduğumuz, evladımıza onu okuttuğumuz ve evladımız da kıyamete kadar kendi evladına onu okutacağı halde ilim nasıl gider (yok olur)? Dedim. Resul-i Ekrem (s.a.v.); Anan seni kaybedesiye (yani hayret sana) Ziyad! Ben muhakkak seni Medine'de fıkhı en iyi bilen adamlardan görürdüm. Şu Yahudiler ve Hıristiyanlar Tevrat ve İncil'i okuyup da bu iki kitapta bulunan hükümlerden hiçbir şeyle amel etmez değiller mi? Buyurdu.
KURAN'DAN SORULARA CEVAPLAR
- Mearic Suresi: 36. Her kim Rahman'ın zikrinden (Kuran'dan) körlük edip görmemezlikten gelirse, Biz ona bir şeytan sardırırız (musallat ederiz), artık o ona arkadaş olur.
37. Muhakkak onlar (şeytanlar) onları yoldan çıkarırlar, onlar ise onları doğru sanırlar.
38. Sonunda Bize geldiği zaman: "Ah! Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı; sen ne kötü arkadaşmışsın!" der.
39. "Böyle söylemek bu gün size hiç de fayda vermez, çünkü zulmettiniz, hepiniz azapta müştereksiniz."
- Hamd, o gökleri ve yeri yaratan ve melekleri ikişer üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur. O, yaratmada dilediği kadar artırır. Gerçekten Allah, her şeye gücü yetendir. (Fatır suresi,1)
- Her insan için önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allah'ın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de kötülük murad etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkân yoktur. Onlar için Allah'tan başka bir veli de bulunmaz. (Rad Suresi,11)
Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadır. (Zuhruf Suresi, 80) Ne zaman sen bir işte bulunsan, ne zaman Kuran'dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir.
Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın. (Yunus Suresi,61)
- Fussilet Suresi: 20. Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir.
21. Derinlerine; "Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?" derler. Onlar da: "Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu. İlk defa sizi o yaratmıştır. Yine O'na döndürülüyorsunuz" derler.
22. Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhine şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz, yaptıklarınızdan çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz.
23. Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya, işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.
47. Kıyamet gününün bilgisi, O'na havale edilir. O'nun bilgisi dışında hiçbir meyve (çekirdeği) kabuğunu yarıp çıkamaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara: ortaklarım nerede! Diye seslendiği gün; buna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arz ederiz, derler.
48. Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
- Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılamayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir. Suçluları böyle cezalandırırız biz. (A'raf Suresi, 40)
- Cennet halkı ateş halkına şöyle seslenir; "Biz, Rabbimizin bize vaat ettiğini gerçek bulduk. Peki siz, Rabbinizin size vaat ettiğini gerçek buldunuz mu? Onlar, "Evet!" derler. Aralarından bir duyurucu şunu ilan eder; "Allah'ın laneti, zalimlerin üzerine olsun!" (A'raf,44)
İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı, özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara şöyle seslenirler: "Selam size!" (A'raf,46)
"Şunlar mıydı o, 'Allah kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyecek' diye yemin ettikleriniz? Ey cennetlikler! Siz de girin cennete. Ne bir korku var size ne de kederleneceksiniz." (A'raf Suresi, 49)
Ateş halkı, cennet halkına seslenir; "Şu sudan yahut Allah'ın sizi rızıklandırdığından biraz da bize akıtın." Şu cevabı verirler: "Allah o ikisini de, küfre sapanlara haram kılmıştır." (A'raf,50)
- Rablerinden sakınanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Oraya geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri onlara şöyle derler: "Selam size! Tertemizsiniz. Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak!" (Zümer Suresi,73)
Onlar da şöyle derler: "Hamd olsun o Allah'a ki bize vaadini yerine getirdi, bizi yeryüzüne mirasçılar yaptı. İşte, cennetten istediğimiz yerde konaklıyoruz. İş yapıp değer üretenlerin ödülü ne de güzelmiş! (Zümer Suresi,74)
- "Biz sizin, dünya hayatında da ahirette de dostlarınızız. Cennette sizin için nefislerinizin arzuladığı her şey var. Orada sizin için istediğiniz her şey var. (Fussilet Suresi,31)
- Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. (Nisa Suresi, 93)
Haklı bir sebep olmadıkça Allah'ın muhterem kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velisine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu veli de kısasta ileri gitmesin. Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır. (İsra Suresi, 33)
İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler. (Maide Suresi, 32)
- Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ulülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve Resul'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. (Nisa Suresi, 59)
Onlara; Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resul'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. (Nisa Suresi, 62)
Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar. (Nisa Suresi, 65)
Kim Resul'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik! (Nisa Suresi, 80)
(Resulüm!) De ki; Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (Al-i İmran Suresi, 31)
De ki; Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez. (Al-i İmran Suresi, 32)
De ki; Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz.
Peygamber'e düşen, sadece açıkseçik duyurmaktır. (Nur Suresi, 54).
Evet bütün bu sorulara Kuran-ı Kerim penceresinden cevap verdik. Rabbim onun yolundan ayırmasın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Büyük Rus yazar Tolstoy’un İslam ve Peygamber hayranlığı (22.11.2024)
- Dindarlık zayıflıyor mu? (15.11.2024)
- Büyük yazar Victor Hugo’dan Hz. Muhammed şiiri (08.11.2024)
- Vefasız insanlar olduk (01.11.2024)
- Mısır’dan izlenimler (25.10.2024)
- Kendimizi sorgulayalım (18.10.2024)
- Hayırlı evlat yetiştirelim (11.10.2024)
- İslam’a sistematik saldırı yapılıyor (04.10.2024)
- Süte su katınca bozulduk (27.09.2024)
- Ahir zamanda neler olacak?.. (20.09.2024)