Henüz bir isim bulunmadı ama MHP Genel Başkanı DevletBahçeli'nin 22 Ekim 2024 tarihinde grupta yaptığı ve herkesi şoke eden "son çıkışı" öyle etkili oldu ki, sadece konvansiyonel veya sosyal medyanın değil siyasi partilerin de gündemini altüst etti. Parti genel başkanları, siyasi aktörler o çıkışı değerlendirmekte ve cevap vermekte zorlandı.
Kimse görmezden gelemedi. Aynı şey küresel güç merkezleri için de geçerli. Eminin onlar da ellerindeki bir kartın alınacağı kaygısıyla süreci yakından izledi ve izleyecek.
Peki Bahçeli'nin çıkışı neden bu kadar etkili oldu?
Görünür iki nedeni var. Biri çevremizi kuşatan küresel tehdidin sınırlarımıza dayanması, diğeri de 40 yıldır ağır bedeller ödeten ve kangrene dönüşen bir meseleye, beklenmedik bir şekilde milliyetçi bir liderin "siyaset üreterek" cevap vermesi. Devlet Bey'in çıkışını sarsıcı yapan tam da bu... Bu yüzden hazırlıksız birçok siyasetçinin dili dolanmaya başladı. O çıkışın durup dururken olmadığı, tarihi bir sorumlulukla yapıldığı çok açıktı.
VAKİT BU VAKİTTİR
Konuşmasının girişinde ne yapmak istediğinin işaretini Bahçeli şu sözlerle verdi: "Belki bugünden sonra tarihinakışı daha farklı olacaktır. Belkibugünden sonra ülkemin şafağı birbaşka sökecektir. Belki bugündensonra Türkiye'nin prangaları tamamıylakırılacaktır. Bugün kitabın ortasından ve hiçbiryoruma ihtiyaç bırakmayacaknetlikte konuşacağım. Bugün milli birlik ve kardeşlikduygumuzun üzerine gerilmek istenenyabancı menşeli örtüyü kaldıracağım.Alışıldık söylem kalıplarındanaz da olsa taşmanın vaktigeldiyse, o vakit bu vakittir."
Gelen vaktin ne olduğunu da lafı dolandırmadan açık ve net söyledi: "Türk ve Türkiye Yüzyılı'ndaterörü sıfırlamak, milli birlik veberaberliği çelikleştirmek amacınamatuf ikinci hüküm cümlem şöyledir:Teröristbaşı işin içinde olmazsabir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum... Şayet teröristbaşının tecridikaldırılırsa, gelsin TBMM DEMParti grup toplantısında konuşsun.Terörün tamamen bittiğini ve örgütünlağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse,'umut hakkı'nın kullanımıylailgili yasal düzenlemenin yapılmasıve bundan yararlanmasının önü deardına kadar açılsın. Ne Kandil ne de Edirne; adresİmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağırve tarihi terör sorunu ülke gündemindentamamen çıkarılsın." Bahçeli'nin "Teröristbaşı" diyerek Öcalan'a seslenmesi ve özellikle Meclis'i işaret etmesi tesadüf değil, bir hesaba, bir arka plana ve siyasi bir hazırlığa dayanıyor. Hem Başkan Erdoğan'ın uzun süredir seslendirdiği "İç cepheyigüçlendirme" çağrılarının bir devamı ve tamamlayıcısı hem de 2005 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan'ın Diyarbakır'da yaptığı "Kürt sorunubenim sorunumdur" sözünün bir devamı niteliğinde. O gün de sorunu çözdürmediler, bugün de çözdürmemek için ciddi çaba harcayacakları çok açık.
UYUYAN TERÖR HÜCRELERİ
Bu yüzden Öcalan'ın vereceği cevap etkili olur mu olmaz mı göreceğiz ama bölgedeki küresel güçler durmayacak görünüyor. Daha şimdiden uyuyan terör hücrelerinin düğmesine basıldı. TUSAŞ'a yönelik açık terör saldırısı bir yanıyla Öcalan hamlesine, diğer yanıyla da BRICS'e yönelik bir saldırı olabilir.
Tıpkı geçmişte Türkiye'nin attığı her bağımsız adıma ya da Sovyetler'le kurduğu her ilişkiye ABD ve Batı Bloku'nun "darbeyle" cevap verdiği gibi. Artık herkesin küresel bir saldırıyla karşı karşıya olduğumuzu görmesi gerekiyor. "İsrailbize saldırmaz" diyenlere duyurulur...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.