Sağcısı solcusu, dindarı milliyetçisi bütün siyasi partiler, sivil toplum kesimleri yaklaşık 40 yıldır sivil bir anayasa talep ediyor. Bu talep daha 12 Eylül darbecileri yönetimdeyken başladı ama bir türlü sonuçlanmadı. Anavatan Partisi'nden DYP-SHP'ye, Refah Partisi'nden AK Parti'ye, bütün partiler koalisyon veya tek başına iktidar olduklarında bile bu talebi yerine getiremedi.
Siviller her defasında bir bahane üretti.
Oysa ortada utanç verici bir durum var. Cumhuriyet'in ilk yıllarını bir yana bırakırsak, son iki anayasamız da silah zoruyla yapıldı. Koca koca partiler, albaylar cuntası veya 5 general kadar olamadı ki hâlâ mevcut anayasamız 12 Eylül darbe anayasası.
Peki neden bunu başaramıyoruz?
Uzağa gitmeye gerek yok, AK Parti'nin yüzde 50 oyla iktidar olduğu 2011 sonrası Meclis'te her partinin eşit temsil edildiği bir komisyon kuruldu ve önemli adımlar da atıldı. Dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek öncülüğünde tüm toplum kesimlerinin talepleri dinlendi ve kayıt altına alındı. Hatta özgürlüklerle ilgili 60 madde de komisyondan geçti.
Ama yine olmadı. Peki neden olmadı?
Çünkü CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, AK Parti döneminde sivilbir anayasa yapılmasını istemedi. Sonraülke derin bir kuşatma ve darbeler süreciyaşadı.
Ama başaramadılar. "Darbeyledeğil seçimle..." dedikleri halde başaramadılar. Peki bu tecrübeden başta CHP olmak üzere solcular, HDP çevresi veya seküler milliyetçiler, endişeli muhafazakârlar bir sonuç çıkarmadı mı?
CHP ve solun çıkarmadığı çok açık. Onlar neredeyse 12 Eylül darbe anayasasına sahip çıkacak. Oysa bu talep, onlar burun kıvırsa da sıcaklığını koruyor. İki mayıs seçimi sonrası da BaşkanErdoğan, her fırsatta sivil anayasa hayalinianlattı: "Bizim siyasi hayatımızın herdöneminde dile getirdiğimiz, hükümetteklifi olarak da 2011'den beriher seçimde milletimizin önünekoyduğumuz bir hayalim var. Buhayal, Türkiye'yi darbe anayasasıayıbından kurtararak yeni, sivil,dili ve içeriği ile bugünü ve yarınıkucaklayan Türkiye Yüzyılı'na yakışırbir anayasaya kavuşturmaktır."
Bu mesele önümüzdeki günlerdeMeclis gündemine de gelecek. Nasıl seyredeceğinigöreceğiz ama "Türkiye'dehukuk açığı var" veya bazı sorunlaryaşanıyor diye bu çaba görmezden gelinmemeli. Hatta o sorunların tartışılması açısından bir fırsata dönüştürülmeli.
Peki bu fırsatı yüzde 52 oyla seçilen iktidarı "gayrimeşru" ilan eden Kılıçdaroğlu değerlendirir mi? Değerlendireceğini sanmıyorum ama buna rağmen CHP zorlanmalı ve o kapı aralanmalı.
Önceki gün de Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum yeni anayasa meselesi için çok sayıda medya mensubuyla bir araya geldi. Kendisini "muhalif" diye konumlandıran gazeteciler de vardı. Onlar da kaygılarını, beklentilerini anlattı. Bu yolu mutlaka bir kez daha Meclis'te denemeli ve özellikle CHP içindeki milli damarı harekete geçirmeli. Çünkü bir CHP'linin dediği gibi, "Ne Türkiye Yüzyılı CHP'siz,ne de İkinci Yüzyıl AK Parti'siz gerçekleşir".
Kuşkusuz bu yaklaşım Meclis'te grubu bulunan veya bulunmayan diğer partileri, sivil toplum örgütlerini yok saymıyor.
Herkesin ortaklaşacağı bir ana eksen de var. Onu da sürece destek vermek için çaba harcayan Başkanvekili Uçum şöyle özetliyor: "Açıktır ki Cumhuriyetimizinilkeleri ve demokratik birikimimizyeni anayasanın kaidesi, yani ensağlam temeli olacaktır. Bu temelüzerinde yükselecek ve 41 yıl sonradarbe anayasasından tamamen kurtulmamızısağlayacak adıyla, felsefesiyle,çağımıza uygun içeriğiyleyeni bir anayasadan söz edebiliriz."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.