
Geçtiğimiz gün sömestir tatili nedeniyle popüler kayak merkezlerine hücum başladığından ve astronomik otel ücretlerinden bahsetmiştim.
O otellerden biri olan Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel'de pazartesi gecesi yangın çıktı.
Ortaya çıkan tablo çok acı. Oteldeki yangında çoğunluğu gençlerden ve çocuklardan oluşan 76 vatandaşımız hayatını kaybetti. Acılı ailelere ve yaralılara sabır dilerim.
10 saatte ancak söndürülebilen yangının ilk saatlerinde olay yerine ulaşan Bolu muhabirimiz Kerim Cengil, otelin arka cephesinin uçuruma bakmasının o kısımdaki yanan odalara müdahaleyi zorlaştırdığını söyledi. Zorlu hava ve yol koşullarının, Bolu'dan yola çıkan ve 2 bin metre rakımdaki otele ulaşmaya çalışan itfaiye için en büyük engel olduğunu anlattı.
Yetkililerin otelde iki adet bulunduğunu açıkladıkları yangın merdivenlerinin dışarıdan görünmemesi de garip. Görgü tanıkları, yangın merdivenlerinin binanın içine çıktığını söylüyor.
Yangın esnasında müşterilerin çarşafları birbirine bağlayarak bina dışına ulaşmaya çalışmaları da her şeyi özetliyor.
İşletmenin Turizm Bakanlığı'na beyan ettiği, "Bahsi konusu işletmenin faaliyete geçmesinde yangın tedbirleri açısından herhangi bir sakınca yoktur" raporunu hazırlayan İtfaiye Müdürlüğü yetkilileri ise bu gibi "önemsiz" ayrıntıya takılmamışlar. Çok "hoşgörülülermiş" doğrusu!
Otelin çok eskiden yapılması da bir bahane değil. Yangın tedbiri gibi, bir otel için en hayati şartın onca yıl boyunca denetlenmemesinin izahı var mı?
Bölgedeki diğer oteller için de itfaiyenin verdiği "sakıncasız" raporları acilen gözden geçirilmeli.
***

MEVZUATTA YOK DİYE...
Evet, mevzuat hazretleri zorunlu tutmuyor ama her kış binlerce kişinin geldiği çoğunluğu ahşap otellerden oluşan bir lokasyonda bir araçlık da olsa itfaiye ekibi olmalıydı değil mi?
Ayrıca gece 03.00'te fark edilen yangından kurtulan tanıkların anlattıklarına göre otelin müdahale sistemi de yetersiz görünüyor.
Ne alarmlar çalmış ne de herhangi bir yangın söndürme sistemi devreye girmiş. İnsanlar birkaç otel çalışanının kapıları çalıp insanları uyandırmaya çalıştığını ancak 238 kişinin bulunduğu otelde pek çok odaya ulaşılamadığını söylüyor.
Konuyu otel müdürlüğü yapan tanıdıklarıma sordum. "Sprink" adı verilen ve odalardaki dumana, ısı artışına tepki verip anında yangına müdahale eden sistemin etkili bir tedbir olduğunu söylüyorlar.
Bu tedbirin mevzuatta yer almadığını ancak kurumsal işletmelerin bu riski ortadan kaldırmak için düzenli hizmet aldıklarını anlatıyorlar. Ayrıca otellerde itfaiyeyi beklerken yangına müdahale için su depolanmasının sektörde bir standart olduğunu belirtiyorlar.
Geceliği 1000 dolardan oda satan işletme de sprink gibi asgari bir tedbiri mevzuatta yok, masraf olmasın diye savsaklamış olamaz değil mi?
***

YANAN OTELİ 'TURİZMİN BABASI' YAPMIŞ
Grand Kartal Otel'i inşa eden Mazhar Murtezaoğlu isimli bir işadamı.
1974 yılında Kartalkaya Kayak Merkezi'nin temellerini atan Murtezaoğlu, İsviçre'den ilham almış. Vefatından sonra ise oteli kızı Emine Ergül ve damadı Halit Ergül devralmış.
Bolu'da adı caddelere verilen ve "turizmin babası" olarak anılan Mazhar Murtezaoğlu artık eskisi gibi hatırlanmayacak.
***

RUHSAT BÜROKRASİSİNE SİVİL DENETİM ŞART
Yangın yalnızca dağ başındaki işletmeler için değil şehirlerimiz için de en büyük tehdit.
Unuttuk, medya da üzerinde çok durmadı ama daha geçen yıl Beşiktaş'ta gündüz vakti bir binanın alt katındaki restoranın tadilatı sırasında çıkan yangında 29 işçimizi kaybettik.
Şehirlerimizdeki yaşam standardı ortada. Balık istifi yaşadığımız şehirlerimizde vatandaşın canı, ruhsat bürokrasisinin insafına bırakılamaz.
Ruhsat mekanizmasını denetleyecek sivil oluşumlara ihtiyacımız var.