Günlerdir medyada milyon dolarların döndüğü dolandırıcılık olayları konuşuluyor. Millet, güzellik salonu sahibi Dilan Polat'ın kurduğu saadet zinciri dolandırıcılığını "O kadar da olmaz" diye izlerken, "uyanık" bankacı Seçil Erzan'ın fon tuzağını öğrenince hayrete düştü. Meğer daha büyükleri varmış... Bavullarda taşınan milyon dolarlar, Arda Turan gibi borç alıp tamahkârlık yapan futbolcular, işadamları, bankacılar herkes işin içinde.
Aslında bu tür dolandırıcılar, yani Sülün Osman'lar da Raki'ler de onların "Kunduzi" dediği tamahkârlar da hep vardı. Oysa izleyenleri asıl hayrete düşürmesi gereken benzer şeylerin bugünlerde siyasette de olması. Düşünsenize, daha birkaç ay önce ülkeyi yönetmeye kalkan CHP ve İyi Parti'de parasal ilişkiler, iddialar, kaybolan paralar, taciz suçlamaları hiç bitmiyor.
Doğrusu bu konuda İyi Parti birinciliği kimselere kaptırmış değil. Bu partinin 132 milyonunun kayıp olduğunu bizzat partinin eski Mali İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ÜmitDikbayır açıkladı. Sanki o göreve yeni gelmiş gibi... Partinin Genel Başkanı Meral Akşener de buna cevap vereyim derken, partisinde yaşanan taciz ve tecavüz olaylarını deşifre etti. Yetmedi, suçladıkları da eski defterleri açıp seçim öncesi 10 milyon dolarlara satılan milletvekili sıralarını gündeme taşıdı.
Siyaseti kirleten bu tür iddialar hepimizi şaşırtsa da İyi Parti'de olması hiç şaşırtıcı değil. Siyasi tarih nasıl yazar bilemem ama Meral Akşener'in geçmişi ile bugün İyi Parti'de olanlar arasında ciddi bir bağ var. Siyasi yolculuğa başladığı DYP'de bile Akşener'in adı liste satışlarıyla anılıyordu. Bu konuyu geçmişte de birkaç kez yazdım. Her defasında da duymazdan geldi. Şimdi gelin 19 Haziran 2018 tarihli o yazıya gidelim ve bugün yaşananlar ile o gün yaşananlar arasındaki benzerliğe bakalım:
"Yıl 1999... DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in başbakanlığı, MeralAkşener'in de bakanlığı geride kalmış. Türkiye, 18 Nisan'da yapılacak genel seçime hazırlanıyor. DYP'nin inişe geçtiği ama hâlâ umutların kesilmediği bir dönem... Aday belirleme konusunda Adana'da çok ilginç bir olay yaşanır. DYP'de önseçim yapılır ve milletvekili listesi şöyle oluşur: İlk sıra AliAntepüzümü, ikinci sıra Halit Dağlı, onları Durmuş Ali ve Ramazan Ağar izler. Fakat Genel Başkan Çiller devreye girer ve bu liste değiştirilir. Yeni liste şöyle oluşur: İlk sıra Halit Dağlı, ikinci sırada örgütün hiç tanımadığı sürpriz bir isim, Nesime Aysel Sabuncu ve diğerleri var.
Bu listeyi de teşkilat kabul etmez ve kıyamet kopar. Ama asıl gerginlik şu iddia nedeniyle yaşanır: İşkadını Nesime Aysel Sabuncu'nun, DYP'ye 5 milyon dolar vererek listeye girdiği söylenir. Parti çalkalanır. Başka iller de kazan kaldırır ve liste bir daha değişir. Bu kez listede Sabuncu yoktur. Bu da Sabuncu'yu harekete geçir. Sabuncu, listeye girmek için verdiği parayı geri ister. Buna DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in şu cevabı verdiği söylenir: 'Parti adına alınan 3milyon doları geri verelim, bu olayıkapatalım.'
Ama işkadını Sabuncu, razı olmaz çünkü şöyle der: 'Ben 5 milyon dolarverdim, paramın hepsini istiyorum.'
DYP bir kez daha çalkalanır. Acabaiddia edilen o 2 milyonu kim aldı?İşte bu soruyu bugün de sormamızayol açan isim burada devreye giriyor.DYP'lilerin iddiasına göre o isim,Sabuncu'yu listeye aldıran MeralAkşener'di... Bu yüzden parti içindedikkatler ona yönelecek ve derin tartışmalaryaşanacaktı."
Ne hikmetse yıllar geçse de işin içindeki isim ve "dolarla milletvekilisırasını satma" yöntemi değişmez. Ne dersiniz, "hayrete" düştünüz mü?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.