İspanya'daki NATO Zirvesi'nde merakla izlenen Türk heyeti Madrid'e iner inmez temaslara başladı. Türkiye, İsveç, Finlandiya ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in katıldığı dörtlü zirvesinden adalet, istihbarat ve güvenlik kurumlarının katılımıyla Daimi Ortak Mekanizma kurulması kararı çıktı.
Müzakerelerde temel tartışma meselesi PYD/ YPG'nin ve FETÖ'nün mutabakat metnine "terör örgütü" olarak geçirilmesi oldu. İsveç ve Finlandiya ilk başta bu net maddelere direndi. Ancak sonunda terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadelede Türkiye'yle dayanışma sergilenmesinin yanı sıra PYD/YPG ve FETÖ'ye destek sağlamama taahhüdünün altına imza attılar.
Direnç Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın müdahalesiyle kırıldı ve düğüm çözüldü.
Metne göre Türkiye'nin somut kazanımı, NATO ve AB ülkeleri nezdinde PYD/YPG'nin ve FETÖ'nün terör örgütü olarak tescillenmesi oldu. Kimi çevrelerin dile getirdiğinin aksine bitmiş bir süreç, kapatılmış bir defter yok. Ankara denetleme sürecinde mutabakata sadık kalınıp kalınmadığını düzenli olarak takip edecek. Ve performansa göre bu iki ülkenin NATO'ya üyeliklerini destekleme iradesini şekillendirecek.
NATO'da askeri açıdan eli zaten güçlü olan Türkiye'nin bundan sonra siyasi olarak da daha etkili bir aktör olacağı gerçeğinin altını özenle çizmek gerekiyor.
Son olarak dün akşam gerçekleşen Erdoğan-Biden görüşmesinden çıkan ilk mesajlar Türkiye'nin hassasiyetleri açısından oldukça pozitifti. Özetle, NATO'nun genişleme sürecinin anahtarı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinde.