Eyvah Suriyeliler dönüyor

Suriye'de her şey 10 gün içinde olup bitti. 13 yıldır devam eden iç savaş Esad'ın devrilmesiyle sonuçlandı.
İç savaş boyunca komşuları Türkiye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılan Suriyeliler akın akın evlerine dönmeye başladılar bile.
Suriye'de bu insanların da oy vereceği bir yönetim kurulunca geri dönüşler için ortam daha elverişli hale gelecek.
13 yıldır yazıp çizdiklerim ortada ama yine de altını çizme ihtiyacı duyuyorum. Ben bu duruma Suriyelileri zorunlu mültecilikten kurtulup normal hayatlarına dönebilme umudu doğduğu için seviniyorum.

Yerleri başımızın üstüydü. Geleceğini Türkiye'de görüp sisteme entegre olanları için de aynı durum geçerli olacak.
Özetle kendim için değil Suriyeli dostlarımız için mutluyum.
Peki, yıllardır "Suriyeliler defolsun" diye böğüren, provokasyon için parti kuran, ekranlardan bin bir türlü yalanla Suriyelileri hedef gösteren, ekonomik sıkıntının, pahalılığın faturasını bile bu çaresiz insanlara kesenlerin üzüntüsüne, sinirden kudurmalarına ne buyrulur?
Yüzlerinden düşen bin parça. Ortalıkta, bu tayfanın mankurtlaştırdığı faşistlerin, ülkelerine dönecekleri için sevinç kutlamaları yapan Suriyelilere hırladıkları görüntüler dolaşıyor.
E istediğiniz oluyor işte.
Otobüslere bindirip zorla göndereceğiz dediğiniz insanlar "Siz zahmet etmeyin" diyorlar.
Bu kadar gerilmeyin. Korkmayın kendinizle baş başa kalmazsınız. Bulursunuz içinizdeki nefreti, bencilliği doyuracak yeni bir nefret objesi. 90'ları hatırlayıp yine Kürtlere sarmak yok ama!

***

SURİYE'DE ERDOĞAN'IN PERSPEKTİFİ KAZANDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan dışında kimsenin yanlarında durmadığı muhalifler dün de Münbiç'te YPG'nin üzerine yürüdüler.
Yalnızca ülkeyi azınlık rejiminden değil terör örgütlerinden de arındıracaklarının işaretini verdiler.
En azından Tartus da kalır diye tahmin ediyordum ama Rusya da Suriye'den çekiliyor.
Her şey öyle hızlı gerçekleşiyor ki, Trump göreve başlamadan tıpkı Ukrayna ve Lübnan cephesinin ardından Suriye'de soğuyacak kalıbına oturacak gibi.

Böylece, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Esad'a yaptığı diyalog çağrılarının son günlerde yoğunlaşmasının nedeni de herkes tarafından anlaşılmış oldu.
Küresel aktörlerin cirit attığı bir coğrafyada tereyağından kıl çeker gibi, yeri gelince kapalı yeri gelince açık diplomasiyle, askeri harekatla, operasyonla sahadaki dinamiklerle senkronize olmayı başardı.
Medyanın gevşekleri "Adam kazandı" diyerek araziye anında uydular.
Manevra kabiliyeti daha zayıf olanlarsa Türkiye'nin nüfuz alanının genişlemesini Hüsnü Mahalli gibi ekranlarda "Türkiye yayıldıkça yayılıyor, yayıldıkça yayılıyor, şu anda Libya'da, Somali'de, Irak'ta Türk ordusu var. Göreceksiniz Cumhurbaşkanı Erdoğan söylediği gibi Emevi Camii'nde namaz da kılacak, göreceksiniz" diye ağıt yakmakla meşguller.

***

TAHAMMÜL NASIL LAF, SENİ ÖZLEYECEĞİZ ELİF
A haber muhabiri Mehmet Geçgel Halep'te Türkiye'de doğup büyümüş 10 yaşındaki Elif'e mikrofon uzatıyor:
Daha şehirdeki durum netleşmeden soluğu ailesiyle birlikte alan Elif "Çok güzel, hayat, hayat. Savaş bitti, Halep'e geldik. Teşekkürler Erdoğan sen bize 10 sene tahammül ettin. Teşekkür ederiz" diyor.

Bir çocuğun kendisine tahammül edildiğini söylemesi insanı sarsıyor.
Bu ne olgunluk Elif? Seni ailen ne kadar iyi yetiştirmiş.
Cumhurbaşkanı bu röportajı izledi mi bilmiyorum ama Elif'i duysa onun da pek çoğumuz gibi "Tahammül nasıl laf seni şimdiden özledik" diyeceğine şüphe yok.

***

DAVUTOĞLU "EMEVİ CAMİSİ'NDE NAMAZ KILACAĞIZ" DEDİ Mİ?
Gazetecilerini toplayıp "Lütfen, Emevi Camisi'nde namaz kılacağız ifadesi bana ait değil" diye açıklama yapan Davutoğlu'nun eski bir videosu konuşuluyor.
Davutoğlu doğru söylüyor, bu bir iftira!

Ancak röportajda bu sözün kime ait olduğunu nedense söylemekten imtina ediyor. Kendisine soru soran gazetecilere de bir türlü söyletemiyor.
Ben söyleyeyim.
5 Eylül 2012'de "İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi'nde namazımızı da kılacağız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğandı.