MELİH ALTINOK

Erbakan’ı dinlerken AK Parti’yi tebrik ettim

Eskiden ticarete atılacakların hayali, işlek bir yerde tekel bayii olurdu. Şimdi parti kuruyorlar.
Adı parti tabii. Ne iktidar perspektifleri var, ne ciddiye alınacak bir programları ne de ilkesel bir duruşları, kavgaları, iddiaları...
Sağa sola kadro dağıtacak pozisyonlar için politik pozlar kesiyorlar, o kadar. Ayni değeri geçtik, nakdi değer üzerinden bile çalışanlar var. Ağızlarından ideoloji düşmüyor ama en sağdan en sola bir günde intikal edebilecek kadar esnekler.
28 Mayıs seçimlerine giderken hepimizin ağzını açıkta bırakan performanslarını canlı canlı izledik işte... Oradan oraya topaç gibi sektiler.
Evet, 50+1 şartı getiren başkanlık sisteminin ceremesi bu. Biraz daha çekeceğiz. Neticede birkaç yıl önce geçtiğimiz yeni bir hükümet modeline uyum aşamasındayız. Mekanizmanın çarkları yavaş yavaş yerine oturuyor. Ortaya çıkan sorunlar, geliştirilen çözümler, tartışmalar, deneyimler sayesinde de zamanla siyasi uzlaşı kültürü gelişecek; bu tür ucuz manevraların müşterisi kalmayacak.


Bu arada 31 Mart seçimleri için AK Parti'yle sıkı bir pazarlık yürüten Yeniden Refah'ın Genel Başkanı Fatih Erbakan, geçtiğimiz gün bir televizyon programında şunları söyledi:
"Bizim söylediğimiz İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde biz destek oluyorsak biz de bir tane Anadolu yakasında, bir tane Avrupa yakasında ilçe isteriz dedik."
Erbakan, gazeteci Gürkan Hacır'ın "Arnavutköy ve Sultanbeyli değil mi?" sorusu üzerine de "İsmi çok önemli değil dedik biz ama onlar da zaten 'Peki verelim, nereyi istiyorsunuz?' demedikleri için ilçe isimlerini çok konuşamadık" dedi.
Eğer doğruysa, AK Parti, "İsmi önemli değil, bir iki tane verin" diyebilen YRP'ye "Nereyi istiyorsunuz?" diye sormadıysa bile, kendilerini yürekten tebrik ederim.
Zira 31 Mart seçimlerinde etkisi olacak partilerle at pazarlığının yürütüldüğü bir ortamda böyle bir duruşun taşıdığı riskler ortada. CHP'nin, DEM'in talepleri için attığı taklaları görüyorsunuz. Büyük laflarla istenen oylarımız, siyaseti ticarete çevirenlere bonkörce dağıtılıyor.
Ama seçmen son tahlilde kendisini ciddiye alanları ihya ediyor. Bu kural hiç değişmiyor.

***


EY SOSYALİST ENTERNASYONAL, BU FAŞİSTLERİ ÇOK MU ARIYORSUNUZ?
Sosyal medyada CHP'nin Ankara Mamak Belediye Başkan adayının, yolda kendisine selam veren Irak Türkmeni 3 küçük çocukla diyaloğunu izledim.
İsminin Veli Gündüz Şahin olduğunu öğrendiğimiz bu zat, ellerinde seçim broşürleri olan çocukları azarlayarak "Bunlar Iraklı değ'el mi?" diye eliyle koluyla konuşmaya başlıyor.
Çocuklar gülümseyerek ne dediklerini anlamadıkları adama bakıyorlar. Nereden tahmin etsinler, karşılarındakinin insan olmadığını?
Başkan adayı ise, marifetmiş gibi olan biteni kameraya alan yanındaki dalkavuklar "Bravo başkan" diye tezahürat yaptıkça daha da hırslanıyor:
"Bunların memleketine gitmesi gerekir. Bunun için bana oy vermeyenler vermesin. Bunun için benim adaylığımı çekseler de bunlar büyüyünce memlekete büyük sorun."
Memlekete, medeniyete bu kafadan daha büyük sorun mu var?
Şimdi "CHP bu faşistleri çok mu arıyor?" diye soracağım ama genel başkanlarının uluslararası statüleri olan sığınmacıları otobüslere doldurup göndermeyi vaat ettiğini hatırlayıp susuyorum.
Yakışır yani.
Ama aynı soruyu, bu partiyi hâlâ üye sayan Sosyalist Enternasyonal'e sorabilirim.
Sayın Pedro Sanchez, ilk toplantıda Türkiye'de faşist partiyle yarışan bu çakma solculara "Siz ne ayaksınız?" diye sormayacak mısınız?

***


BİDEN, PUTİN'E HAFİF GELİR
Putin'in, kendisinden "Çılgın bir o... çocuğu" diye ağzını bozarak bahseden Biden'a vereceği cevabı merak ediyorduk.
Şaşırtmadı. Ayağına gelen topu kendine yakışır bir soğukkanlılıkla Biden'ın kalesine 90'dan çaktı.

Putin yalnızca, "Bana bir sonraki ABD başkanına yönelik tercihimizi sorduğunuzda herhangi biriyle çalışabileceğimizi söyledim. Ancak bizim için, Rusya için Biden daha iyi demiştim. Biden'ın söylediklerine bakılırsa kesinlikle haklıyım. Çünkü bu, söylediklerime uygun bir tepki" demekle yetindi.
Daha ne desin?

***


KONUŞAN İNGİLİZ BAŞBAKAN, KULAK VERİN
Görevde yalnızca 50 gün kalan İngiltere'nin eski Başbakan'ı Liz Truss diyor ki:
"Başbakanlık görevim boyunca derin devletle mücadele ettim. Müesses nizamın büyük tepkisiyle karşılaştım. ABD ve İngiltere, derin devlet tarafından yönetiliyor. İngiltere'de eskiden politikacıların elinde olan güç son 30 yılda bürokratlara ve hukukçulara geçti."

Bizler "müesses nizam", "derin devlet" deyince "Komplo teorisi bunlar" diye söylenenler için eski İngiliz Başbakan'ın sözleri bir girizgâh olsun.
Bu önemli itirafa yarın devam edeceğim. Daha söyleyeceklerim var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.