Önceki gün Ankara'da müzeye dönüştürülen 12 Eylül askeri darbesinin simge mekânlarından Ulucanlar Cezaevi'nde "1982Anayasası yerine 2023 AnayasasıSempozyumu" vardı. Başkan Erdoğan'ın muhalefete sitem eden konuşması, açılışı konuşmasını yapan Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili MehmetUçum'un 12 Eylül askeri darbesinin çocuk tutuklusu olması, sağdan soldan onlarca genç siyasetçinin işkence gördüğü, idam edildiği Ulucanlar Cezaevi'nin mekân olarak seçilmesi, Anayasanın 2023 anayasası olarak adlandırılması sempozyumu çok çok anlamlı kılıyordu.
Amaç da aradan 43 yıl geçtiği hâlde Türkiye'nin neden sivil bir anayasa yapamadığı gerçeğini hatırlatmaktı. Başkan Erdoğan tarihi konuşmasında tam da bunu yaptı ve söze önce 12 Eylül darbesini hatırlatarak başladı: "Darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı,binlerce kişinin idamla yargılandığı,'bir sağdan, bir soldan' mantığıyla50 kişinin idam edildiği, velhasıl,neredeyse her hanenin yaşananacılardan nasibini aldığı o meşumgünler hafızalarımızdan asla silinmedi,silinmeyecek. Şu UlucanlarCezaevi'nin, Mamak Cezaevi'nin,Diyarbakır Cezaevi'nin, SağmalcılarCezaevi'nin dili olsa da o günlerianlatsa."
Sonra da darbelerin sadece işkence, idam ve sürgün olmadığına dikkat çekti: "Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizinkalbine sapladığı en büyükhançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz,tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır."
Ortada garip bir durum vardı ve çok partili demokratik hayata geçildikten sonra yapılan iki anayasayı da darbeci askerler silah zoruyla yapmıştı.
Peki siviller neden yeni bir anayasa yapamıyordu? Başkan Erdoğan, bu sorunun cevabını 2011 yılında başlatılan anayasa çalışmalarını hatırlatarak verdi: "Daha önceki anayasa değişikliklerinegöre en geniş siyasi katılımlıbu çalışma, muhalefet partilerinin,tabiri caizse 'yan çizmeleri' sebebiyleakim kaldı."
O günleri hatırlayın, her partinin eşit katılımıyla oluşan Anayasa Komisyonu çok ciddi çalışmalar yapmış, hatta özgürlüklerle ilgili 60 maddeyi bitirmişti. Ama bugün Batı eksenli siyaset yaptığını söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu o günlerde bu maddelerin geçmesine bile destek vermedi.
MUHALEFETE ANAYASA ÇAĞRISI
Buna rağmen Başkan Erdoğan, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasa hedefinden vazgeçmediklerini söylüyordu: "Mevcut anayasamız, muasırmedeniyetler yolculuğunda ülkemizinönünü açmak yerine süreklipaçasından aşağı çekmektedir.Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarındanatan Türkiye'nin, 12 Eylülanayasası konusunda da bunu yapacakdirayete sahip olduğuna yürekteninanıyoruz."
Son noktayı da bir çağrıyla bitiriyordu: "Biz parlamentodaki tüm gruplarlabunları konuşacağız, görüşeceğiz.Onlar da bu işe olumlu bakarlarsayolumuza devam edeceğiz. Olursaolur, olmazsa olmaz, bize düşenkapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarakbiz buna hazırız. Buradan tümsiyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına,akademi mensuplarına sesleniyorum,'Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar' sözüne uygunşekilde en ideal anayasa metninibulmak için gelin konuşalım, tartışalım,müzakere edelim ama busüreçten kaçmayalım. Hiç kimseninböyle bir anayasa arayışındanve çalışmasından rahatsız olmasınagerek yok."
Kapıların çalınmasını ve süreçten kimin kaçıp kimin kaçmadığını da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.