Uzunca bir süredir "Enflasyon oranını düşük gösteriyor" eleştirilerine maruz kalan TÜİK'in Başkanı Erhan Çetinkaya, dün Ankara'da gazetecilerle buluştu.
Dünyada enflasyon nasıl hesaplanıyorsa Türkiye'de de öyle hesaplandığını örneklerle anlatan Çetinkaya "algılanan enflasyon" konusunda şunları söylüyor:
"Algılanan enflasyona ilişkin hususlar Türkiye'ye özgü olmayıp gelişmiş ülkelerde de aynı durum görülmekte ve bu durum Eurostat tarafından ifade edilmektedir. Örneğin, son 20 yıl boyunca AB'de hissedilen enflasyon, açıklanan enflasyonun ortalama 5 katı düzeyinde seyrederken Türkiye'de 2 katı düzeyinde seyretmiştir."
Çetinkaya, farklı enflasyon oranları açıklayan ENAG'ın metodolojisinin muğlak olduğunu söylüyor:
"TÜİK ve ENAG verileri arasındaki farkı, kira fiyatları hesaplamalarında görebiliriz. TÜİK tarafından takip edilen kira fiyatları için diğer tüm mal ve hizmet fiyatlarında olduğu gibi sabit tanım ve kalitede seçilmiş olan 5 binin üzerinde konutun aylık kira değeri izlenmektedir. ENAG ise kira fiyatlarını emlak sitelerinden doğrudan almakta ve kira artışını her ay tüm kiracıların ev değiştirmiş olduğu varsayımı üzerinden hesaplamaktadır. ENAG, her ay tüm kiracılar yeni bir eve taşınıyormuşçasına hesaplama yapıyor, internet üzerinden her ay gözlemlediği artışları yanlış şekilde üst üste ekleyerek şişirilmiş bir zam hesabı yapıyor. Bu örnek ENAG'ın TÜFE metodolojisinden ne kadar uzak olduğunu sadece kira maddesinde dahi ortaya koymaktadır."
Evet, bu vesileyle ekranlara çıkıp sakız gibi uzatılan söz konusu iddialara açıklık getirmediği için eleştirdiğim başkanın yüzünü de görmüş olduk. Artık hepimizi ilgilendiren ancak tek taraflı iddialara maruz kaldığımız bu tartışma daha somut argümanlarla ilerleyebilir. Zira bu güvensizlik ortamı piyasanın anasını ağlatıyor.
Gelelim başlıktaki sorumuza: Enflasyonun en yüksekten hesaplanması kimin cebini doldurur?
Enflasyon oranına göre zam alan işçinin, emeklinin mi? Bakmayın işçi, emekçi edebiyatı yaptıklarına. Bu vurgun ortamında maaşlıların cebine fazladan girecek üç beş kuruş kimin umurunda?
Enflasyonist ortamda cukkayı parası, malı olanlar, sermaye götürüyor.
TÜİK Başkanı Çetinkaya'nın, "Türkiye'deki şirketler enflasyonist ortamı kullanarak normalde alması gereken kârlardan daha yüksek fahiş kârlar elde ediyorlar. Enflasyondan bağımsız şirket kârlarına bağlı bir fahiş fiyat artışı var. Bu etki, pandemi sonrasından itibaren gözlemleniyor" sözleri bu tartışmada aydınlatıcı olabilir.
Öyle ya kimine göre kriz, kimine göre çikolata.
***
ŞİMDİ DE RABİACI OLURLAR
Alman Volkswagen, dört yıl önce Manisa'da yapılması düşünülen fabrika yatırımından vazgeçerek tercihini Slovakya'daki Bratislava fabrikasını büyütmekten yana kullanmıştı.
O dönem kararın siyasi olduğu iddia edilmişti. Ne kadar doğrudur bilemiyorum ama Almanların fırsatı kaçırdıkları kesin.
Zira proje artık Volkswagen'in 15 yıl süren Çin pazarındaki liderliğine son veren ve geçen yıl Çin'in en çok satış yapan otomobil markası olan BYD'nin. BYD, 1 milyar dolarlık yatırım için Türkiye'de fabrika kuracak. Yıllık 150 bin araç üretim kapasitesine sahip olacak fabrika için imzalar Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve BYD Yönetim Kurulu Başkanı Vang Chuanfu tarafından atıldı.
Şimdi görün bakın, muhalefetin alayı nasıl Doğu Türkistan'ı hatırlayacak. ABD'de yaşayan muhalif Rabia Kader'in posterleri sosyal medyada elden ele yayılacak.
***
TIPKI GEÇEN SEÇİMDE OLDUĞU GİBİ DEĞİL Mİ ELON MUSK?
Elon Musk yaklaşan ABD seçimleri öncesi uyarıyor:
"Postayla gönderilen oy pusulalarıyla birleştirildiğinde sistem, sahtekârlığın kanıtlanmasını imkânsız hale getirecek şekilde tasarlanmıştır. Şahsen oy verme istasyonlarındaki kameralar, en azından kaç kişinin geldiğini ve oy pusulalarının kullanıldığını sayarak büyük ölçekli dolandırıcılığı önleyeceğinden, posta yoluyla ve posta kutusuyla oy pusulalarına izin verilmemelidir."
Peki, Musk bunları neye dayanarak söylüyor?
Tabii ki 2020 ABD seçimlerine. Zira tam olarak dediği gibi olmuştu. Pandemi bahanesiyle sisteme sokulan posta oylarıyla Trump devrilmiş, yerine Biden getirilmişti.
Bakalım bu seçimin "pandemisi" ne olacak?