İktidara yakın bazı çevrelerde sanki parlamenter sisteme dönmüşüz de genel seçimlerin ardından istikşafi koalisyon görüşmeleri sürüyormuş havası hâkim.
Konuşanlar CHP'li değil ama madde madde deklare ettikleri uzlaşma şartları, muhalefetin uluslararası çevrelerin de desteğini alan temel siyasi argümanları.
Çok da heyecanlılar. Tek konuları bu. Öyle ki CHP'ye yönelik eleştirilerini devam ettirenler, yeni normale, oluşan uzlaşı atmosferine zarar vermekle suçlanıyorlar. Kaostan, çatışmadan beslenmekle falan itham ediliyorlar.
Havaya baktıkça aklıma çözüm sürecinde trafik çevirmesine ehliyetsiz yakalanan Diyarbakırlı vatandaşın, polise "Hani barışıyorduk memur bey" diye yakınması geliyor.
Tamam anladık, empati yaptığınız muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan atmasını beklediği adımlar var. Ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk talepler arasında bazı mahkûmların serbest bırakılması gibi siyasi talepler de bulunuyor.
İyi de Özgür Özel bile Erdoğan'dan randevu isteyeceğini açıklarken koşul öne sürmedi. Sürmesi de düşünülemezdi. Zira görüşme teklifi kendisinden gelmişti. Peki, sürecin siyasi aktörlerinden önce diyaloğa şart koşmanın, atın önüne arabayı koşmaktan ne farkı var?
Ayrıca merak ediyorum... Madem siyasi partilerle polemiğe girecek kadar mevzuyu önemsiyorsunuz, Türkiye ve Cumhur İttifakı için neyin iyi neyin kötü olduğunu görecek kadar sürecin içindesiniz, söyleyiverin bizim de kafamız netleşsin.
Şartlarınızın iktidar cephesinde kabul görmesi hâlinde muhalefet hangi adımı atacak?
Bakıyorum da arzuhalcilerin arasında bundan bahseden yok?
***
ÖZGÜR ÖZEL NE YAPIYOR?
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmek üzere AK Parti Genel Merkezi'ne giden Özgür Özel turlarına devam ediyor. Dün de MHP'nin konuğuydu. Devlet Bahçeli'yle 45 dakika görüştü.
CHP'yi yüzde 25 bandına hapseden siyasi tarzın dışına çıkmak için denenmiş formülü uygulayan Özel, kendisi açısından doğru olanı yapıyor. Partisinin ve kendisinin Türkiye'yi yönetebilecek siyasi olgunluğa sahip olduğunu, yıllardır teamüle dönüşen ve tabanı konsolide etmekten başka işe yaramayan inatları bırakacağını göstermek istiyor.
Kolay iş değil, ancak son derece rasyonel bir siyasi strateji olduğu açık.
Dün de Özel'in gündemi, Erdoğan'la görüşmesine kılçık atan İmamoğlu taraftarı kalemlerin piyasaya sürdüğü, "2028'de aday olmak için uzlaşı arıyor" iddialarıydı. Erdoğan'la zirvesinin ardından görüştüğü Kılıçdaroğlu'nu gömen Özel şunları söyledi:
"CHP'nin Genel Başkanı olarak kendi adaylığımı dayatmak, CHP'nin tarihi bir fırsatı kaçırmasını sağlamak, birilerinin tükenmekte olan iktidarına tekrar fırsat vermek gibi bir hata yapmayacağımdan herkes emin olsun..."
Peki bu çıkış "Özel ne yapıyor?" tartışmasını bitirir mi?
Daha durun yahu. Seçimlere çok var.
Evet, Kemal Bey "Aday olmayacağım" dedikten sonra kaç defa "Arkadaşlar istiyor" diyerek sahneye çıktı sayamadık. Ama Özel'in de 28 Mayıs seçimlerinin ardından Meclis kürsüsünde genel başkanlığı bırakmayacağını açıklayan Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu gözyaşları içinde alkışlarken, birkaç hafta sonra karşısına rakip aday olarak çıkacağını da hiçbirimiz tahmin edemezdik değil mi?
CHP'nin 8. Genel Başkanı'ndan bahsettiğimizi ve muhalefetin iktidarının feragat edilecek bir makam olmadığını unutuyoruz.
***
ÖNCE ÖNÜ GÖR
Ürdün kralı Abdullah'ın eşi Rania:
"Her gün kendimi İsrailli bir annenin yerine koyma konusunda kendime meydan okuyorum. Rehin alınmış bir çocuğu var...
Veya Avrupa'da Yahudi halkının maruz kaldığı korkunç zulmü duyan herhangi bir İsrailli genç. Empati kurmaya ve onların bakış açısını görmeye çalışıyorum."
***
LİYAKAT
Yıllardır iktidarı liyakat konusunda eleştiren CHP'nin 31 Mart'ta aldığı belediyeler akla ziyan atama haberleriyle sallanıyor. Yandaş gazeteciler bile isyanda.
Dün de Antalya'daki teleferik faciası soruşturmasında ifade veren mekanik bakım görevlisi şüpheli Kazım Kılıç'ın şu sözleri basına yansıdı:
"Herhangi bir teknik birimde çalışmadım. 2023 yılı Eylül ayında MegaTower şirketi bünyesinde mekanik, teknik personel olarak işe başladım. Geçmişte bu birimle ilgili herhangi bir eğitim almadım, herhangi bir tecrübem de yoktu. Bu işte çalışmak için benden herhangi bir sertifika ve diploma şartı aranmadı. Serkan Yellice'nin emir ve talimatları doğrultusunda çalışmaktaydım. 2023 Eylül ayından beri herhangi bir ağır bakım yapılmadı. Sadece 2 haftalık yıllık bakım gerçekleşti."