Ermenistan, Filistin devletini resmen tanıdığını açıkladı. Erivan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Gazze'de derhal ateşkes çağrısında bulunan kararlarına katıldığının da altını kalınca çizdi.
İsrail ise Ermenistan'ın İsrail'deki büyükelçisinin, ülkesinin Filistin'i tanıma kararı üzerine kınama amacıyla Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldığını açıkladı.
Ne var ki bu iki ülke arasındaki yeni bir duruma işaret etmiyor. Zira varoluşlarını soykırım tezi üzerine kuran iki devlet sürekli bir rekabet hâlinde.
Öncelikle, soykırım kavramını "holokost" olarak markalaştıran İsrail, yegâne mağdur pozisyonunu kaybetmemek için Erivan'ın soykırım iddiasını resmen tanımakta direniyor.
İkincisi, İsrail'in Ermenistan'ın ezeli ve ebedi düşmanı Azerbaycan'la tarihi, kültürel ve siyasi bağları da var. Ülkede 20 bin Yahudi yaşıyor. 1995 yılından beri parlamentolarında en az bir Yahudi milletvekilinin bulunması geleneğini sürdürüyorlar. Ayrıca Tel Aviv, İran'daki Azeri nüfusun varlığını da önemsiyor. İsrail'in Karabağ Savaşı'nda Azeri ordusuna destek olduğunu da biliyoruz. Hatta geçen yıl da Azerbaycan, İsrail'de büyükelçilik açmıştı.
Paşinyan zaman zaman aceleci kararın altına imza atsa da bence elindeki güç ve imkânlar doğrultusunda Ermenistan'ın kabuğunu kırmak için cesur hamleler yapıyor. Soykırım tezine yönelik eleştirel, gerçekçi tavır alıyor. Muhalefetin ve diasporanın baskılarına aldırmadan Türkiye ile yumuşama siyaseti izliyor. Şimdiki Filistin'i tanıma kararı da zincirin sol halkası.
Kuşkusuz Paşinyan'ın bu adımının hemen öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yaptığı görüşmenin de etkisi vardır. Ama İsrail'in de elinden geleni yaptığı ortada.
***
DÜNYA SİLAHLANIYOR
Tüm dünyanın gözü yollarda. Godo'yu bekler gibi büyük savaşın gelmesini bekliyoruz. Sırbistan Cumhurbaşkanı ve Macaristan Başbakanı gibi 3-4 ay sonrasını işaret edenler bile var.
Peki Ukrayna'nın ve Gazze'nin ardından bu kez piyango nereye vuracak?
Yangının Pasifik'te kıvılcım alması ihtimalini dillendirenler de var, Rusya'nın nükleer silahlarla donattığı Kaliningrad'ı hatırlatıp Baltık ülkelerini işaret eden de.
Silahlanma harcamalarındaki tırmanışsa "Büyük savaş zaten başladı" diyenleri doğrular nitelikte.
NATO, müttefik ülkelerin savunma harcamalarıyla ilgili 2024 öngörülerini içeren bir rapor yayımladı. Buna göre, müttefik ülkelerin savunma harcamaları toplam 1.47 trilyon dolara çıktı.
En fazla savunma harcamasını sırayla ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Türkiye yaptı. Bizi Hollanda ve İspanya izliyor.
Türkiye 2.09'luk oranla aynı zamanda NATO'nun savunma harcamaları için GSYİH'nin yüzde 2'sini harcama hedefini tutturmuş durumda. Bu oran Polonya'da 4.12, ABD'de 3.38 ve Yunanistan'da 3.8.
***
KIYILARIMIZ TALAN EDİLİYOR
Türkiye'nin gündemiyse sıcak ve tatil beldelerindeki kalabalık.
Sosyal medyada Antalya'dan, Alanya'dan, Kuşadası'ndan, Bodrum'dan, Çeşme'den, Alaçatı'dan fotoğrafları paylaşanlar kalabalıktan yakınıyorlar. Herkes isyanlarda. Kadınlar tacizden yollarda yürüyemediklerini, plaja gidemediklerini anlatıyorlar.
Bu kez yakınılansa Suriyeliler, Afganlar değil, yerli turist.
Talep arttıkça bölge de fiyatlar da artıyor rant da. Artmayan tek şey alınan vergi.
Altyapı ise yerinde sayıyor. Belediyelerle iş tutan müteahhitler kıyılarımızı betona gömüyor, mafya beldelerdeki gündelik hayatı terörize ediyor.
Altın yumurtlayan tavuğu kesiyoruz. Kıyılar yerel yönetimlerin insafına bırakılamaz. Turizm bölgeleri için acil bir eylem planı hazırlanmalı.
***
EKMEKLE OYNAMAYIN
Tüm dünyada buğday fiyatı düşüyor. TMO'nun elinde büyük stok var. Buğday dünyadan yüzde 40 daha pahalı ama bir yıldır aynı fiyat. Hammaddede, işçilikte, dolarda, enerjide artış yok. Peki buna rağmen İBB'nin ekmeğe yüzde 60 zam yapmasının gerekçesi ne Başkan?
Suya, otobüse, otoparka derken nasıl olsa taban, yaptığım her zammın faturasını hükümete kesiyor diye mi bu kadar rahatsınız.
Ama ekmek bu, oyun olmaz.