Yabancı basın, UEFA herkes ayakta!
Sebebi ise Rusya ile savaşta olan Ukrayna'nın Dinamo Kiev takımıyla yapılan maçta Fenerbahçe tribününden yükselen "Vladimir Putin" şeklindeki tezahüratlar.
Berna Laçin'inden spor yazarlarına kadar olayı "kınamayan" kalmadı.
Nevşin Mengü gibi "sosyolojik tespit" deyip aşırı yorumun dibine vuranlar, tribündeki anlık bir tepkiyi "3. dünyacılık eğilimi" diye sündürenler bile var.
Ahmet Çakar'ın kulisine göre de UEFA yetkileri, Putin sloganını "tüm zamanların en vahim tezahüratı" sayıyorlarmış. Çok ağır bir ceza gelebilirmiş.
Vay arkadaş, ne oluyor yahu?
Taraftarın epeydir canı sıkkın. Maça da yine umutsuz gelmiş. Belli ki ilk golü yiyip bir de tahrik edilince, "Bunlar Putin'den nefret ediyorlar" diye düşünüp "Biraz da biz can sıkalım" demişler.
Bu kadar basit.
O tribünlerde ne sloganlar atıldı... Küfür kıyamet gırla.
Duyan da düne kadar tribünlere kravatsız çıkılmadığını falan sanacak.
Sadece bizde değil, dünyanın hiçbir yerinde durum farklı değil...
Futbol biraz da bu çünkü...
Peki, bugün Fenerbahçe'ye aslında Türkiye'ye yüklenen UEFA, Avrupa statlarında yaşanan hangi olaya karşı bu kadar sert oldu?
Rus futbolcu ve takımlarını hukuksuz şekilde maçlardan men eden uzaylılar mıydı?
Madem futbolda siyasete karşı bu kadar hassaslar, PKK'nın propagandalarına sahne olan maçlar için tek bir kınama, ceza verdiler mi?
Tribünlerde Nazi güzellemesi yapan futbolcuları, taraftarları unuttuk mu?
Kaldı ki Putin, halkın oyuyla işbaşına gelmiş meşru bir lider. Türkiye ve Rusya, ekonomik ve askeri alanda orta yatırımları olan iki komşu ülke. Rusya'nın ya da devlet başkanının adını anmak ne suç ne ayıp.
Kulüp yönetimine gelince...
Fenerbahçe yönetimi, "Biz de Zelenski'ciyiz aslında" anlamına gelen bir açıklamayla günü kurtardı.
Gözler şu ana kadar bir açıklama yapmayan Başkan Ali Koç'ta...
Bakalım o "mahalle baskısına" nasıl tepki verecek?
***
DÜN ÖYLE DEMİYORDUNUZ HOCAM!
Sağlık durumu hakkında en ufak bilgiye sahip olmadıkları insanlara "peynir ekmek yiyin" dermiş gibi tıbbi tavsiyede bulundular... Ekranlardan "3'er 5'er aşı olun" dediler.
"Nietzsche yaşasaydı iznini alıp sözlerini 'İnsan aşılanması gereken bir varlıktır. Onu aşılamak için ne yaptınız?'" türünden çıkışlarıyla klinik psikiyatrinin konusu olan pandemi meşhuru Prof. Dr. Esin Şenol gibiler hâlâ aynı yoldalar.
Bu saatten sonra kıvırmaları da mümkün değil.
Ne var ki sert tornistanlar da gözlenmiyor değil.
Dün pandeminin başından beri ilaç mümessili gibi aşı reklamı yapan bir tanesi, olduğu aşıyla ilgili şikâyetini ileten hastaya, "Bana ne kardeşim senin aşı tercihinden. Vücut senin, zorla mı yaptılar" diye posta koyuyordu...
Bir diğeri ise "Aşıların prospektüsünde riskleri var deniyordu. Okusaydınız, olmasaydınız" diye vuruşarak çekiliyordu.
Sağlık olsun.
Artık "TIP" diyerek sizi susturan, sosyal medyada "Bilim insanıyla konuşuyorsun hadsiz, dikkat et de elimize düşme" diyerek hastaları tehdit edenlere değil, sorgulayan, dünyayı takip eden, umut veren hekimlere ve irademize güvenmemiz gerektiğini anlayalım, yeter.
***
PEMBE PANTER MERAKLILARINA...
Altıncısı düzenlenen Bir Yaz Gecesi Festivali'nin bu seneki teması, unutulmaz film müziklerinin altında imzası olan Henry Mancini.
Mancini'nin müziklerine imza attığı, "Pembe Panter" efsanesinin ilk iki filmi restore edilmiş kopyalarıyla ilk kez Beykoz Kundura'da gösterilecekmiş.
Meraklılar ajandalarına not alsın derim.